Taraflar arasında görülen davada ...3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 13.11.2008 tarih ve 2008/388-2008/382 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunan davalı şirket temsilcisi tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Yargılamanın yenilenmesini talep eden davacı şirket temsilcisi, mahkemenin 13.11.2008 tarih ve 2008/388 E., 2008/382 K. sayılı ilamı ile aleyhlerine verilen kararın eksik inceleme ve araştırma sonucu verilen, adli hatayı muhtevi bir karar olduğunu, müvekkilleri adına TPE nezdinde 2006/10758 sayılı marka tescil belgesi bulunmasına rağmen, anılan belgenin yargılama aşamasında kendileri tarafından sunulamadığını, mahkemece de bu hususta bir araştırma yapılmadığını, sicil dosyasının TPE'den celp edilmediğini ileri sürerek, yargılamanın yenilenmesi taleplerinin kabulü ile, TPE'nin davaya dahil edilmesine, TPE'den marka tescil belgesine esas dosyanın suretinin istenilmesine, 556 sayılı KHK hükümlerine ve mevzuata açıkça aykırı bulunan davacı tarafın taleplerinin reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, talebin reddini savunmuştur.

Mahkemece, yargılamanın iadesi talebinde ileri sürülen hususların temyiz aşamasında ve karar düzeltme aşamasında ileri sürülen hususlar olduğu, TPE tarafından 2006/10758 sayılı marka tescil belgesinin dikkate alınmadan karar verildiğine yönelik iddianın yerinde olmadığı, karar düzeltme aşamasında bu konunun incelendiği, bu iddianın temyiz incelemesine konu ve yargılama aşamasında ileri sürülmesi gereken bir husus olduğu, marka tescil evrakının sonradan ortaya çıkan bir belge niteliğinde olmadığı, 2006 yılından beri var olduğu, yargılamanın iadesi yoluyla bunun incelenmesinin talep edilemeyeceği, yargılamanın iadesine ilişkin diğer şartların da mevcut olmadığı, dinlenebilir görülmeyen talebin reddine karar verilmiştir.

1- Dava, yargılamanın yenilenmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, yargılamanın yenilenmesi talebini içerir dilekçeye istinaden yapılan inceleme neticesinde, ek karar ile davanın reddine karar verilmiştir. Yargılamanın yenilenmesi davası, 1086 sayılı mülga HUMK'nın 445. ve devamı maddeleri hükmü uyarınca, bağımsız bir dava niteliğindedir. Açıklanan nedenle ve 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 10. maddesi hükmüne göre, yargılamanın yenilenmesinin kabulü üzerine cereyan edecek davalar, yeni davalar gibi harca tabidir. Anılan Kanun'un 27 ve 127. maddelerinde yazılı olduğu gibi peşin harçların tamamı dava dilekçesi ile birlikte ödenmeden harca konu işlem yapılamaz. Yine aynı Kanun'un 32. maddesi hükmü uyarınca da yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılamaz. Ancak ilgilisi tarafından ödenmeyen harçları diğer tarafın ödemesi halinde işleme devam olunmakla beraber bu para muhakeme neticesinde ayrıca bir isteğe gerek kalmaksızın hükümde nazara alınır (KURU, Baki, Prof. Dr.; Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6. Baskı, Cilt- 5, Mayıs 2001, İstanbul, s: 5245- 5246). 

Somut olayda, yargılamanın iadesi isteği yönünden hiç harç alınmamıştır. Bu durumda, davanın niteliğine göre mahkemece nisbi harç yatırılması gerektiği hususu re'sen nazara alınarak, davacının talebi yeni bir dava gibi esas defterine kaydedildikten sonra talebin değerlendirilmesi gerekirken, Harçlar Kanunu'nun 32. maddesi hükmü de gözönünde bulundurulmayarak davacının talebinin esastan incelenmesi doğru olmamış, kararın re'sen bozulması gerekmiştir.

2- Bozma sebeb ve şekline göre, yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunan davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenle kararın re'sen BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenle davacı vekilini sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine YER OLMADIĞINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 28.10.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.