T.C.

YARGITAY

16. CEZA DAİRESİ

E. 2017/1809

K. 2017/5155

T. 26.10.2017

DAVA : Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle, Temyiz edenin sıfatı, başvurunun süresi, kararın niteliği ve temyiz sebebine göre dosya incelendi,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

KARAR : Temyiz talebinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi; Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;

Ayrıntıları Dairemizin 2015/3 E. sayılı kararında ve dairemizce de benimsenen, istikrar kazanmış yargısal kararlarda açıklandığı üzere;

Örgüt üyesi, örgüt amacını benimseyen, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olan ve bu suretle verilecek görevleri yerine getirmeye hazır olmak üzere kendi iradesini Örgüt iradesine terk eden kişidir. Örgüt üyeliği, örgüte katılmayı, bağlanmayı, örgüte hakim olan hiyerarşik gücün emrine girmeyi ifade etmektedir. Örgüt üyesi örgütle organik bağ kurup faaliyetlerine katılmalıdır. Organik bağ, canlı, geçişken, etkin, faili emir ve talimat almaya açık tutan ve hiyerarşik konumunu tespit eden bağ olup, üyeliğin en önemli unsurudur. Örgüte yardımda veya örgüt adına suç işlemede de, örgüt yöneticileri veya diğer mensuplarının emir ya da talimatları vardır. Ancak örgüt üyeliğini belirlemede ayırt edici fark, örgüt üyesinin örgüt hiyerarşisi dahilinde verilen her türlü emir ve talimatı sorgulamaksızın tamamen teslimiyet duygusuyla yerine getirmeye hazır olması ve öylece ifa etmesidir.

Silahlı örgüte üyelik suçunun oluşabilmesi için örgütle organik bağ kurulması ve kural olarak süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gerektiren eylem ve faaliyetlerin bulunması aranmaktadır.

Örgüte sadece sempati duymak, yada örgütün amaçlarını, değerlerini, ideolojisini benimsemek, buna ilişkin yayınları okumak, bulundurmak, örgüt liderine saygı duymak gibi eylemler, örgüt üyeliği için yeterli değildir.Örgüt üyesinin örgüte bilerek ve isteyerek katılması, katıldığı örgütün niteliğini ve amaçlarını bilmesi, onun bir parçası olmayı istemesi, katılma iradesinin devamlılık arz etmesi gerekir. Örgüte üye olan kimse, bir örgüte girerken kanunun suç saydığı filleri işlemek amacıyla kurulan bir örgüt olduğunu bilerek üye olmak kastı ve iradesiyle hareket etmelidir. Suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak için saikin suç işlemek amacı olması aranır. (Toroslu özel kısım syf. 263-266, Alacakaptan Cürüm İşlemek İçin Örgüt syf.28, Özgenç Genel Hükümler syf. 280)

Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;

Kuruluş, amaç, örgüt yapılanması ve faaliyet yöntemleri Dairemizin 2015/3 E. sy. kararında anlatılan ve nihai amacı, Devletin Anayasal nizamını cebir ve şiddet kullanarak değiştirmek olduğu anlaşılan FETÖ/PDY terör örgütünün başlangıçta bir ahlak ye eğitim hareketi olarak ortaya çıkması ve toplumun her katmanının büyük bir kesimince de böyle algılanması, amaca ulaşmak için her yolu mubah gören fakat sözde meşruiyetini sivil alanda dinden, kamusal alanda ise hukuktan aldığı izlenimi vermek  için yeterli güce ulaşıncaya kadar alenen kriminalize olmamaya özen göstermesi gerçeği nazara  alındığında, örgütün sözde meşruiyet vitrini  olarak kullanılan  katlarla  irtibatlı   olduğu  anlaşılan  ve   fakat  örgütün  nihai  amacını bildiği, örgütle organik bir bağ kurarak hiyerarşisine dahil olduğu yönünde herhangi bir delil bulunmayan sanığın, hükme esas alınan ikrarı ve HTS kayıt içeriğine göre Ağlasun İlçe Tarım Müdürlüğü’nde ziraat mühendisi olarak görev yaptığı dönemde, örgütün ilçe imamı olduğu iddia edilen ve örgütün ilçe yapılanması içerisinde görevli oldukları iddiasıyla haklarında soruşturma yürütülen şahıslarla telefonla görüşmek suretiyle irtibat içinde olmak, çoğunluğu kamuoyu nezdinde örgütün gerçek yüzünü ortaya koyan, hukuki kılıflarla kamu görevlileri ve sivil şahıslara yönelik bir kısım operasyonlara başladığı 2013 yılı öncesinde olmak üzere birkaç kez de bu tarihten sonra  örgütün  dini  sohbet  toplantılarına katılmak,  örgüt  tarafından  çıkarılan gazetelere gerçek ismiyle abone olmak ve çocuğunu örgüte müzahir olması nedeniyle kapatılan Altınbaşak  isimli okula göndermekten ibaret eylemlerinin, sanığın konum ve kişisel özellikleri de nazara alındığında sempati ve İltisak boyutunu aşan, örgüt üyesi olduğunu ispat etmeye yeterli örgütsel faaliyetler kapsamında değerlendirilemeyeceği gözetilerek;

a-Örgütün ilçe imamı olduğu iddia edilen Yavuz A. ve örgütün ilçe yapılanması içerisinde görevli oldukları iddiasıyla haklarında soruşturma yürütülen Erkan T., Fedai O., Hüseyin A., Hasan E. ve Ahmet A. isimli şahıslarla ilgili varsa soruşturma evrakı ya da dava dosyalarının getirilerek sanıkla ilgili beyanda bulunup bulunmadıklarının belirlenmesi,

b-Arama neticesinde el konularak adli emanette muhafaza edilen sanığa ait dijital materyaller üzerinde gerçekleştirilmekte olduğu anlaşılan bilirkişi incelemesi sonucunun beklenmesi,

c-Sanık hakkında hükümle birlikte yapılan suç duyurusu ile ilgili soruşturma akıbeti araştırılıp açılmış  bir dava varsa iş bu dava dosyası birleştirilmesinin temini cihetine gidilerek iddia edilen bir olayın ispatında birbirleriyle çelişen bir delil var ise, hangi delilin hangi gerekçeyle diğerine üstün tutulduğunun da karar yerinde tartışılması suretiyle sanığın  hukuki  durumunun  tüm deliller muvacehesinde tayin ve takdiri gerekirken 5271 sayılı CMK’nun 230/1-b maddesi gereğince hukuki bir gerekçe için tartışılıp değerlendirilmesi zorunlu olan tüm tüm delillerin tartışma ve değerlendirmeye tabi tutulmayarak aynı kanunun 289/1-g maddesine muhalefet edilmesi,

SONUÇ : Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı BOZULMASINA, bozma nedenine göre sanığın, mevcut delil durumu ve tutuklulukta geçen süre de gözetilerek sanığın TAHLİYESİNE, başka suçtan tutuklu veya hükümlü değilse derhal salıverilmesi, için ilgili yer C. Başsavcılığına müzekkere yazılmasına, 26.10.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.