T.C
YARGITAY
18. CEZA DAİRESİ 
ESAS NO.2016/12284 
KARAR NO.2016/12407 
KARAR TARİHİ.06/06/2016


>TAKİPSİZLİK KARARI VEREN C. SAVCISININ KARARINA İTİRAZ DİLEKÇESİNDE SARF EDİLEN SÖZLERİN HAKARET OLUP OLMADIĞI.


Hakaret suçundan sanık ... hakkında yapılan yargılama sonunda, sanığın mahkumiyetine dair .... Sulh Ceza Mahkemesi'nce verilen 20/12/2013 tarih ve 2013/303 esas, 2013/1462 karar sayılı hükmün, sanık tarafından temyizi üzerine,
Dairemizin 28/03/2016 tarih ve 2015/27351 esas, 2016/6067 sayılı kararıyla; 
“Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede, başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.

Ancak, 

Hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleşmesi gerekmektedir. Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı bazı durumlarda nispi olup, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Bu şekilde kişilere yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövmek fiilini oluşturması gerekmektedir. Sanığın kendisinin şikayeti üzerine hırsızlık suçundan yapılan soruşturmada kovuşturmaya yer olmadığına karar veren Cumhuriyet Savcısına gönderdiği mektupta geçen, “bu savcının dünyadan haberi yok. Eğer mafya, çete, yolsuzluk, haksızlık, adaletsizlik varsa bu savcı gibi görevini yapmayanlar yüzünden memleket batıyor. Hırsızlar, kültürsüzler sokaklar dolmuş yol kesiyorlar, savcı bunlara arka çıkıyor” şeklinde, ağır eleştiri ve kaba hitap tarzı niteliğindeki sözlerinde hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden mahkumiyet kararı verilmesi,
Kanuna aykırı ve sanık ...'un temyiz nedenleri yerinde olduğundan, tebliğnameye aykırı olarak HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine” karar verilmiştir.

I- İTİRAZ NEDENLERİ
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 19/05/2016 tarih ve 4-2014/82338 sayılı yazısı ile;
“İtiraza konu uyuşmazlık sanık ...'un... Cumhuriyet Savcısı ...'a yönelik yazdığı mektupta sarf ettiği sözlerin TCK 125/1-3/a maddesinde yazılı görevli memura hakaret suçunu oluşturup oluşturmadığına yöneliktir. 

5237 sayılı TCK’nın "hakaret" başlıklı 125. maddesinde; “(1) Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilât ederek işlenmesi gerekir. 
(2) Fiilin, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkrada belirtilen cezaya hükmolunur.
(3) Hakaret suçunun; 
a) Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı,
b) Dinî, siyasî, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı, 
c) Kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle,
İşlenmesi hâlinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz. 
(4) Hakaretin alenen işlenmesi halinde ceza altıda biri oranında artırılır.
(5) Kurul hâlinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret edilmesi hâlinde suç, kurulu oluşturan üyelere karşı işlenmiş sayılır. Ancak, bu durumda zincirleme suça ilişkin madde hükümleri uygulanır” hükmü yer almaktadır.
Maddenin birinci fıkrasında hakaret suçunun temel şekli, üçüncü ve dördüncü fıkralarında ise nitelikli halleri düzenlenmiş olup, madde gerekçesinde de; “Hakaret" fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin şeref, haysiyet ve namusu, toplum içindeki itibarı, diğer fertler nezdindeki saygınlığıdır” şeklinde açıklama yapılmıştır. Buna göre, suçun konusu kişilerin onur, şeref ve saygınlığı olup, somut bir fiil veya olgu isnat etme ya da sövme suretiyle kişilerin onur, şeref ve saygınlığına saldırma eylemi hakaret suçunu oluşturacaktır. 

Ceza Genel Kurulu’nun 31.10.2012 gün ve 850-1828, 26.06.2012 gün ve 419-247, 27.10.2009 gün ve 196-248, 14.10.2008 gün ve 170-220 sayılı kararlarında da belirtildiği üzere; 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda, 765 sayılı Türk Ceza Kanundaki Hakaret ve sövme suçu ayrımı kaldırılmıştır. Hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin şeref, haysiyet ve namusu, toplum içindeki itibarı, diğer fertler nezdindeki saygınlığı olduğundan bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Somut bir fiil ya da olgu isnat etmek veya sövmek şeklindeki seçimlik hareketlerden biri ile gerçekleştirilen eylem, bireyin onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte ise hakaret suçu oluşacaktır.
Hakaret suçunda temel cezanın artırılmasını gerektiren nitelikle haller TCK 125 maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkralarında düzenlenmiştir. Hakaret suçunun kamu görevlisine karşı işlenmesi halinde verilecek cezanın artırılması için, eylemin kamu görevlisine karşı ve görevlerinden dolayı işlenmiş olması gerekmektedir. Türk Ceza Kanunun 6 maddesinde tanımlandığı şekilde, kamu görevlisi deyiminden, "kamusal faaliyetin yürütülmesine atama veya seçilme yoluyla yada herhangi bir surette sürekli, süreli veya geçici olarak katılan kişi" anlaşılacaktır. Buradaki temel ölçüt işin kamusal faaliyet olmasıdır.

Bu suçun huzurda yada gıyapta işlenmesinin bir önemi bulunmamaktadır. ancak gıyapta hakaret suçunun oluşması için ihtilat öğesinin gerçekleşmesi gerekmektedir.

Görevli memura hakaret suçunun oluşabilmesi için kamu görevlisi olan kişiye hakaret suçunun kanun ve diğer mevzuattan kaynaklanan görevinden dolayı işlenmesi ve hakaret teşkil eden eylem ile kamu görevlisinin görev arasında bir nedensellik bağı bulunmalıdır.

Bu açıklamalar çerçevesinde, maddi olayda, görevli memura hakaret suçunun sanığı olan ...'un ... Cumhuriyet Başsavcılığına yapmış olduğu şikayetinde, bir kısım şahıslarla kavga ettiği sırasında cebinden 250 TL para düşürdüğünü ve...'ın bu parayı kendi rızası dışında alarak hırsızlık suçunu işlediğini ileri sürerek hakkında şikayetçi olduğu ve sonrasında ... Cumhuriyet Başsavcılığı adına Cumhuriyet Savcısı ... tarafından yürütülen soruşturmada,... hakkında hırsızlık suçundan yasal ve inandırıcı delil elde edilemediğinden kovuşturma yapılmasına yer olmadığına ilişkin itirazi kabil bir karar verildiği, sanık ...'un şikayetiyle ilgili verilen kovuşturma yapılmasına yer olmadığına ilişkin karara yönelik itiraz dilekçesinde, müşteki Cumhuriyet Savcısı ...'a hitaben "Bu Savcının Dünyadan haberi yok, Eğer mafya, çete yolsuzluk, Haksızlık, Adaletsizlik varsa bu Savcı gibi Görevini Doğru Yapmayanlar yüzünden Memlekek batıyor, suç oranı artıyor, hırsızlar kültürsüzler sokaklar dolmuş yol kesiyorlar Savcı ... bunlara arka çıkıyor, Allah bu Savcıdan hesap sorsun, devletten aldığı parayı geri ödesin, Bu işi bıraksın" şeklinde sözlerle hakarette bulunduğu sanığın sarf ettiği sözlerin eleştiri sınırını aşarak müşteki Cumhuriyet Savcısı ...'ın onur, şeref ve itibarını zedeleyici nitelikte olduğu ve müştekiyi aşağılayan, tahkir edici ve küçültücü değer yargısı taşıdığının kabul edilmesi gerektiği gözönüne alınmalıdır. Sanığın özellikle müştekinin, hırsızlık yapanlara ve kültürsüzlere arka çıktığını belirterek, müştekiye suçluların eylemlerine destek verdiğini ileri sürerek suçlamada bulunduğu ve bu beyanların hakaret suçunu oluşturduğu kabul edilmelidir.

Bu itibarla sanık ...'un Cumhuriyet Savcısı ...'a yönelik sarf ettiği sözlerin TCK 125/1-3/a maddesinde yazılı görevli memura hakaret suçunu oluşturduğu gözönüne alınarak, Yargıtay 18. Ceza Dairesinin 28/03/2016 gün ve 2015/27351 esas, 2016/6067 sayılı bozma kararında eylemin ağır eleştiri ve kaba hitap tarzı niteliğindeki kabulünün, hukuka aykırı olduğu nedenle anılan karara itiraz edilmiştir.

SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda açıklanan nedenler ve tüm dosya kapsamına göre,
1- İtirazımızın KABULÜNE,
2- Yargıtay 18. Ceza Dairesinin 28/03/2016 gün ve 2015/27351 esas, 2016/6067 sayılı bozma kararının KALDIRILMASINA,
3- ... Sulh Ceza Mahkemesinin, 20/12/2013 tarih ve 2013/303 esas ve 2013/1462 Karar sayılı ilamının ONANMASINA,
4- İtirazımız yerinde görülmediği takdirde, dosyanın incelenmek üzere, Yüksek Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesine karar verilmesi,

itirazen arz ve talep olunur” denilerek, itirazda bulunulması üzerine dosya Dairemize gönderilmekle, incelenerek gereği düşünüldü:

II- İTİRAZIN KAPSAMI
İtiraz, sanığın sarf ettiği sözlerin, hakaret suçunu oluşturup oluşturmayacağına ilişkindir. 

III- KARAR
Dosyanın incelenmesinde; 
Sanığın hırsızlık suçuna ilişkin olarak yaptığı şikayet üzerine kovuşturmaya yer olmadığına karar veren Cumhuriyet Savcısı'na mektup yazdığı ve bu mektupta, “bu savcının dünyadan haberi yok. Eğer mafya, çete, yolsuzluk, haksızlık, adaletsizlik varsa bu savcı gibi görevini yapmayanlar yüzünden memleket batıyor. Hırsızlar, kültürsüzler sokaklar dolmuş yol kesiyorlar, savcı bunlara arka çıkıyor” biçiminde ifadeler kullandığı anlaşıldığından, sözlerin hakaret suçunu oluşturduğu iddia edilerek kamu davası açıldığı, sanığın savunmalarında ilgili mektubu kendisinin yazdığını kabul ettiği,.... Sulh Ceza Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, metinde geçen “dünyadan haberi yok” ve “arka çıkıyor” ifadelerinin hakaret suçunu oluşturduğu kanaatiyle sanığın mahkumiyetine karar verildiği, dosyanın Yüksek Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının onama isteyen tebliğnamesiyle Dairemize geldiği görülmüştür. 
Dairemizin 28/03/2016 tarih ve 2015/27351 esas, 2016/6067 sayılı kararı usul ve yasaya uygun bulunmakla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın itirazları yerinde görülmediğinden REDDİNE, 6352 sayılı Kanun ile değişik 5271 sayılı Kanunun 308. maddesinin 3. fıkrası gereğince itirazı incelemek üzere dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kurulu'na GÖNDERİLMESİNE, 06/06/2016 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

https://kararara.com