Yargıtay, hemşehrisiyle ilgili bir soruşturmada savcıyı telefonla arayarak lehte karar çıkması için telkinde bulunan ağır ceza hakimini affetmedi. Yerel mahkemenin verdiği 12 bin 740 lira cezayı onayladı. Kararda, teşebbüsün dahi adil yargılamayı etkileme suçunu işlemeye  yeterli görüleceğine vurgu yapıldı.

Yargıtay, ‘adil yargılamayı etkileme’ suçuyla ilgili emsal teşkil edecek bir karara imza attı. Yargıtay Ceza Genel Kurulu, bir davada yakınları için devreye girerek hakim ve savcıları uyaran ağır ceza hakimine verilen 12 bin 740 lira cezayı onayladı. Kurul, suçun oluşması için kararı etkileme sonucunun ortaya çıkmasına gerek olmadığına, teşebbüsün bile yeterli olduğuna hükmetti. Telkinle yargı mensuplarının etki altına alınmaya çalışıldığından bahsedilen kararda şu vurgu dikkat çekti: “Suçun oluşması için emir verme, baskı veya nüfuz ticareti yapma gibi davranışların gerçekleşmesi ya da hukuka aykırı olarak etkilemeye teşebbüs edilmesi yeterli görülmüştür.”

Eylül 2012 tarihli Yargıtay kararına konu olayda, ağır ceza hakimi N.T. hakkında hemşehrisiyle ilgili dava ve soruşturmalarda devreye girdiği yönünde ihbarlar geldi. Hakimin, kızının da avukatlık yaptığı söz konusu davalara yönelik diğer hakim ve savcılarla görüşmeler yaptığı ileri sürülüyordu. İhbarları değerlendiren Adalet Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı’nın soruşturma izni vermesiyle dava açıldı. N.T.’nin görev yaptığı adliyedeki yazı işleri müdürleri, bazı hakim ve savcılar ifade verdi. Bunlar, hakimin telefonla arayarak veya bizzat ziyaret ederek bazı dosyalar hakkında soru sorduğunu, iş takibi yaptığını iddia etti. Tanıklardan hakim L.Y., mahkemede, “Sanık odama geldi. Savcılık aşamasındaki bir dosyadan bahsetti. ‘Tutuklu sanığı tahliye ederseniz kızıma vekâlet verecek.’ dedi. Kusura bakmayın böyle bir şey mümkün değil dedim.” ifadelerini kullandı.

Tanık hakim E.K. ise N.T.’nin kendisini arayarak, “Bu şahıs aslında mağdur. Komplo ile karşı karşıya. Durumuyla ilgilenir misiniz?” ricasında bulunduğunu anlattı. E.K., “Sonuçta mahkumiyet kararı çıktı. Duruşmada sanığın kızının bu şahsın vekili olarak duruşmaya girdiğini fark ettim. Konuşma sırasında kızından bahsetmemişti.” dedi. Tanık hakim M.Ö. de görevi kötüye kullanma suçuyla ilgili bir dosyada N.T.’nin kendisini arayarak suçun oluşmayabileceğini söyleyip, “Daha iyi bakınız.” dediğini dile getirdi.

Milyon liralık TOKİ dolandırıcılığı

Diğer tanık hâkim İ.F.T. ise sanık hakimin TOKİ adını kullanarak ‘dolandırıcılık ve sahte evrak düzenlemek’ suçunda adı geçen şahıs için aradığını kaydetti. Şahsın iyi biri olduğunu söyleyip ona göre değerlendirme yapmasını istediğini anlattı. İ.F.T. şöyle devam etti: “Büyük bir dolandırıcılık olayı vardı. TOKİ yetkililerinin imza ve mühürleri taklit edilerek 120 kişinin mağdur edildiğini, dolandırıcılığın bedelinin bir milyon lirayı geçtiğini tespit ettim. Müdahaleden çok rahatsız oluyordum ancak nazik bir şekilde dosyanın gereğini yapacağımı söyleyerek her defasında dosyadaki delillere göre vicdanî kanaatim doğrultusunda karar veriyordum.”

Tanık beyanları ile delil durumunu değerlendiren yerel mahkeme, sanık hakim N.T.’yi 12 bin 740 lira cezaya çarptırdı. N.T.’nin kararı temyiz etmesi üzerine Yargıtay 4. Ceza Dairesi, hakim ve savcıların telkinlere göre karar vermediğini bu bakımdan suçun oluşmadığını belirterek kararı bozdu. Yargıtay Başsavcılığı’nın itirazı üzerine Ceza Genel Kurulu’na giden dosyada, sanığın hemşehrileri ya da kızının müvekkillerinin taraf olduğu davalarda devreye girdiği yer aldı. Sanığın meslektaş olmalarının getirdiği yakınlığı kullanarak birlikte çalıştığı hakim ve savcıları emir vermek, baskı yapmak, nüfuz icra etmek suretiyle hukuka aykırı olarak etkilemeye çalıştığı aktarıldı. Kanunların, böyle bir suçta ‘yakınlık, düşmanlık veya yarar’ aramadığına dikkat çekilen Yargıtay kararında, suçun menfaat elde etmeden de oluşabileceğinin altı çizildi.