Yargıtay 11. Ceza Dairesi 06.02.2018 tarihli kararında sahte fatura düzenleme suçuna ilişkin fatura asıllarının dava dosyası içerisinde bulunmamasını bozma gerekçesi yaptı. Kararı sitemizle paylaşan Av. Çağlar Dilber şu yorumu yaptı;

Sahte fatura düzenleme suçuna ilişkin yerleşik uygulamada vergi inceleme raporları uyarınca başka hiçbir inceleme yapılmaksızın ceza hükmü veriliyor. Yargıtay özellikle vergi suçlarına ilişkin yaptığı temyiz incelemelerinde %70’in üzerinde bozma kararı veriyor. Bu hususu yönelttiğimiz Asliye Ceza Mahkemesi hakimleri avukat savunmalarına ve getirilen eleştirilere “Biz vergi uzmanı değiliz, bu konuda ihtisasımız yok; o halde ihtisas mahkemeleri kursunlar” şeklinde cevaplar vererek, hukuk nosyonundan yoksun kişilerin düzenlediği vergi tekniği ve vergi suçu raporlarını tekrarlayan bilirkişi raporları doğrultusunda ceza hükmü kurmaya devam etmekteler.

Her takvim yılına ilişkin ayrı ceza hükmü tesis edilmesi karşısında da verilen cezalar toplamda 5 yılı geçmekteyse de istinaf sonrası temyiz yoluna tabi değiller. Benzer davalarda yapılan en büyük adli hata da suçun maddi konusu faturaların dava dosyasına getirtilmemesi. Yani VUK 227 ve 230. Maddelere göre şekil şartlarını taşımayan bir fatura yoksa böyle bir fatura esasen düzenlenmemiş sayılır.

Yargıtay 11. Ceza Dairesi yeni tarihli(06.02.2018) bozma kararında şöyle demektedir;

           T.C.

    YARGITAY

  11. Ceza Dairesi

TÜRK MİLLETİ ADINA

Y A R G I T A Y  İ L A M I

Esas No               : 2016/9071                                                                       

Karar No            : 2018/931

Tebliğname No   : 11 - 2014/244552

İNCELENEN KARARIN;

MAHKEMESİ                                  : İstanbul …… Asliye Ceza Mahkemesi

SANIK                                               : ……

SUÇ                                                    : 213 sayılı yasaya muhalefet

HÜKÜM                                            : Mahkumiyet

TEMYİZ EDEN                               : Sanık müdafii

TEBLİĞNAMEDEKİ DÜŞÜNCE   : Bozma

1-Sahte fatura düzenleme suçunda suçun maddi konusunun fatura olması ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 227. maddesinin 3. fıkrasındaki ''Bu Kanuna göre kullanılan veya bu Kanun'un Maliye ve Gümrük Bakanlığına verdiği yetkiye dayanılarak kullanma mecburiyeti getirilen belgelerin, öngörülen zorunlu bilgileri taşımaması halinde bu belgeler vergi kanunları bakımından, hiç düzenlenmemiş sayılır'' şeklindeki düzenlemeye göre de faturaların Vergi Usul Kanunu'nun 230. maddesinde öngörülen zorunlu bilgileri içermesinin gerekmesi karşısında; gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespiti bakımından, suça konu fatura asılları ya da onaylı örneklerinden kanaat oluşturacak sayıda temin edilip dosya arasına konulması ve incelenerek, kanunda öngörülen şekil şartlarını taşıyıp taşımadığının tespit edilmesi, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,

2- Kabule göre de;

a)Aynı takvim yılı içinde birden fazla sahte fatura düzenleme eyleminin zincirleme suç oluşturduğu ve sanık hakkında TCK'nın 43. maddesi hükümlerinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,

b)5237 sayılı TCK’nın 53. maddesine ilişkinuygulamanınAnayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ceza miktarı itibarıyla kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, 06/02/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

www.adaletbiz.com