Uyuşmazlık; sanık hakkında 5237 Sayılı T.C.K.nun zincirleme suç hükümlerinin uygulanmasının mümkün olup olmadığı, buna bağlı olarak 765 Sayılı T.C.K.nun lehe kabul edilmesinin isabetli olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir. Sahtecilik suçları bakımından ise kanun koyucunun resmi belgede sahtecilik ve özel belgede sahtecilik suçlarını benzer şekilde düzenlemesi, her iki suçta korunan hukuki yararın kamu güveni olması, suçların mağdurunun geniş anlamda toplumu oluşturan tüm bireyler olması ve suç isimlerinin aynı olması nedeniyle, resmi belgede sahtecilik suçuyla özel belgede sahtecilik suçunun "aynı suç" kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir. Sanığın ikisi özel belge, ikisi de resmi belge niteliğindeki toplam dört adet senedi sahte olarak düzenleyerek almış olduğu mal karşılığında katılana verdiği somut olayda, katılanın suça konu dört senedi sanıktan iki farklı zamanda aldığını açıkça ifade etmesi, sahte olarak düzenlenen senetlerdeki keşide ve vade tarihlerinin de bu anlatımı doğrulaması karşısında, sanık hakkında gerek 765 Sayılı T.C.K.nun, gerekse 5237 Sayılı T.C.K.nun zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerekmektedir. Diğer taraftan zincirleme suç hükümleri de dahil olmak üzere her iki kanunun ilgili hükümlerinin bir bütün halinde uygulanması sonucu 765 Sayılı T.C.K.nun sanık lehine olduğu sabittir. Bu nedenle, yerel mahkemece, zincirleme suç hükümleri uygulanmak suretiyle yapılan karşılaştırma sonucu sanık hakkında 765 Sayılı T.C.K.hükümlerinin lehe olduğu kabul edilerek karar verilmesinde ve bu hükmün de Özel Dairece onanmasında herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir. Çoğunluk görüşüne katılmayan iki Genel Kurul Üyesi; "Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne karar verilmesi gerektiği" yönünde karşıoy kullanmışlardır.