T.C.
YARGITAY TUTUKLU
9. Ceza Dairesi

TÜRK MİLLETİ ADINA
Y A R G I T A Y İ L A M I
Esas No : 2013/9604
Karar No : 2013/14412
Tebliğname No : 9 - 2013/179964

İNCELENEN KARARIN;
Mahkemesi : Adana 8. Ağır Ceza Mahkemesi
Tarihi : 28.09.2012
Numarası : 2010/128 - 2012/158 
Sanıklar : 
Suç : Silahlı terör örgütüne üye olma, 6136 sayılı Kanuna muhalefet
Suç tarihi : 30.12.2009
Hüküm : 1- Tüm sanıklar hakkında; TCK'nın 314/2, 62/1, 53/1, 58/9, 63, 54, 3713 sayılı Kanunun 5. maddeleri uyarınca mahkumiyet
2- Sanıklar Sadun Doğan ve Semra Şansal hakkında; 6136 sayılı Kanunun 13/1, 3713 sayılı Kanunun 5, TCK'nın 62, 53/1, 58/9, 63, 54. maddeleri uyarınca mahkumiyet, müsadere
Temyiz edenler : 1- Sanıklar müdafileri, 2- Cumhuriyet savcısı
Tebliğnamedeki düşünce : Onama- Bozma

./..

-2-

Esas No : 2013/9604
Karar No : 2013/14412

Sanıklar müdafiinin ise hükmolunan cezaların süreleri itibariyle şartlarının oluşmaması nedeniyle duruşmalı inceleme istemlerinin, 1412 sayılı CMUK'nın 318. maddesi uyarınca REDDİNE, 
Sanıklar Sadun Doğan ve Selma Bozkur yönünden duruşmalı, diğer sanıklar yönünden duruşmasız olarak yapılan inceleme sonunda gereği düşünüldü;
1- Sanıklar ................ hakkında 6136 sayılı Kanuna muhalefet suçlarından kurulan hükme yönelik olarak yapılan incelemede;
Sanık ...... hakkında 6136 sayılı Kanuna muhalefet suçundan kurulan hükümde hapis cezasının seçenek tedbirlere çevrilmesine yer olmadığına karar verilirken, suç tarihi itibariyle 5237 sayılı TCK'nın 50. maddesi yerine 647 sayılı Kanunun 4. maddesinin tartışılması, anılan Kanun uygulanmadığından ve bu husus sonuca etkili görülmediğinden bozma nedeni sayılmamıştır.
Avrupa kamu düzeninin temel bir özelliği olan Demokrasi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesince tasarlanan ve sözleşmeyle bağdaşabilen yegane politik modeldir. Siyasi partiler ise, Anayasamızın 68/2. maddesinde de vurgulandığı gibi, demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurlarıdır. 
Siyasi partiye üye olma ve bir siyasi partinin çatısı altında siyasi faaliyetlerde bulunma örgütlenme özgürlüğü kapsamında iken, özgürlüğün topluca kullanımı bağlamında ifade özgürlüğü ile de ilişkilidir.
Modern demokrasilerde özgürlüklerle doğrudan ilişkili olan ve yüksek bir meşruiyete sahip bulunan siyasi partilere üye olma ve siyasi faaliyette bulunma özgürlüğünün, diğer başka özgürlükler gibi; terör örgütlerince kötüye kullanılmak istenebileceği açıktır. Nitekim bir siyasi faaliyetteki asıl hedef ve amaçların açıklanan hedef ve amaçlardan daha başka olabileceği, asıl hedef ve amaçların gizlenebileceği Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin “Yazar ve diğerleri” kararında da vurgulanmıştır.
Anayasamızın 68. maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 11. maddesi ile tanınan siyasi partilere üye olma ve siyasi faaliyette bulunma özgürlüğünün kötüye kullanımı, yine Anayasamızın 14/2 ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 17. maddeleri uyarınca yasaklanmıştır. 

Bir faaliyetin siyasi faaliyet-örgütlenme özgürlüğü kapsamında değerlendirilebilmesi ve Anayasa ile Sözleşmenin korumasından yararlanabilmesi için gerçekleştirilmekte olduğu bağlam ile birlikte cebir ve şiddet ile ilişkisi, kullanılan yöntem ve takip edilen amacın hukuk ve demokrasi kurallarına uygun olup olmadığı ve bir terör örgütü ile amaç veya yöntem bakımından ya da yapısal bir bağlantısının bulunup bulunmadığına bakılmalı ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 17 Temmuz 2001 tarihli “Sadak ve diğerleri” kararında yaptığı ayrım da dikkate alınmalıdır.
Dairemizin 28.12.2011 tarih 2011/10371-30790 sayılı kararında; “PKK/KONGRA-GEL terör örgütünü bir devlet sistemi gibi yapılandırmayı hedefleyip birimlerini ve üyelerini sistematik bir yapıya kavuşturmayı amaçlayan örgütün yasama meclisi KONGRA-GEL tarafından kabul edilip sistemin anayasası olarak nitelendirilen KCK (Koma Civaken Kürdistan) sözleşmesinde, KCK ile PKK'nın ideolojik, ahlaki, felsefi ve örgütsel bağlantısının açıkça vurgulandığı ve KCK yapılanması bakımından PKK'nın amaç ve stratejisinin benimsendiği” belirtildikten sonra, KCK’nın PKK ile organik bağlantısı, açıklanan amaç ve stratejisi, hiyerarşik yapısı, üye sayısı, sahip olduğu silahlı ve zorlayıcı gücü itibariyle Devletin egemenliği altında bulunan topraklardan bir kısmını Devlet idaresinden cebren ayırmaya yönelik amaç suçu gerçekleştirmeye elverişli silahlı terör örgütü niteliğinde bulunduğu sonucuna varılmıştır.
Bir kısmı bir siyasi partiye üye de olan sanıkların, siyasi faaliyet görünümü altında gerçekleştirdikleri eylemleri bu ilkeler çerçevesinde ve iletişimin tespiti, teknik ve fiziki takip tutanakları, sanık Recai Yılmaz'ın ev ve otomobil aramasında ele geçirilen Gaziantep KCK yapılanmasına ilişkin şema ve tüm dosya kapsamına göre değerlendirildiğinde salt siyasi faaliyet kapsamında görülemeyeceği anlaşıldığından eylemlerin bir bütün halinde silahlı terör örgütünün hiyerarşik yapısına dahil üyesi olma suçunu oluşturacağına ilişkin kabulde bir isabetsizlik görülmemiş ve sanıklar müdafilerinin bir siyasi partinin yetkilileri olarak yürütülen siyasi faaliyetlerin suç sayılarak cezalandırılamayacağına ilişkin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. 
Yapılan yargılama sonunda toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanıkların suçlarının sübutu kabul, olay niteliğine ve kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde vasıfları tayin edilmiş, cezaları azaltıcı sebebin niteliği takdir kılınmış, savunmaları inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümde bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanıklar müdafilerinin temyiz dilekçeleri ile duruşmalı inceleme sırasında sanık Selma Bozkur müdafiinin ileri sürdüğü yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, 
2- Sanıklar ............. hakkında kurulan hükme yönelik temyizlerin incelemesinde;
./..

-4-


Esas No : 2013/9604
Karar No : 2013/14412

Sanıkların terör örgütü PKK-KCK/TM'nin Gaziantep yapılanmasında yer aldıklarına dair mahkumiyetlerine yeterli, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği gözetilmeden yüklenen suçtan beraatleri yerine, mahkumiyetlerine karar verilmesi, 
3- Sanıklar ........... hakkında silahlı terör örgütüne üye olma ve sanık ...... hakkında 6136 sayılı Kanuna muhalefet suçlarından kurulan hükme yönelik yapılan temyiz incelemesinde;
Başka dosya sanığı Hasan Üner'in ev aramasında ele geçen ve Gaziantep PKK-KCK/TM yapılanmasına ilişkin listenin bulunduğu flash diske, savunmalarda ileri sürüldüğü gibi kolluk görevlilerince ele geçirildikten sonra bir müdahalede bulunulup bulunulmadığının belirlenebilmesi bakımından TÜBİTAK gibi uzman kuruluşlardan rapor aldırılıp sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının takdir ve tayini gerektiği gözetilmeden eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması, 
4- Sanık Yahya Ayhan hakkında kurulan hükmün temyiz incelemesinde; 
Sanığın, kendi evinde PKK-KCK/TM üyesi olan bir kısım sanıkların toplantı yapmalarına izin vermekten ibaret eyleminin silahlı terör örgütüne yardım etme suçunu oluşturacağı, hukuki durumunun TCK'nın 314/3, 220/7. maddeleri yollamasıyla 314/2. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden değerlendirmede yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması, 
5- Sanık ........ hakkında kurulan hükme gelince;
Sanık hakkında Adana 6. Ağır Ceza Mahkemesinde örgüt üyeliği suçundan açılan davanın 16.06.2011 tarih ve 2010/289 Esas, 2011/153 sayılı Karar ile örgüt propagandası suçundan mahkumiyet ile sonuçlandığı, Dairemizce yapılan temyiz incelemesi sonucunda hükmün, yüklenen eylemin silahlı örgüte üye olma suçunu oluşturacağı sonucuna varılarak bozulduğu ve anılan dosyanın suç tarihinin, incelemeye konu dosyanın suç tarihini de temadi sebebi ile kapsadığı anlaşılmakla, aynı eylem nedeniyle mükerrer davanın görülemeyecek olması ve delillerin bir bütün halinde değerlendirilmesinin sağlanması bakımından, sözkonusu davanın derdest olması halinde birleştirme yoluna gidilmesi kesinleşmiş bir hükümle sonuçlandırılmış olması halinde ise, dosyanın onaylı örneğinin Yargıtay denetimine olanak verecek biçimde getirtilip incelenmesi ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdiri ve tayini gerekirken, eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması, 

Kanuna aykırı olup, Cumhuriyet savcısı ile sanıklar müdafilerinin temyiz dilekçeleri ile duruşmalı inceleme sırasında sanık Sadun Doğan müdafiinin ileri sürdüğü temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı BOZULMASINA, 27.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.