10. Hukuk Dairesi         2015/6695 E.  ,  2015/9682 K.

  •  


"İçtihat Metni"

 

-ÖDEME EMRİNİN İPTALİ

-LİMİTED ŞİRKET ORTAKLIĞI

-LİMİTED ŞİRKET ORTAĞI OLAN ÖLEN EŞİN ŞİRKET BORCUNDAN SORUMLULUK

 


Dava, ödeme emirlerinin iptali istemine ilişkindir. 
Mahkemece, bozma ilamına uyularak, ilamında belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.


Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi .. ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. 


Davacı vekili, ... Boru İnş. Ltd Şti’nin borcundan dolayı 30.05.2012 tarihinde 2009/15918-15919-15920 nolu ödeme emirleri gönderildiğini, ancak ... İnş. Ltd. Şti’nin ortağı veya hissedarı olmadığını, davacının ölen eşinin şirket ortağı olduğunu, eşinin ölümünden sonra ortaya çıkan borçtan davacının sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını belirterek ödeme emirlerinin iptalini talep etmiş, Mahkemece, dava konusu borçların davacının eşinin ölümünden sonra doğan borçlar olduğu, davacının borçtan sorumluluğu bulunmadığı gerekçesiyle istemin kabulüne karar verilmiştir. Ancak, dosyada yer alan bilgi ve belgeler karar vermeye elverişli görünmemektedir.


01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 596/I. maddesinde, “Esas sermaye payının, miras, eşler arasındaki mal rejimine ilişkin hükümler veya icra yoluyla geçmesi hâllerinde, tüm haklar ve borçlar, genel kurulun onayına gerek olmaksızın, esas sermaye payını iktisap eden kişiye geçer.” hükmüne, 596/II. Maddesinde ise; “Şirket, iktisabın öğrenilmesinden itibaren üç ay içinde esas sermaye payının geçtiği kişiyi onaylamayı reddedebilir. Bunun için, şirketin, payları kendi veya ortağı ya da kendisi tarafından gösterilen üçüncü bir kişi hesabına, gerçek değeri üzerinden devralmayı, payın geçtiği kişiye önermesi şarttır.” Hükmüne yer verilmiştir. Bu düzenleme kapsamında limited şirket payının belirtilen sebeplerden dolayı el değiştirmesi halinde, devir sözleşmesinin yazılı şekilde yapılması, tarafların imzalarının noterce imzalanması, genel kurulun karar alması, devir hususunun pay defterine kaydedilmesi gerekmeden pay iktisap edilecektir. Dolayısıyla, anılan hallerde paya ait bütün hak ve borçlar, genel kurulun onayına gerek olmaksızın hak sahibine geçecektir. Ancak, ortaklık sıfatının kazanılabilmesi için şirket genel kurulunun payın geçtiği kişiyi onaylamayı reddetmemesi gerekmektedir. Bir başka ifadeyle, söz konusu yöntemler ile ortaklık sıfatı kendiliğinden kazanılmamaktadır. Bu durumda, miras, eşler arasındaki mal rejimi veya icra yoluyla payı iktisap eden kişi, payı gerçek değeri üzerinden limited şirketin kendisine, şirket ortaklarından birine ya da şirket tarafından gösterilen üçüncü bir kişiye devretmek zorundadır. Öte yandan, Kanunda miras, eşler arası mal rejimi ve icra yoluyla payı iktisap eden kişileri korumak amacıyla şirkete, onayı vermeyi belli bir süre (üç ay) içinde reddetme zorunluluğu yüklenmiştir. Eğer ki, bu üç aylık süre içinde esas sermaye payının geçişi şirket tarafından açıkça ve yazılı olarak reddedilmemişse onay verilmiş sayılacaktır. 6762 sayılı Eski TTK’da ise bu husus 520 ve 521. maddelerde düzenlenmiş olup, şirket sözleşmesinde farklı bir düzenleme yapılmasına ve buna göre hareket edilebilmesine imkan sağlanmıştı ve şirket payını almak üzere sadece üçüncü bir kişi önerilebilmekte, şirketin kendisi satın alamamaktaydı. Ayrıca devir için gerekli olan 1 aylık süre, ilgililerin muvafakat için şirkete müracaatı tarihinden itibaren başlamaktaydı. (..., Limited Şirket Paylarının Miras, Eşler Arasındaki Mal Rejimi ve İcra Yoluyla İntikali, Vergi Dünyası Dergisi-Mayıs 2013, Sayı:381)


Mahkemece öncelikle davacının, eşinin mirasını reddedip etmediği, miras reddedilmemiş ise, yukarıdaki mevzuat hükümleri ışığında şirket ve Ticaret sicil kayıtlarından davacının limited şirket ortağı olan eşinden dolayı payın mirasen devri yoluyla şirket ortağı sıfatı kazanıp kazanmadığı belirlenerek, kazanmış ise dava konusu ödeme emirlerine ilişkin borçtan sorumluluğunun bulunduğu göz önünde bulundurularak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. 


O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.


S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 14.05.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.