Daire:HGK
Tarih:2014
Esas No:2013/383
Karar No:2013/340
Kaynak:2013/5-17311
İlgili Maddeler: İlgili Kavramlar:KAMULAŞTIRMASIZ EL ATMA DİRENME
T.C. MERSİN TÜRK MİLLETİ ADINA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
KARAR ESAS NO : 2013/383 KARAR NO : 2013/340
HAKİM : REFİK EĞRİ 25141
KATİP : HAVVA SEVİM 75857
DAVACI : İ. B. VEKİLİ : Av. M. Ö.
DAVALI : MERSİN İL ÖZEL İDARE MÜDÜRLÜĞÜ VEKİLİ : Av.H. E. K.
DAVA : Kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat
DAVA TARİHİ : 12/01/2012 KARAR TARİHİ : 11/07/2013
K.YAZMA TARİHİ: 12/07/2013

Taraflar arasındaki davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili mahkememize verdiği dava dilekçesi ile, müvekkilinin hissedarı bulunduğu Mersin ili Mezitli ilçesi Mezitli Köyü 925 ada 1 nolu parselin imar planında okul alanı olarak göründüğünü, ancak aradan 5 yıldan fazla zaman geçmesine rağmen kamulaştırmanın yapılmadığını, taşınmaza fiili bir müdahale olmayıp üzerinde davalıya ait herhangi bir yapı bulunmadığını, müvekkilinin bu tahsis sebebiyle taşınmazdaki haklarını kullanamadığını ileri sürerek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile 8.000 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; dava konusu taşınmazın imar planında okul alanı olarak geçtiğini, uyuşmazlık mahkemesinin 09.04.2012 tarih 2012/41-77 sayılı kararına göre davanın çözümünde idari yargının görevli olması sebebiyle açılan davanın reddini talep etmiştir. Mahkememizce daha önce yapılan yargılama sonunda; "Dava konusu aşınmazın tapu kaydı, emsal tapu kayıtları, resmi senet örneği, imar durumu, krokisi, yol ve çöp toplama hizmetlerine dair yazı cevapları ile dava tarihi itibari ile emlak vergisine esas olan m2 birim değeri ilgili kurumlardan getirtilmiştir. Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; uyuşmazlık mahkemesinin 09.04.2012 tarih 2012/41-77 sayılı kararında belirtildiği üzere dava konusu 1 nolu parselin imar planında okul alanı olarak gözüktüğü, davalı idarenin fiili el atmasının bulunmadığı görülmekle 3194 Sayılı İmar Kanununun arazi ve arsa düzenlemesine ilişkin 18.maddesinin uygulanmasından kaynaklanan ve imar planı ile buna dayalı imar uygulaması sonucunda uğranılan zararın tazminine yönelik bulunan uyuşmazlığın 2577 Sayılı Kanununun 2/1-b maddesinde yer alan idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan zarar görenler tarafından açılan tam yargı davaları kapsamında idari yargı yerinde çözümlenmesi gerekeceğinden davanın HMK'nun 114/b ve 115/2 maddeleri gereğince dava şartı noksanlığı sebebiyle davanın reddine" dair 16/05/2012 tarihli kurulan hüküm, Yargıtay 5.Hukuk Dairesi Başkanlığının 14/11/2012 tarih 2012/14948 -22564 sayılı kararı ile "Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 16.05.1956 gün ve 1-6 sayılı kararı ile HGK.nun 15.12.2010 gün ve 2010/5-662/651 sayılı kararı da gözetilerek, taşınmazın aynına ilişkin davaya bakmanın Adli Yargının görevi dahilinde olduğu" gerekçesi ile bozulmuştur. Yargıtay 18.Hukuk Dairesinin 20/05/2013 tarih ve 2013/5530-8717 sayılı ve benzeri müstekar içtihatlarında belirtildiği üzere; fiili el atılmayan taşınmazlarla ilgili tazminat taleplerine ilişkin davaların Uyuşmazlık Mahkemesinin 09/04/2012 tarih 2012/41-77 ve benzeri kararlarıda dikkate alınarak İYUK hükümleri uyarınca idari yargı yerinde çözümlenmesi gerekmektedir. Dava, taşınmaz mala fiilen el atılmadığı halde idare tarafından 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 7. ve 8. maddeleri uyarınca düzenlenen 1/1000 ölçekli imar uygulama planına göre kamu hizmetine tahsis edilen taşınmaz malın bu durumu nedeniyle kullanım hakkının kısıtlanmasına dayalı tazminat istemine ilişkindir. Uygulama ve öğretide kamu idarelerinin, kamu hizmetlerinin yürütmesi sırasında tek yanlı irade açıklamalarıyla kamu hukuku esaslarına dayanarak ilgililerin hukuki durumlarını etkileyecek şekilde yaptıkları işlemlerin, idari işlem, görev ve yetki alanlarına giren konularda hukuka uygun olarak yaptığı fiiller ile bu görevleriyle ilgili hareketsiz kalmaları idari eylem olarak tanımlanmaktadır. Somut olayda idarenin icra yetkisini hukuka aykırı olarak kullanması olarak nitelendirilebilecek fiili el atma durumu söz konusu olmadığına göre, 3194 sayılı İmar Kanunu'nun ilgili maddeleri uyarınca tek yanlı idari işlemle düzenlenen imar planları ve bu planlara dayanılarak yapılan işlemlerin idari nitelik taşıdığı, söz konusu imar planlarının zamanında uygulamaya geçirilmemesi durumunun da idari eylem olarak kabulünün gerektiği kabul edilmektedir. Yukarıda açıklanan uyuşmazlıklarla ilgili olarak açılan davalarda, görev itirazında bulunulması ve olumlu görev uyuşmazlığı çıkması üzerine durum Uyuşmazlık Mahkemesi tarafından değerlendirilmiş ve 09.04.2012 gün 2011/238 E.–2012/63 K. ve 2012/41-77 sayılı kararlarında fiili el atmanın bulunmadığı durumlarda idari yargı yerinin görevli bulunduğuna oybirliği ile karar verilmiştir. Bu nedenle; davacının mülkiyet hakkına getirilen kısıtlamanın, dava konusu taşınmazın, genel ve düzenleyici bir işlem olan imar planıyla kamu hizmetine özgülenmesinden ve bu planda öngörülen kamulaştırma işlemlerinin zamanında yapılmamasından kaynaklandığının kabulü ile idari işlem ve eylemden doğan zarara ilişkin davanın Uyuşmazlık Mahkemesi kararı da dikkate alınarak 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu hükümleri uyarınca idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 114/1-b ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilerek önceki hükümde direnilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur. H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçelere binaen, Mahkememizce verilen 16/05/2012 tarih ve 2012/33-204 sayılı kararda direnilmesine, Her ne kadar idari nitelikteki bu dava mahkememize açılmış ise de HMK.nun 114/b ve 115/2 maddeleri gereğince dava şartı noksanlığı sebebiyle davanın usülden reddine, Peşin alınan 118,80 TL harçtan alınması gereken 24,30 TL harcın mahsubu ile fazla yatırılan 94,50 TL harcın hüküm kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine, Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, AAÜT gereğince davalı yararına takdir edilen 1.320 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, 30/09/2011 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan HMK gider avansı tarifesinin 5/1 maddesine göre gider avansının kullanılmayan kısmının, hükmün kesinleşmesinden sonra davacı hesap numarası bildirmediğinden masrafı avanstan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve iş yerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak gönderilmesine, dair ilişkin ekli ve gerekçeli karar taraf vekillerinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtay yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı 11/07/2013 Katip 75857 Hakim 25141 T.C. YARGITAY Hukuk Genel Kurulu ESAS NO : 2013/5-1731 KARAR NO : 2014/629 Y A R G I T A Y İ L A M I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : Mersin 1.Asliye Hukuk Mahkemesi TARİHİ : 11/07/2013 NUMARASI : 2013/383 E-2013/340 K. DAVACI : İ.B. vekili Av.M. Ö. DAVALI : Mersin İl Özel İdare Müdürlüğü vekili Av.H.E.K. Taraflar arasındaki “kamulaştırmasız elatma nedeniyle tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Mersin 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nce dava şartı noksanlığı sebebiyle davanın reddine dair verilen 16.05.2012 gün ve 2012/33 E.-2012/204 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 5.Hukuk Dairesi’nin 14.11.2012 gün ve 2012/14948 E.-2012/22564 K. sayılı bozma ilamı ile; (...Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece; idari yargının görevli olduğundan bahisle, dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir. Dosyada bulunan kanıt ve belgelerden; dava konusu taşınmazın 1991 yılında, 1/1000 ölçekli imar planında okul alanı olarak ayrıldığı, ancak, o tarihten sonra, dava konusu taşınmazın, amacına uygun olarak imar programlarına alınmadığı ve sorumlu idare tarafından kamulaştırılmayarak, mal sahiplerinin mülkiyet hakkının süresi belirsiz şekilde kısıtlandığı anlaşılmıştır. Öte yandan; 1991 yılından beri okul alanı olarak ayrılmış bulunan dava konusu taşınmaz üzerinde, davacıların ileriye yönelik, inşaat yapma gibi kişisel tasarruflarda bulunma, rayiç değer üzerinden satma, kiralama, yararlı değişiklikler yapma gibi mülkiyet hakkının sahibine verdiği yetkileri kullanma hakkı kısıtlanarak Anayasanın 35.maddesi ile güvence altına alınan bu hakkın, kamu menfaatleri ile bireysel haklar arasındaki adil dengenin bozulmasına yol açacak şekilde kullanılmaz duruma getirildiği ve kamulaştırmasız el atma olgusunun gerçekleştiği anlaşılmıştır. Bu durumda; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 16.05.1956 gün ve 1-6 sayılı kararı ile HGK. nun 15.12.2010 gün ve 2010/5-662/651 sayılı kararı da gözetilerek, taşınmazın aynına ilişkin davaya bakmanın Adli Yargının görevi dahilinde olduğu kabul edilip, işin esasına girilerek sorumlu idare de belirlendikten sonra sonucuna göre karar verilmesi gerekirken bu dosyaya ilişkin Uyuşmazlık Mahkemesi kararı bulunmadığı halde, aksine düşüncelerle yazılı şekilde hüküm kurulması, Doğru görülmemiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. TEMYİZ EDEN : Davacı vekili HUKUK GENEL KURULU KARARI Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: Dava, İmar uygulama planına göre kamu hizmetine tahsis edilen taşınmaz malın bu durumu nedeniyle kullanım hakkının kısıtlanmasına dayalı tazminat istemine ilişkindir. Davacı vekili; 925 ada 1 nolu parselin imar planında okul alanı olarak ayrılması ve 5 yıldan fazla zaman geçmesine rağmen kamulaştırmanın yapılmaması nedeniyle müvekkilinin mülkiyet hakkının kısıtlandığını ileri sürerek kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat isteğinde bulunmuştur. Davalı vekili; davanın çözümünde idari yargının görevli olduğunu bildirip davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece; HMK. nun 114/b ve 115/2.maddeleri gereğince dava şartı noksanlığı sebebiyle davanın usulden reddine karar verilmiş, davacı vekilinin temyizi üzerine, Özel Dairece yukarıda açıklanan nedenlerle karar bozulmuştur. Yerel Mahkemece, önceki gerekçeler genişletilmek suretiyle direnme kararı verilmiş, direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; imar kısıtlamasından kaynaklanan, hukuki elatma iddiasına dayalı davaya adli yargı yerinde mi yoksa idari yargı yerinde mi bakılması gerektiği noktasında toplanmaktadır. Bilindiği üzere, 24.05.2013 tarihli ve 6487 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun Geçici 6.maddesinin onuncu fıkrasının üçüncü cümlesi: “Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmî kurumlara ayrılmak suretiyle veya ilgili kanunların uygulamasıyla tasarrufu kısıtlanan taşınmazlar hakkında, 03.05.1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanununda öngörülen idari başvuru ve işlemler tamamlandıktan sonra idari yargıda dava açılabilir.” Hükmünü içermektedir. İdari bir işlem niteliğinde olduğu tartışmasız olan imar planıyla umumi hizmetlere ayrılan yerlerde kişilerin taşınmaz malları üzerindeki haklarına, imar planıyla bir takım kısıtlamalar getirilmekte olup, kamulaştırma ya da takas cihetine gitmeyen idare, maliklerin taşınmaz üzerindeki tasarruf haklarını belirsiz bir süre için kullanılamaz hale getirmektedir. Bu durumda açılacak tazminat davalarının 24.05.2013 tarihli 6487 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun Geçici 6.maddesinin onuncu fıkrasının üçüncü cümlesi uyarınca, idari yargıda bakılması gerekir (Nitekim YHGK’nun 30.10.2013 gün ve 2013/5-603 E., 2013/1503 K. sayılı ilamında da aynı ilke benimsenmiştir.). Bu açıklamalar çerçevesinde somut olaya bakıldığında; davacının kayden paydaşı olduğu 925 ada 1 parsel sayılı taşınmazın imar planında okul alanı olarak ayrıldığı, yürürlükte olan imar planına göre taşınmazın, özel mülkiyete konu olacak şekilde kullanılamayacağı, davacı tasarrufu kısıtlandığından bu haliyle dava konusu taşınmaz hakkında idarenin fiili bir elatması bulunmasa da, imar kısıtlamasına dayalı hukuki elatması bulunmaktadır. Az yukarda belirtildiği üzere, bu tür iddialara karşı açılacak davalarda, 2942 sayılı Kanun’un Geçici 6.maddesinin onuncu fıkrası hükmü gereğince idari yargı görevli olduğundan, Yerel Mahkemenin direnme kararının usul ve yasaya uygun olduğu Hukuk Genel Kurulu çoğunluğunca benimsenmiştir. Yapılan görüşmeler sırasında, bir kısım üyelerce, uyuşmazlıkta adli yargının görevli olduğu, direnme kararının bozulması gerektiği ileri sürülmüş ise de, bu görüş Kurul çoğunluğunca yukarıda belirtilen nedenlerle benimsenmemiştir. Hal böyle olunca, usul ve yasaya uygun olduğu benimsenen direnme kararının onanması gerekmiştir. S O N U Ç : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, eksik kalan 0.90 TL. ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 6217 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440/III.maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 07.05.2014 gününde oyçokluğu ile karar verildi.