T.C

YARGITAY 16. HUKUK DAİRESİ

 

E: 2015/8222

K: 2015/7814

T: 11.06.2015

 

Kadastro Tespitine İtiraz

Tapu Kaydı

Taksim

Miras

 

ÖZETİ: Tarafların iddia ve kabulleri değerlendirildiğinde, davacılar adına tespit edilen dava dışı 57 parsel sayılı taşınmazın taksimde davacı tarafın miras bırakanı Halim'e isabet ettiği, bu taşınmazın yüzölçümünün 22.459,02 metrekare, dava konusu taşınmazların toplam yüzölçümlerinden 18.967,86 metrekare fazla olduğu, bu parsel hakkında dava açılmaksızın kadastro tespitinin kesinleştiği, davacı tarafın hali arazi niteliği ile Hazine adına tespit edilen aynı ada 58 parsel sayılı taşınmazın tespitine itiraz etmediği gibi 2004 yılında yapılan orman kadastro çalışması sırasında ormanda kaldığı belirtilen ve bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen bölüm hakkında da dava açmadığı anlaşılmıştır. Davalıların murisi İbrahim'in ölümünden evvel yapılan taksimden beri dava konusu taşınmazlar ve dava dışı diğer tapu maliklerine isabet eden 418 ada 5, 6 ve 7 parsel sayılı taşınmazların taksime uygun şekilde kullanıldığı göz önüne alındığında davacı tarafın kendine düşen taşınmaz bölümleri ile ilgili olarak malik sorumluluğunu yerine getirmemesi nedeni ile taksimin bozulduğundan söz edilemez.

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü:

Kadastro sırasında Ş... Köyü çalışma alanında bulunan 418 ada 1, 2, 3, 4, 59 ve 60 parsel sayılı 2.244.46, 2.013.52, 2.072,46, 2.702,23, 4.365,81 ve 5.569,38 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeni ile sırasıyla davalılar A., B., R., F., E. ve M. adlarına tespit edilmiştir. Davacılar M. Ş. ve müşterekleri, tapu kaydı ve miras yolu ile gelen hakka dayanarak taşınmazların 1/2 payının kendi adlarına tescili istemi ile dava açmıştır. Mahkemece, yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, dava konusu taşınmazların kadastro tespitlerinin iptali ile payları da gösterilmek sureti ile davacılar ve davalılar adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Ayten ile davalılar Mehmet ve arkadaşları vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava konusu taşınmazlar belgesiz zilyetlik yolu ile davalılar adına tespit edilmiştir. Davacıların tapu kaydına dayalı olarak açtığı davada davalı taraf taksim iddiasında bulunmuş, mahkemece tapu kaydının geniş sınırları ile taşınmazları kapsadığı, tapu malikleri arasında paylaşım yapıldığı, ancak kadastro tespitinden evvel davacı tarafa isabet eden taşınmazların bir bölümünün Hazine adına tespit edilip bir kısmının da orman sınırları içerisinde kalması nedeni ile taksimin bozulduğu gerekçesi ile yazılı olduğu şekilde karar verilmiştir. Davalı taraf da tapu kaydına karşı çıkmamış ancak taksim olgusuna dayanmıştır. Dosya kapsamına, mahkemece toplanıp değerlendirilen delillere göre tapu malikleri arasında taşınmazların paylaşıldığı, dava konusu taşınmazların davalılar murisi İbrahim'e isabet ettiği doğru olarak belirlenmiştir. Buna göre uyuşmazlık kadastro tespit tarihinden önce taksimin bozulmuş olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Tarafların iddia ve kabulleri değerlendirildiğinde, davacılar adına tespit edilen dava dışı 57 parsel sayılı taşınmazın taksimde davacı tarafın miras bırakanı Halim'e isabet ettiği, bu taşınmazın yüzölçümünün 22.459,02 metrekare, dava konusu taşınmazların toplam yüzölçümlerinden 18.967,86 metrekare fazla olduğu, bu parsel hakkında dava açılmaksızın kadastro tespitinin kesinleştiği, davacı tarafın hali arazi niteliği ile Hazine adına tespit edilen aynı ada 58 parsel sayılı taşınmazın tespitine itiraz etmediği gibi 2004 yılında yapılan orman kadastro çalışması sırasında ormanda kaldığı belirtilen ve bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen bölüm hakkında da dava açmadığı anlaşılmıştır. Davalıların murisi İbrahim'in ölümünden evvel yapılan taksimden beri dava konusu taşınmazlar ve dava dışı diğer tapu maliklerine isabet eden 418 ada 5, 6 ve 7 parsel sayılı taşınmazların taksime uygun şekilde kullanıldığı göz önüne alındığında davacı tarafın kendine düşen taşınmaz bölümleri ile ilgili olarak malik sorumluluğunu yerine getirmemesi nedeni ile taksimin bozulduğundan söz edilemez.

Sonuç: Hal böyle olunca mahkemece davanın reddine ve dava konusu taşınmazların tespit gibi tesciline karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, davalılar vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere iadesine, 11.06.2015 gününde oybirliği ile, karar verildi.