YARGITAY 9. Hukuk Dairesi

ESAS: 2011/32908

KARAR: 2013/12068                   

 

 

Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, izin ücreti alacağı, fazla çalışma ücreti, ücret alacağı ile asgari geçim indirimi alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

 

Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.

 

Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

 

Davacı işçi, davalı işverene ait işyerinde, 19.08.2002- 27.03.2009 tarihleri arasındaki dönemde “Portföy Yetkilisi” olarak çalıştığını, ortada haklı bir neden olmadığı halde iş sözleşmesinin feshedildiğini, son aylık bürüt ücretinin 1.610.40 TL olduğunu, ayda 165.00 TL yemek yardımı yapıldığını, satışa bağlı, sürekli ve aylık prim verildiğini, yılda bir defa ikramiye niteliğinde bonus verildiğini, davacı işçinin, haftanın 3 günü günde 12 saat, haftanın 2 günü de günde 13 saat çalıştırıldığını, ayda en az 2 cumartesi günü günde 6 saat daha çalıştırıldığını belirterek, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, ücret ve asgari geçim indirimi alacağı, fazla çalıma ücret alacağının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.

 

Davalı işven, davacı işçinin tüm çalışma dönemi boyunca hayat sigortası poliçesi ve bireysel emeklilik ürünleri satışı işinde çalıştığını, yaptığı satışlara bağlı olarak, değişik tutarlarda komisyon / satış primi ödendiğini, ...Şubesinin 2008 Yılı satışları üzerinde yapılan denetim ve incelemeler neticesinde davacı dahil şube çalışanlarının çoğunluğu tarafından yapılan yüksek katkı paylı satışların, sistemde mevcut hayat sigortası poliçesi bulunan müşterilerin iştira (poliçeyi sonlandırma) ve ikraz (poliçeden borç çekme) hakkını kullanarak elde ettikleri birikimlerin kısa bir süre sonra kişinin eşine çocuklarına veya her hangi bir akrabasına yeni sözleşme yaparak değerlendirilme şeklinde olduğunu ve bu tür satışların sıklıkla yapıldığının tespit edildiğini; bu tür satışların, müşteriyi ve davalı işvereni zarara uğratırken, satış yapan personelin komisyon kazanmasına sebep olduğunu; davalı işverene ait işyerlerinde, mevcut hayat sigortasını ve bireysel emeklilik planını iptal, ikraz, tenzil ve / veya iştira eden müşteriye, bu işlemden önce veya sonra 3 aylık süre içerisinde yeni bir poliçe satılmasının kural olarak yasaklandığını; bu kurala aykırı hareket edilmesi durumunda ise, yeni satın alınan poliçe için müşteriden giriş aidatı kesildiğini, emeklilik süresinin sıfırlandığını ve müşteriye %15 stopaj yükü yüklendiğini, bu nedenle müşterinin önem bir zarara uğradığını; 2007 ve 2008 Yıllarında, yapılan bu tür satışların, çalışanların komisyon hesaplamalarında dikkate alınmayacağının duyurulduğunu; ...Şube çalışanlarının ise, yukarıda belirtilen işyeri kuralı dolanmak amacıyla, müşteriye, hayat sigortası poliçesini ikraz ve / veya iştira ettirerek bu poliçedeki birikimleri ile müşterinin kendi adına değil fakat müşterinin eşi, çocukları veya aynı soy ismini taşıyan yakın akrabalarına yeni poliçe satın alarak değerlendirmeye teşvik ettiklerini, davacı işçinin iş sözleşmesinin, 4857 sayılı kanunun 25/ II-e maddesi kapsamında feshedildiğini savunmuştur.

 

Mahkemece, davacı işçinin müşterileri yönlendirdiği ve hayat sigortası poliçelerinden borç çekmek veya sonlandırmak yoluyla bireysel emekliliğe geçmek konusunda müşterileri teşvik ettiği, bu konuda müşterilere yanlış bilgi verdiği konusunda herhangi bir delil bulunmadığı, uygulamada ortaya çıkan bu durumun, davacı işçinin eylem ve davranışları nedeniyle gerçekleştiğinin ispatlanamadığı gerekçesiyle ihbar ve kıdem tazminatı isteklerinin kabulüne karar verilmiştir.

 

Kararı yasal süresi içinde taraflar vekilleri temyiz etmiştir.

 

1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davacının tüm temyiz itirazlarıyla dvalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

 

2-İş sözleşmesinin, işçinin doğruluk ve bağlılığa aykırı söz veya davranışları sebebiyle işverence haklı olarak feshedilip feshedilmediği noktasında taraflar arasında uyuşmazlık söz konusudur.

 

4857 sayılı İş Kanununun 25 inci maddesinin (II) numaralı bendinde, ahlâk ve iyi niyet kurallarına uymayan haller sıralanmış ve belirtilen durumlar ile benzerlerinin varlığı halinde, işverenin iş sözleşmesini haklı fesih imkânının olduğu açıklanmıştır. Yine değinilen bendin (e) alt bendinde, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan işçi davranışlarının da işverene haklı fesih imkânı verdiği ifade edilmiştir. Görüldüğü üzere yasadaki haller sınırlı sayıda olmayıp, genel olarak işçinin sadakat borcuna aykırılık oluşturan söz ve davranışları işverene fesih imkânı tanımaktadır.

 

Davacı işçinin ...şubesinde yönetici olarak çalıştığı, işverence 27.12.2007 tarihinde tüm birimlere yapılan duyuru ile sigorta işlemlerinde iştira ve ikrazların artması sebebiyle müşteri şikayetine yol açma riski olan bu tür işlemlerin ekli prosedüre göre son derece hassasiyetle yapılması gerektiği açıklanmış, aksine uygulama halinde iş sözleşmesinin feshi yoluna gidileceği bildirilmiştir. Ekli prosedürde ise poliçesi mevcut olan bir müşteri yeniden poliçe düzenlemek isterse, finansal danışmanın form doldurarak Bölge/Uydu şube yöneticisine vermesi gerektiği, şube yöneticisinin müşteriyi telefonla arayarak satış sebeplerini sorgulayarak görüşlerini forma yazması gerektiği, satışa onay veriyorsa formu bağlı olduğu Grup yöneticisine ulaştırması ve gurup yöneticisinin yeni satışa onay vermesi halinde yeni satışın yapılabileceği düzenlenmiştir.

 

Dosya içinde yer alan 23.03.2009 tarihli inceleme raporunda davacının 37 iştira ve aynı sayıda akrabaya poliçe satışı yaptığı anlaşılmaktadır.

 

Davacı olayla ilgili savunmasında, yaptığı satışların prosedüre uymadığını kabul etmiş, bundan sonra bu tür satışlara yönelmeyeceğini bildirmiştir.

 

Davacı tanıkları, müşterilerin talepleri uyarınca birikimli hayat sigortasında bireysel emeklilik sistemine geçişlerin yapıldığını ve bu geçişlerin genel merkezin onayı ile gerçekleştiğini belirtmişlerdir. Ancak poliçe iptalinin ardından yeni poliçenin müşteri yerine bir yakını adına yapılmış olmasının nedenleri tanıklarca açıklanmış değildir.

Dosyadaki delil durumuna göre davalı işveren iş sözleşmesinin haklı olarak feshedildiğini kanıtlamıştır. Özellikle inceleme raporu ile savunma yazısı içeriğine göre davacının görev yaptığı şubede, müşteri ve şirket aleyhine bir prosedür izleyerek ve bu yolla haksız prim elde ettiği açıktır.

 

Davacı işverence yapılan fesih haklı nedene dayanmakla ihbar ve kıdem tazminatı isteklerinin reddine karar verilmelidir.

 

Sonuç: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 16.04.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

kararara.com