YARGITAY Hukuk Genel Kurulu 
ESAS: 2013/2165 
KARAR: 2015/870


Taraflar arasındaki “işçilik alacakları” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Şanlıurfa 1.İş Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 10.09.2012 gün ve 2012/191 E.-2012/667 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 9.Hukuk Dairesinin 12.11.2012 gün ve 2012/33884 E.-2012/37332 K. sayılı ilamı bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: 

Dava, işçilik alacaklarının tahsili istemine ilişkindir.

Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında, esasa girilmeden önce, dava konusu alacak miktarı itibariyle direnme kararına karşı temyiz yasa yolunun açık olup olmadığı, ön sorun olarak incelenmiştir. 

Bilindiği üzere, 01 Ekim 2011 tarihinde 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) yürürlüğe girmiş; anılan Kanun’un 450. maddesiyle de 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HUMK) ek ve değişiklikleriyle birlikte tümüyle yürürlükten kaldırılmıştır. Bununla birlikte yasa koyucu uygulamada birtakım sorunların ortaya çıkmasını engellemek için, 6100 sayılı Kanun’a geçiş hükümlerini ayrıca düzenlemiştir. 

6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen Geçici madde 3 (Ek:31.03.2011-6217/30 md.) göre, bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarih ve 5236 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten önceki 427’nci ilâ 454’ncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunacaktır.

21.07.2004 gün ve 25529 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak, öngördüğü istisnalar dışındaki hükümleri yayım tarihinde yürürlüğe giren, 14.07.2004 tarih ve 5219 sayılı “Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”; yürürlük tarihinden sonra mahkemelerce verilen hükümler yönünden 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 427. maddesindeki temyiz (kesinlik) sınırını bir milyar TL; yine yürürlük tarihinden sonra Yargıtay Daireleri ve Hukuk Genel Kurulunca temyiz incelemesi sonucunda verilen kararlara karşı karar düzeltme yoluna gidilebilmesi için 440/III-1.maddesinde aranan parasal sınırı da altı milyar TL olarak değiştirmiştir. 5219 ve 5236 sayılı Kanunlara göre katsayı artışı uygulanarak bu sınırlar yıllar itibariyle arttırılmıştır. 

16.07.1981 gün ve 2494 sayılı Kanun'un geçici maddesi ile temyiz ve karar düzeltme sınırlarına ilişkin değişikliklerin, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra verilecek nihai kararlara yönelik temyiz ve karar düzeltme istemleri hakkında uygulanacağı belirtilmiş; dolayısıyla, dava hangi tarihte açılmış olursa olsun, temyiz ve karar düzeltme sınırlarının saptanmasında, hakkında bu yollara başvurulan hükmün verildiği tarihteki yasal durumun esas alınacağı kabul edilmiştir.

Şu durumda; bir mahkeme kararının temyiz edilip edilemeyeceği veya Yargıtay kararına karşı karar düzeltme yolunun açık olup olmadığı belirlenirken, temyiz ya da karar düzeltme hakkının doğduğu (kararın verildiği) tarihteki hukuksal durum esas alınmalı; temyiz yada karar düzeltme istemine konu karar tarihinde yürürlükte bulunan kanun hükmü temyiz sınırı yönünden hangi düzenlemeyi içeriyor ise, ona bağlı kalınmalıdır. 

Buradaki "karar" teriminin, mahkemenin, Özel Daire bozmasına karşı verdiği direnme kararını ve ayrıca Hukuk Genel Kurulunun verdiği kararı da kapsayacağında duraksama bulunmamaktadır. 

Dava, işçilik alacağı istemine ilişkin olup, direnme ve temyiz yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık hafta tatili alacağı istemine ilişkindir. 

Eldeki davada, temyiz istemine konu direnme kararının verildiği 14.02.2013 tarihinde, uygulanacak temyiz (kesinlik) sınırı 1.820 TL’dir. 

Yukarıdaki açıklamaların ışığında, kararı temyiz eden davalı aleyhine hükmedilen ve uyuşmazlık konusu olan hafta tatili alacağı miktarı ise 1.214,43 TL olup, açık biçimde temyiz edilebilirlik sınırı altında olduğundan, anılan karara karşı temyiz yasa yoluna gidilmesi, miktar itibariyle mümkün değildir.

Hukuk Genel Kurulu'ndaki görüşmeler sırasında bir kısım üyeler tarafından kesinlik sınırının mahkemece hüküm altına alınan tüm alacak kalemleri birlikte gözetilmek suretiyle belirlenmesi gerektiği, bozma dışı kalan hususların kesinleşmediği dile getirilmiş ise de bu görüş, yukarıda açıklanan gerekçelerle Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.

Hal böyle olunca, davalı vekilinin temyiz isteminin reddi gerekir.

S O N U Ç : Yukarıda yer alan açıklamalara göre 6217 sayılı Kanun’un 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 26.09.2004 tarih ve 5236 sayılı Kanun’la yapılan değişiklik öncesi yürürlükteki şekliyle 427/2.maddesi gereğince davalı vekilinin temyiz isteminin kesinlikten REDDİNE, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 25.02.2015 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
kararara.com