Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :

Borçlunun daha önce ipotek ettiği taşınmazı hakkında sonradan haczedilmezlik şikayetinde bulunabilmesi için ipoteğin mesken kredisi, esnaf kredisi, zirai kredi gibi zorunlu olarak kurulmuş ipoteklerden olması gerekir. Zira, zorunlu olarak kurulan ipoteğin meskeniyet şikayetine engel teşkil etmeyeceği ilkesi bu ipoteğin sosyal amaçlı olarak verilen kredinin teminatını oluşturmasından kaynaklanmaktadır. Bunun dışında, borçlunun serbest iradesi ile kurduğu ipotekler, adı geçenin bu yerle ilgili olarak meskeniyet iddiasından vazgeçtiğinin kabulünü gerektirir. 

Somut olayda, taşınmaz kaydına 09.07.2009 tarihinde haciz uygulandığı ve taşınmaz üzerinde haciz tarihinden daha önce Garanti Bankası lehine 31.05.2005 tarihli ipoteğin mevcut olduğu görülmektedir. Bu durumda, mahkemece alacaklı banka lehine verilen ipoteğin tapudan mahiyeti belirlenip, ipotek akit tablosu incelenerek zorunlu ipotek olup olmadığı tespit edilmeli, sonucuna göre bir karar verilmelidir. Eksik inceleme ile yazılı şekilde sonuca gidilmesi isabetsizdir. 
Öte yandan İİK'nun 82/12. maddesi gereğince, borçlunun "haline münasip" evi haczedilemez. Bir meskenin borçlunun haline uygun olup olmadığı adı geçenin haciz anındaki sosyal durumuna ve borçlu ile ailesinin ihtiyaçlarına göre belirlenir. Buradaki "aile" terimi, geniş anlamda olup, borçlu ile birlikte aynı çatı altında yaşayan, bakmakla yükümlü olduğu kişileri kapsar. İcra mahkemesince, borçlunun sözü edilenlerle birlikte barınması için zorunlu olan haline münasip meskeni temin etmesi için gerekli bedel bilirkişilere tesbit ettirildikten sonra, haczedilen yerin kıymeti bundan fazla ise satılmasına karar verilmeli ve satış bedelinden yukarıda nitelikleri belirlenen mesken için gerekli olan miktar borçluya bırakılmalı, kalanı alacaklıya ödenmelidir. Bu kıstasları aşan nitelik ve evsaftaki yerlerle, makul ölçüleri geçen oda ve salonu kapsayan ve ikamet için zorunlu öğeleri içeren bir meskenin dışındaki yerler, maddede öngörülen amaca aykırıdır. Borçlunun görev ve sıfatı kendisinin yukarıda belirlenenden daha görkemli bir meskende ikamet etmesini gerektirmez.

Somut olayda, meskeniyet iddiası nedeniyle haczedilmezlik şikayetinde bulunulan taşınmazın ½ hissesi borçlu adına kayıtlı olup, tapu kaydında İstanbul ili Sarıyer ilçesi, Uskumru Köyü,-/572 parselde kayıtlı dubleks mesken olduğu görülmektedir.

Temyiz olunan karara mesnet yapılan bilirkişi raporunda; taşınmazın dubleks kullanımlı, toplam 250,00 m2 brüt alanında, bodrum zemin 1 normal ve çatı katından oluştuğu, taşınmazın toplam değerinin 700.000 TL., borçlunun hissesinin ise 350.000 TL olduğu ve İstanbul da makul ölçülerde oda ve salonu kapsayan ve ikamet için zorunlu öğeleri içeren meskenin 225.000 TL ila 275.000 TL ye satın alınabileceği bildirilmiştir. Rapor bu hali ile hüküm kurmaya elverişli değildir. Zira asıl olan borcun ödenmesi olup, borçlunun mutlaka meskeniyet şikayetinde bulunduğu yerde veya o yere yakın yerlerde meskeninin bulunması zorunlu değildir. 

Mahkemece yapılacak iş; öncelikle borçlunun bakmakla yükümlü olduğu kişilerin nüfus kayıtları getirtildikten sonra, zabıta araştırması yaptırılarak bu kişilerin borçlu ile birlikte yaşayıp yaşamadıkları, geçimlerini nasıl temin ettikleri, sosyal ve ekonomik durumları tespit edilip, bilirkişilerden ek rapor alınarak meskeniyet konusu evin dubleks betonarme yapı olduğu da dikkate alınarak İstanbul ilinin daha mütevazı semtlerinde, daha mütevazi vasıfları taşıyan haline münasip evi alabileceği değerin yukarıdaki kurallara göre belirlenmesi gerekmektedir. Bu tespitlerden sonra borçlunun haline münasip ev alabileceği miktar, mahcuzun değerinden az ise mahcuzun satılarak, borçlunun haline münasip ev alması için gerekli bedelin kendisine artanın alacaklıya ödenmesine, satışın borçlunun haline münasip ev alabileceği miktardan az olmamak üzere yapılmasına karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile ve yetersiz rapora dayalı olarak yazılı şekilde hüküm tesisi de doğru görülmemiştir.

SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK. 366 ve HUMK.’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04.07.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.

kararara.com