Yargıtay 11. Hukuk Dairesi        

 E: 2014/8513

K: 2014/15479

T: 14.10.2014


İpoteğin Kaldırılması Nedeniyle Tazminat

Bilirkişi Raporu

Müterafik Kusur 

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ             : GAZİANTEP 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

TARİHİ      : 30/09/2013

NUMARASI                : 2010/210-2013/670

 

 

Taraflar arasında görülen davada Gaziantep 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 30/09/2013 tarih ve 2010/210-2013/670 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacı vekili, müvekkili bankanın yasal takip borçlusu firmasının müşterek borçlu müteselsil kefili olan şirket ile müvekkili banka arasında iki adet genel kredi sözleşmesi imzalanarak, imzalanan kredilerin güvencesi olarak bu şirket adına kayıtlı taşınmaz üzerine müvekkili lehine ipotek verildiğini, ipotek işleminin davalı ticaret sicil memurluğunun gayrimenkul tasarruf belgesine dayanılarak gerçekleştirildiğini, ancak bu belgede gerçeğe aykırı olarak şirketi temsil ve ilzam edecek şahısların münferiden yetkili kılındıklarının belirtildiğini, bu kapsamda ipoteğin fekki için açılan davada ipotek işleminin tek imzayla gerçekleştirilmesi sebebiyle ipoteğin fekkine karar verildiğini, ipotek teminatından yoksul kalan kredinin tahsil kabiliyetinin ortadan kalktığını ve bankanın zarara uğradığını belirterek 2.500.000 TL banka zararının ipotek fek tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı A.. U.. vekili ve davalı ticaret sicil memurluğu temsilcisi, davalı A.. U.. hakkında görevi ihmalden açılan davanın zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırıldığını, zararın doğduğunun ispatlaması gerektiğini, ipotek akdinin feri, genel kredi sözleşmesinin asli nitelikte olduğunu, genel kredi sözleşmesi borçlu şirket adına tek imza ile akdedildiğinden bu tarihten itibaren geçersiz olup, bu sözleşmenin fer’i niteliğindeki ipotek sözleşmesinin de herhangi bir eksiklik bulunmasa dahi geçersiz olacağını belirterek ayrı ayrı davanın reddini istemişlerdir.

Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, ipotek borçlusu şirket tarafından davacı aleyhine açılan borçlu olunmadığının tespitine yönelik menfi tespit davası sonucunda davanın kabulüne karar verildiği ve kararın kesinleştiği, bu dosyada alınan bilirkişi raporunda G.. M..'nun yanlış beyanda bulunarak gönderdiği, gayrimenkul tasarruf vesikasına güvenilerek ipotek kabul etmiş ise de, sicillerde aleniyet ilkesi gereğince bu hususun bilinmemesinin meşru bir bilgisizlik ve bankanın iyi niyeti (MK m. 3) olduğu şeklinde yorumlanamayacağı, davalı bankanın genel kredi sözleşmesinin imzalanması aşamasında basiretli davranmadığı için hukuken korunamayacağı şeklinde kanaat bildirilmiş olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

Dava, davalı ticaret sicil memurluğu ve çalışanı tarafından verilen gayrimenkul tasarruf belgesine istinaden konulduğu belirtilen ipoteğin kaldırılması sebebiyle tazminat istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda açıklanan gerekçeler ile davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, asıl sözleşme niteliğindeki genel kredi sözleşmesi asıl borçlu yönünden geçerli olup, ipotek de asıl borcu teminen verildiğinden kredi sözleşmesinin müteselsil kefilin yetkilisinin imzasını taşımaması müteselsil kefil yönünden geçersizlik doğurmakta, borcu teminen verilen ipotek belgesinin doğrudan geçersizliği sonucunu doğurmamaktadır. Bu nedenle, ticaret sicil memurluğunun verdiği gayrimenkul tasarruf vesikası başlıklı belgenin de ipoteğin tesisinde etkili olduğu anlaşılmaktadır. Davacı bankanın asıl sözleşme niteliğindeki kredi sözleşmesini imzalarken imza sirküleri almaması, müşterek müteselsil kefil olan şirketin çift imza ile temsil edilmesine rağmen sözleşmenin tek imza ile düzenlenmesi ve daha sonra ipoteğin tesis edilmesi aşamasında bankanın bu kusurlu davranışından hareketle, tek temsilcinin yetkili olduğuna dair ticaret sicil memurluğundan gönderilen belgeye dayanarak işlem yapması, bir başka değişle, davacı bankanın sadece belgeye itibar edip diğer gerekli araştırmaları yapmayarak basiretli tacir gibi davranmaması müterafık kusurunu oluşturmaktadır. Mahkemece bu husus nazara alınmadan, kusur durumu ve zarar yönünden bilirkişi raporu alınmaksızın eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, hükmün davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıdaki bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, 14/10/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.