Yargıtay 4. Hukuk Dairesi kararı.

T.C.
YARGITAY
4. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO. 2016/1186
KARAR NO. 2016/7611
KARAR TARİHİ. 8.6.2016

İDARİ PARA CEZASININ KESİNLEŞMESİNDEN SONRA BAŞLATILAN İCRA TAKİBİNE İTİRAZ

İTİRAZIN İPTALİNDE İCRA İNKAR TAZMİNATI HÜKMEDİLMESİ GEREKTİĞİ

KESİNLEŞEN İDARİ PARA CEZASININ, ARTIK YASAL OLUP OLMADIĞI YARGILAMA KONUSU YAPILAMAZ

2004/m.67
4857/m.108

ÖZET : Dava, idari para cezasının tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. İdari para cezasının kesinleşmesinden sonra icra takibi başlatıldığı anlaşılmakla, kesinleşen idari para cezasının, artık yasal olup olmadığı yargılama konusu yapılamaz ve kesinleşen idari para cezasından davalı sorumlu olup alacağın miktarı belirlenebilir niteliktedir. Takip konusu alacak likit olup davalı icra takibine itirazında haksızdır. Mahkemece, davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesi yerine, olaya uygun düşmeyen gerekçelerle icra inkar tazminatı isteminin reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.

DAVA : Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 15.8.2014 gününde verilen dilekçeyle itirazın iptalinin istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 14.5.2016 tarihli kararın Yargıtay'ca incelenmesi taraf vekillerince süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü:

KARAR : 1-) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.

2-)Davacının diğer temyiz itirazına gelince;

Dava, idari para cezasının tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.

Davacı, davalıya 4857 saylı İş Kanunu'nun 108. maddesine dayanılarak aynı Kanun'un 107. maddesi uyarınca idari para cezası verildiğini, davalının yaptığı itirazın reddedilerek idari para cezasının kesinleştiğini, kesinleşen idari para cezasının tahsili için yapılan icra takibine davalının itiraz ettiğini belirterek itirazın iptaline, takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.

Davalı, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.

Mahkemece, takibe konu idari para cezasının Kabahatler Kanunu uyarınca iptali isteminin reddedilerek kesinleştiği gerekçesiyle icra takibine yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, şartları oluşmadığından icra inkar tazminatı isteminin reddine karar verilmiştir.

2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 67/II. maddesi uyarınca alacaklı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takibe itirazının haksız olması gerekir. Haksızlık kavramı alacağın belirlenebilir (likit) olma şartını da kapsar. Somut olayda, idari para cezasının kesinleşmesinden sonra icra takibi başlatıldığı anlaşılmaktadır. Kesinleşen idari para cezasının, artık yasal olup olmadığı yargılama konusu yapılamaz (YHGK'nın 2000/21-135 E, 2000/149 K.) ve kesinleşen idari para cezasından davalı sorumlu olup alacağın miktarı belirlenebilir (likit) niteliktedir. Şu halde; takip konusu alacak likit olup davalı icra takibine itirazında haksızdır. Mahkemece, davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesi yerine, olaya uygun düşmeyen gerekçelerle icra inkar tazminatı isteminin reddine karar verilmesi doğru görülmemiş; kararın bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Temyiz edilen kararın, yukarda (2) numaralı bentte gösterilen sebeple davacı yararına BOZULMASINA, davalının tüm, davacının diğer temyiz itirazlarının (1) numaralı bentte açıklanan sebeplerle reddine, 08.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

YUKARIDAKİ YARGITAY KARARINDA GEÇEN HGK KARARIDIR

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
ESAS NO : 2000/21-135
KARAR NO : 2000/149
KARAR TARİHİ : 1.3.2000

Taraflar arasındaki "ödeme emrine itiraz" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Balıkesir İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 14.10.1999 gün ve 1999/205-162 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 21.Hukuk Dairesinin 15.11.1999 gün ve 1999/8084-8156 sayılı ilamı ile; (...dava nitelikçe idari para cezası ve buna ilişkin gecikme zammının tahsili için idarece yapılan icra takibinin iptaline ilişkindir.

1- 1997/2 dönem dört aylık bordrosunun geç verilmesinden dolayı 506 sayılı yasanın 140. Maddesine göre verilip, 20.11.1997 tarih ve 95806 sayılı yazı ile tebliğ edilen 70.875.600 TL idari para cezasının Balıkesir 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 1998/49 Esas. 1998/61 karar sayılı ve 25.2.1998 tarihli ek karan ile iptaline karar verildiğinden ve hükümde maddi yanılgı sonucu idari para cezası, eksik gösterildiğinden kurumca 6183 sayılı yasaya göre takibi mümkün olmadığından davalı kurumun bu yönleri amaçlayan itirazlarının reddi gerekir.

2- 1997/2,3,4,5,6,7 aylık ek bildirgelerinin geç verilmesi nedeniyle verilen idari para cezasına gelince;
İdari para cezası 506 Sayılı Yasanın 140. Maddesindeki prosedürden geçmiş en son Sulh Ceza Mahkemesine yapılan itirazda reddedilerek kesinleşmiştir. Artık para cezasının yasal olup olmadığı konusunda yargılama yapılamaz. Para cezasının ve buna uygulanan gecikme zammının 506 Sayılı Yasanın 80. Maddesinde açıkça belirtildiği üzere Sosyal Sigortalar Kurumunun belli bir alacağı haline gelmiştir. Yapılan icra takibinin yerinde olduğu ve gecikme zammı hesabının da doğru olduğu saptanmıştır.

Sosyal Sigortalar Kurumunun alacağının tahsilinde uyulması gerekli 6183 Sayılı Yasa yönünden takibin iptalini gerektiren herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davanın reddine karar vermek gerekirken kabulüne karar verilmesi isabetsizdir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN : Davalı SSK. Genel Müdürlüğü vekili

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genci Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının özel Daire kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, 1.3.2000 gününde, oybirliği ile karar verildi.

www.kararara.com