Daire:CGK 
Tarih:2014 
Esas No:2013/8-284 
Karar No:2013/204 
Kaynak: 
İlgili Maddeler: 
İlgili Kavramlar:HÜKÜMLÜNÜN ÖLÜMÜ-MÜSADERE
Ruhsatsız silah taşımak suçundan sanık Suat Akova'nın 6136 sayılı Kanunun 13/1, TCK'nun 62, 50/1-a, 52, 54 ve 63. maddeleri uyarınca doğrudan verilen 500 Lira ve hapisten çevrilen 6.000 Lira adli para cezasıyla cezalandırılmasına ve müsadereye ilişkin,Asliye Ceza Mahkemesince verilen 17.02.2011 gün ve 1928-91 sayılı hükmün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesince 25.12.2012 gün ve 18978-39626 sayı ile onanmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 31.01.2013 gün ve 383147 sayı ile;
"UYAP sistemi üzerinden alınan nüfus kaydından sanığın hükmün onanmasına karar verilen tarihten önce öldüğü anlaşılmıştır.
TCK'nun 64. maddesi uyarınca, sanığın ölümü halinde kamu davasının düşmesine karar verilmesi gerekirken hükmün onanmasında isabet görülmemiştir" düşüncesiyle itiraz kanun yoluna başvurarak, onama kararının kaldırılması, sanığın ölümü nedeniyle kamu davasının düşürülmesi ve bizatihi suç teşkil eden eşyanın müsaderesine karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
CMK'nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Özel Dairece 14.02.2013 gün ve 2522 - 5527 sayı ile;
"UYAP ortamından alınan nüfus kayıt örneğine göre, sanığın hükümden sonra 13.03.2012 tarihinde vefat ettiği anlaşılmış ise de; emanette kayıtlı suç eşyasının bulunduğu ve sanığın vefatı nedeniyle yargılama koşulu gerçekleşmediği ve dosyanın esasıincelenmeyeceğinden, emanette bir eşyanın bulunup bulunmadığı ve eşyanın niteliği, suçta kullanılıp kullanılmadığı, silah ise yasak ya da ruhsatlı olup olmadığı bilinemeyeceğinden mirasçılara iade veya müsaderesine karar verilmesi mümkün olmadığı cihetle, emanette kayıtlı eşyanın bulunması halinde müsaderenin mahkemesince değerlendirilmesi gerektiğine ilişkin Ceza Genel Kurulunun 2008 yılından beri süregelen yerleşmiş kararları gözetilerek TCK'nun 64. maddesi gereğince mahkemece yargılama yapılıp gerektiğinde ilgililer de dinlenerek hukuki durumun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, sair yönleri incelenmeksizin hükmün bu sebepten 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nun 321. maddesi gereğince bozulmasına, kamu davanın düşürülmesi ve müsadere hususlarının değerlendirilmesi için dosyanın Ceza Genel Kuruluna gönderilmesine" karar verilmiştir.
Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire İle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözülmesi gereken uyuşmazlık; çıkartılan nüfus kaydında sanığın temyiz aşamasında öldüğünün belirtilmesi halinde yapılması gereken işlemin belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya içeriğinden;
Temyiz aşamasında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca UYAP (Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi) kullanılarak çıkarılan nüfus kayıt örneğinde, sanığın yerel mahkeme hüküm tarihinden sonra 13.03.2012 tarihinde öldüğü bilgisinin yer aldığı anlaşılmaktadır.
5237 sayılı TCK’nun 64. maddesinde; sanığın ölümü halinde kamu davasının düşürüleceği, sadece niteliği itibarıyla müsadereye tâbi eşya ve yararlar hakkında yargılamaya devam edileceği, hükümlünün ölümü halinde ise cezanın ortadan kaldırılmasına karar verilmekle birlikte, müsadere ve yargılama giderlerine ilişkin hükmün infaz olunacağı belirtilmek suretiyle, hükümlü ile sanığın ölümüne farklı sonuçlar yüklenmiştir.
Buna göre, kamu davası açılmadan önce şüphelinin ölmesi halinde kovuşturma imkanının bulunmaması nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığı, kamu davası açıldıktan sonra sanığın ölmesi halinde ise mahkemece düşme kararı verilecektir. Ölümün ceza ilişkisini sadece ölen kişi açısından sona erdirdiğinden iştirak halinde işlenen suçlarda diğer sanıklar hakkında davaya devam edilecek, sanığın ölümü niteliği itibarıyla müsadereye tâbi eşya ve maddi menfaatler hakkında davaya devam olunarak müsadere kararı verilmesine engel olmayacaktır. Sanığın ölümü, ceza ve infaz ilişkisini düşürürken, hakkındaki mahkûmiyet hükmü kesinleşmişolan hükümlünün ölümü sadece hapis ve henüz infaz edilmemiş adli para cezalarının infaz ilişkisini ortadan kaldıracaktır. Buna bağlı olarak ölümden önce tahsil edilmiş olan para cezaları mirasçılarına iade edilmeyecek, buna karşın tahsil edilmemiş bulunan para cezaları da mirasçılarından istenmeyecek, bunun yanında müsadereye ve yargılama giderine ilişkin hükümler ölümden önce kesinleşmiş olmak kaydıyla infaz olunacaktır.
Görüldüğü gibi, suç teşkil eden bir fiilin işlenmesiyle fail ile devlet arasında doğan ceza ilişkisi, fiili işleyen sanığın ya da hükümlünün ölümüyle cezaların şahsiliği ilkesi nedeniyle başkası sorumlu tutulamayacağından düşmektedir. Ölüm, bir vakıa olan suçu ortadan kaldırmayacak suçtan sorumlu tutulacak kişi olmadığından, devletin suçla birlikte ortaya çıkan cezalandırma sorumluluk ve yetkisini sona erdirecektir.
Temyiz aşamasında sanığın öldüğüne ilişkin bir iddianın ortaya çıkması ya da (Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi) UYAP vasıtasıyla alınan nüfus kaydında öldüğü bilgisinin yer alması veya sanık adına tebliğnamenin tebliğ edilmesi için çıkarılan evrakın öldüğünden bahisle iade edilmesi gibi durumlarda, ölümün kamu davasının düşürülmesini gerektiren bir neden olduğu da göz önüne alınıp ölüm nedeniyle düşme kararının temyiz merciince dosya üzerinde yapılan inceleme sırasında verilmesi yerine, ölüm bilgisi nedeniyle diğer yönleri incelenmeyen hükmün bozulmasına karar verilerek yerel mahkemece mahallinde yapılan araştırma sonucu sanığın öldüğünün kesin olarak belirlenmesinden sonra düşme kararı verilmesinin sağlanması gerekmektedir.
Nitekim Ceza Genel Kurulunun 05.03.2013 gün ve 1560-81, 05.03.2013 gün ve 131-75, 13.03.2012 gün ve 360-95 ile 06.05.2008 gün ve 97-101 sayılı kararları başta olmak üzere birçok kararında da aynı sonuca ulaşılmıştır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazı üzerine Özel Dairece; UYAP (Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi) kullanılarak alınan nüfus kayıt örneğinde, sanığın hükümden sonra 13.03.2012 tarihinde öldüğü bilgisi yer aldığından, gerekli araştırmanın yapılarak sonucuna göre TCK’nun 64 ile 5271 sayılı CMK'nun 223. maddeleri uyarınca müsaderesine hükmolunan eşyayı da kapsayacak şekilde gereken hükmün mahkemesince verilmesinin temini için itirazın kısmen kabulü ile hükmün bozulmasına karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının ölüm nedeniyle düşme ve müsadere kararının Özel Dairece verilmesi gerektiğine ilişkin kısmının reddine karar verilmelidir. 
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle; 
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının düşme ve müsadere kararının Özelolan hükümlünün ölümü sadece hapis ve henüz infaz edilmemiş adli para cezalarının infaz ilişkisini ortadan kaldıracaktır. Buna bağlı olarak ölümden önce tahsil edilmiş olan para cezaları mirasçılarına iade edilmeyecek, buna karşın tahsil edilmemiş bulunan para cezaları da mirasçılarından istenmeyecek, bunun yanında müsadereye ve yargılama giderine ilişkin hükümler ölümden önce kesinleşmiş olmak kaydıyla infaz olunacaktır.
Görüldüğü gibi, suç teşkil eden bir fiilin işlenmesiyle fail ile devlet arasında doğan ceza ilişkisi, fiili işleyen sanığın ya da hükümlünün ölümüyle cezaların şahsiliği ilkesi nedeniyle başkası sorumlu tutulamayacağından düşmektedir. Ölüm, bir vakıa olan suçu ortadan kaldırmayacak suçtan sorumlu tutulacak kişi olmadığından, devletin suçla birlikte ortaya çıkan cezalandırma sorumluluk ve yetkisini sona erdirecektir.
Temyiz aşamasında sanığın öldüğüne ilişkin bir iddianın ortaya çıkması ya da (Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi) UYAP vasıtasıyla alınan nüfus kaydında öldüğü bilgisinin yer alması veya sanık adına tebliğnamenin tebliğ edilmesi için çıkarılan evrakın öldüğünden bahisle iade edilmesi gibi durumlarda, ölümün kamu davasının düşürülmesini gerektiren bir neden olduğu da göz önüne alınıp ölüm nedeniyle düşme kararının temyiz merciince dosya üzerinde yapılan inceleme sırasında verilmesi yerine, ölüm bilgisi nedeniyle diğer yönleri incelenmeyen hükmün bozulmasına karar verilerek yerel mahkemece mahallinde yapılan araştırma sonucu sanığın öldüğünün kesin olarak belirlenmesinden sonra düşme kararı verilmesinin sağlanması gerekmektedir.
Nitekim Ceza Genel Kurulunun 05.03.2013 gün ve 1560-81, 05.03.2013 gün ve 131-75, 13.03.2012 gün ve 360-95 ile 06.05.2008 gün ve 97-101 sayılı kararları başta olmak üzere birçok kararında da aynı sonuca ulaşılmıştır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazı üzerine Özel Dairece; UYAP (Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi) kullanılarak alınan nüfus kayıt örneğinde, sanığın hükümden sonra 13.03.2012 tarihinde öldüğü bilgisi yer aldığından, gerekli araştırmanın yapılarak sonucuna göre TCK’nun 64 ile 5271 sayılı CMK'nun 223. maddeleri uyarınca müsaderesine hükmolunan eşyayı da kapsayacak şekilde gereken hükmün mahkemesince verilmesinin temini için itirazın kısmen kabulü ile hükmün bozulmasına karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının ölüm nedeniyle düşme ve müsadere kararının Özel Dairece verilmesi gerektiğine ilişkin kısmının reddine karar verilmelidir. 
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle; 
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının düşme ve müsadere kararının Özel Dairece verilmesi gerektiğine ilişkin kısmının REDDİNE,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 30.04.2013 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.


Abdulkadir İLHAN Celal ALTUNKAYNAK A.Ceylani TUĞRUL
Birinci Başkanvekili 6.C.D.Bşk. 5.C.D.Bşk.



Erdal GÖKÇEN Sedat BAKICI H.Ruhi US
3.C.D.Bşk. 8.C.D.Bşk. 10.C.D.Bşk.



Hüseyin EKEN Ekrem ERTUĞRUL Fevzi ELMAS
11.C.D.Bşk. 9.C.D.Bşk. 14.C.D.Bşk.



Ayşe DOĞAN Mehmet MUTLU İ.Rüştü CİRİT
12.C.D.Bşk. 7.C.D.Bşk. 13.C.D.Bşk.



M.Şemsettin TANRISEVEN Haluk KIRCA Nazmi ÇATAK




M.Kemal SEMERCİOĞLU Gürsel YALVAÇ Ahmet CENGİZ
4.C.D.Bşk.V.



İdris ASAN Nazmi DERE Mustafa SARIÇAM




Mesut BUDAK Esabil SAYLAK Mehmet ŞAHİN




Zekeriya ERDOĞAN Arif BEKLER Kadir ALTINIŞIK

Ruhsatsız silah taşımak suçundan sanık Suat Akova'nın 6136 sayılı Kanunun 13/1, TCK'nun 62, 50/1-a, 52, 54 ve 63. maddeleri uyarınca doğrudan verilen 500 Lira ve hapisten çevrilen 6.000 Lira adli para cezasıyla cezalandırılmasına ve müsadereye ilişkin,Asliye Ceza Mahkemesince verilen 17.02.2011 gün ve 1928-91 sayılı hükmün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesince 25.12.2012 gün ve 18978-39626 sayı ile onanmasına karar verilmiştir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 31.01.2013 gün ve 383147 sayı ile; "UYAP sistemi üzerinden alınan nüfus kaydından sanığın hükmün onanmasına karar verilen tarihten önce öldüğü anlaşılmıştır. TCK'nun 64. maddesi uyarınca, sanığın ölümü halinde kamu davasının düşmesine karar verilmesi gerekirken hükmün onanmasında isabet görülmemiştir" düşüncesiyle itiraz kanun yoluna başvurarak, onama kararının kaldırılması, sanığın ölümü nedeniyle kamu davasının düşürülmesi ve bizatihi suç teşkil eden eşyanın müsaderesine karar verilmesi isteminde bulunmuştur. CMK'nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Özel Dairece 14.02.2013 gün ve 2522 - 5527 sayı ile; "UYAP ortamından alınan nüfus kayıt örneğine göre, sanığın hükümden sonra 13.03.2012 tarihinde vefat ettiği anlaşılmış ise de; emanette kayıtlı suç eşyasının bulunduğu ve sanığın vefatı nedeniyle yargılama koşulu gerçekleşmediği ve dosyanın esasıincelenmeyeceğinden, emanette bir eşyanın bulunup bulunmadığı ve eşyanın niteliği, suçta kullanılıp kullanılmadığı, silah ise yasak ya da ruhsatlı olup olmadığı bilinemeyeceğinden mirasçılara iade veya müsaderesine karar verilmesi mümkün olmadığı cihetle, emanette kayıtlı eşyanın bulunması halinde müsaderenin mahkemesince değerlendirilmesi gerektiğine ilişkin Ceza Genel Kurulunun 2008 yılından beri süregelen yerleşmiş kararları gözetilerek TCK'nun 64. maddesi gereğince mahkemece yargılama yapılıp gerektiğinde ilgililer de dinlenerek hukuki durumun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması, Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, sair yönleri incelenmeksizin hükmün bu sebepten 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nun 321. maddesi gereğince bozulmasına, kamu davanın düşürülmesi ve müsadere hususlarının değerlendirilmesi için dosyanın Ceza Genel Kuruluna gönderilmesine" karar verilmiştir. Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır. TÜRK MİLLETİ ADINA CEZA GENEL KURULU KARARI Özel Daire İle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözülmesi gereken uyuşmazlık; çıkartılan nüfus kaydında sanığın temyiz aşamasında öldüğünün belirtilmesi halinde yapılması gereken işlemin belirlenmesine ilişkindir. İncelenen dosya içeriğinden; Temyiz aşamasında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca UYAP (Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi) kullanılarak çıkarılan nüfus kayıt örneğinde, sanığın yerel mahkeme hüküm tarihinden sonra 13.03.2012 tarihinde öldüğü bilgisinin yer aldığı anlaşılmaktadır. 5237 sayılı TCK’nun 64. maddesinde; sanığın ölümü halinde kamu davasının düşürüleceği, sadece niteliği itibarıyla müsadereye tâbi eşya ve yararlar hakkında yargılamaya devam edileceği, hükümlünün ölümü halinde ise cezanın ortadan kaldırılmasına karar verilmekle birlikte, müsadere ve yargılama giderlerine ilişkin hükmün infaz olunacağı belirtilmek suretiyle, hükümlü ile sanığın ölümüne farklı sonuçlar yüklenmiştir. Buna göre, kamu davası açılmadan önce şüphelinin ölmesi halinde kovuşturma imkanının bulunmaması nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığı, kamu davası açıldıktan sonra sanığın ölmesi halinde ise mahkemece düşme kararı verilecektir. Ölümün ceza ilişkisini sadece ölen kişi açısından sona erdirdiğinden iştirak halinde işlenen suçlarda diğer sanıklar hakkında davaya devam edilecek, sanığın ölümü niteliği itibarıyla müsadereye tâbi eşya ve maddi menfaatler hakkında davaya devam olunarak müsadere kararı verilmesine engel olmayacaktır. Sanığın ölümü, ceza ve infaz ilişkisini düşürürken, hakkındaki mahkûmiyet hükmü kesinleşmişolan hükümlünün ölümü sadece hapis ve henüz infaz edilmemiş adli para cezalarının infaz ilişkisini ortadan kaldıracaktır. Buna bağlı olarak ölümden önce tahsil edilmiş olan para cezaları mirasçılarına iade edilmeyecek, buna karşın tahsil edilmemiş bulunan para cezaları da mirasçılarından istenmeyecek, bunun yanında müsadereye ve yargılama giderine ilişkin hükümler ölümden önce kesinleşmiş olmak kaydıyla infaz olunacaktır. Görüldüğü gibi, suç teşkil eden bir fiilin işlenmesiyle fail ile devlet arasında doğan ceza ilişkisi, fiili işleyen sanığın ya da hükümlünün ölümüyle cezaların şahsiliği ilkesi nedeniyle başkası sorumlu tutulamayacağından düşmektedir. Ölüm, bir vakıa olan suçu ortadan kaldırmayacak suçtan sorumlu tutulacak kişi olmadığından, devletin suçla birlikte ortaya çıkan cezalandırma sorumluluk ve yetkisini sona erdirecektir. Temyiz aşamasında sanığın öldüğüne ilişkin bir iddianın ortaya çıkması ya da (Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi) UYAP vasıtasıyla alınan nüfus kaydında öldüğü bilgisinin yer alması veya sanık adına tebliğnamenin tebliğ edilmesi için çıkarılan evrakın öldüğünden bahisle iade edilmesi gibi durumlarda, ölümün kamu davasının düşürülmesini gerektiren bir neden olduğu da göz önüne alınıp ölüm nedeniyle düşme kararının temyiz merciince dosya üzerinde yapılan inceleme sırasında verilmesi yerine, ölüm bilgisi nedeniyle diğer yönleri incelenmeyen hükmün bozulmasına karar verilerek yerel mahkemece mahallinde yapılan araştırma sonucu sanığın öldüğünün kesin olarak belirlenmesinden sonra düşme kararı verilmesinin sağlanması gerekmektedir. Nitekim Ceza Genel Kurulunun 05.03.2013 gün ve 1560-81, 05.03.2013 gün ve 131-75, 13.03.2012 gün ve 360-95 ile 06.05.2008 gün ve 97-101 sayılı kararları başta olmak üzere birçok kararında da aynı sonuca ulaşılmıştır. Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazı üzerine Özel Dairece; UYAP (Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi) kullanılarak alınan nüfus kayıt örneğinde, sanığın hükümden sonra 13.03.2012 tarihinde öldüğü bilgisi yer aldığından, gerekli araştırmanın yapılarak sonucuna göre TCK’nun 64 ile 5271 sayılı CMK'nun 223. maddeleri uyarınca müsaderesine hükmolunan eşyayı da kapsayacak şekilde gereken hükmün mahkemesince verilmesinin temini için itirazın kısmen kabulü ile hükmün bozulmasına karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının ölüm nedeniyle düşme ve müsadere kararının Özel Dairece verilmesi gerektiğine ilişkin kısmının reddine karar verilmelidir. SONUÇ: Açıklanan nedenlerle; 1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının düşme ve müsadere kararının Özelolan hükümlünün ölümü sadece hapis ve henüz infaz edilmemiş adli para cezalarının infaz ilişkisini ortadan kaldıracaktır. Buna bağlı olarak ölümden önce tahsil edilmiş olan para cezaları mirasçılarına iade edilmeyecek, buna karşın tahsil edilmemiş bulunan para cezaları da mirasçılarından istenmeyecek, bunun yanında müsadereye ve yargılama giderine ilişkin hükümler ölümden önce kesinleşmiş olmak kaydıyla infaz olunacaktır. Görüldüğü gibi, suç teşkil eden bir fiilin işlenmesiyle fail ile devlet arasında doğan ceza ilişkisi, fiili işleyen sanığın ya da hükümlünün ölümüyle cezaların şahsiliği ilkesi nedeniyle başkası sorumlu tutulamayacağından düşmektedir. Ölüm, bir vakıa olan suçu ortadan kaldırmayacak suçtan sorumlu tutulacak kişi olmadığından, devletin suçla birlikte ortaya çıkan cezalandırma sorumluluk ve yetkisini sona erdirecektir. Temyiz aşamasında sanığın öldüğüne ilişkin bir iddianın ortaya çıkması ya da (Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi) UYAP vasıtasıyla alınan nüfus kaydında öldüğü bilgisinin yer alması veya sanık adına tebliğnamenin tebliğ edilmesi için çıkarılan evrakın öldüğünden bahisle iade edilmesi gibi durumlarda, ölümün kamu davasının düşürülmesini gerektiren bir neden olduğu da göz önüne alınıp ölüm nedeniyle düşme kararının temyiz merciince dosya üzerinde yapılan inceleme sırasında verilmesi yerine, ölüm bilgisi nedeniyle diğer yönleri incelenmeyen hükmün bozulmasına karar verilerek yerel mahkemece mahallinde yapılan araştırma sonucu sanığın öldüğünün kesin olarak belirlenmesinden sonra düşme kararı verilmesinin sağlanması gerekmektedir. Nitekim Ceza Genel Kurulunun 05.03.2013 gün ve 1560-81, 05.03.2013 gün ve 131-75, 13.03.2012 gün ve 360-95 ile 06.05.2008 gün ve 97-101 sayılı kararları başta olmak üzere birçok kararında da aynı sonuca ulaşılmıştır. Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazı üzerine Özel Dairece; UYAP (Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi) kullanılarak alınan nüfus kayıt örneğinde, sanığın hükümden sonra 13.03.2012 tarihinde öldüğü bilgisi yer aldığından, gerekli araştırmanın yapılarak sonucuna göre TCK’nun 64 ile 5271 sayılı CMK'nun 223. maddeleri uyarınca müsaderesine hükmolunan eşyayı da kapsayacak şekilde gereken hükmün mahkemesince verilmesinin temini için itirazın kısmen kabulü ile hükmün bozulmasına karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının ölüm nedeniyle düşme ve müsadere kararının Özel Dairece verilmesi gerektiğine ilişkin kısmının reddine karar verilmelidir. SONUÇ: Açıklanan nedenlerle; 1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının düşme ve müsadere kararının Özel Dairece verilmesi gerektiğine ilişkin kısmının REDDİNE, 2- Dosyanın, mahalline gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 30.04.2013 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi. Abdulkadir İLHAN Celal ALTUNKAYNAK A.Ceylani TUĞRUL Birinci Başkanvekili 6.C.D.Bşk. 5.C.D.Bşk. Erdal GÖKÇEN Sedat BAKICI H.Ruhi US 3.C.D.Bşk. 8.C.D.Bşk. 10.C.D.Bşk. Hüseyin EKEN Ekrem ERTUĞRUL Fevzi ELMAS 11.C.D.Bşk. 9.C.D.Bşk. 14.C.D.Bşk. Ayşe DOĞAN Mehmet MUTLU İ.Rüştü CİRİT 12.C.D.Bşk. 7.C.D.Bşk. 13.C.D.Bşk. M.Şemsettin TANRISEVEN Haluk KIRCA Nazmi ÇATAK M.Kemal SEMERCİOĞLU Gürsel YALVAÇ Ahmet CENGİZ 4.C.D.Bşk.V. İdris ASAN Nazmi DERE Mustafa SARIÇAM Mesut BUDAK Esabil SAYLAK Mehmet ŞAHİN Zekeriya ERDOĞAN Arif BEKLER Kadir ALTINIŞIK