Daire:CGK
Tarih:2013
Esas No:2012/2-1418
Karar No:2013/424
Kaynak:UYAP
İlgili Maddeler:CMK 231
İlgili Kavramlar:HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASI
T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu


Esas No : Karar No : İtirazname :
2012/2-1418 2013/424 2008/191855


Y A R G I T A Y K A R A R I


Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 2. Ceza Dairesi
Mahkemesi : ...Sulh Ceza
Günü : 17.06.2008
Sayısı : 193-200
Davacı : K.H.
Katılan : ...
Sanık : ...
Hakaret suçundan sanığın TCK'nun 125/1-4, 62/1 ve 51/1. maddeleri gereğince 2 ay 27 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve ertelemeye ilişkin, Niksar Sulh Ceza Mahkemesince verilen 28.04.2006 gün ve 122-162 sayılı hükmün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 2. Ceza Dairesince 02.04.2008 gün ve 499-6190 sayı ile;
"Sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir, ancak;
Hükümden sonra 08.02.2008 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 5728 sayılı Yasanın 562. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK'nın 231. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağının değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması" nedeniyle bozulmasına karar verilmiştir.
....Sulh Ceza Mahkemesince 17.06.2008 gün ve 193-200 sayı ile sanığın önceki hükümde olduğu gibi cezalandırılmasına, ertelemeye ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmiştir.
Bu hükmün de sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 2. Ceza Dairesince 23.02.2012 gün ve 14093-4200 sayı ile;
"Diğer temyiz nedenleri yerinde görülmemiştir, ancak;
Sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilirken CMK'nun 231. maddesinde sayılan nesnel ve öznel koşulların değerlendirilip buna ilişkin gerekçe gösterilmesi gerektiği, sanığın adli sicil kaydına göre önceki mahkûmiyetleri 3682 sayılı Adli Sicil Yasasının 8 ve 5352 sayılı Yasasının Geçici 2. maddesi hükümleri uyarınca silinme koşullarının oluşması nedeniyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi için aranan CMK'nun 231/6-a maddesinde gösterilen 'kasıtlı suçtan mahkûm olmama' koşulunun bulunduğu, 231/6-c maddesinde gösterilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin nesnel koşullardan bir diğeri olan suçun işlenmesi ile mağdurun ya da kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesine esas alınacak zararın, basit bir araştırmayla belirlenebilecek maddi zarar olduğu, manevi zararın bu kapsama dâhil edilmemesi gerektiği, somut olayda katılanın tazminat istemi bulunmadığı gibi, sanığa yüklenen suçtan doğan ve hâkimin basit araştırma ile saptayabileceği maddi bir zarar belirlenmediği gözetilerek, sanık hakkında CMK'nun 231. maddesinin 6. fıkrasının (b) bendinde belirtilen 'kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışı gözönünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması' sübjektif koşulunun oluşup oluşmadığı değerlendirilerek, sonucuna göre hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken 'sabıkalı oluşu' biçimindeki yasal ve yeterli olmayan gerekçe ile sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi" isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 13.04.2012 gün ve 191855 sayı ile;
"CYY'nın 231. maddesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması için öngörülen sübjektif koşullardan biri olan sanığın yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaat oluşması keyfiyeti hükmün gerekçesinde mahkemece değerlendirilmiştir.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun değerlendirildiği gerekçe kısmında, 'sanığın ileride suç işlemeyeceği kanaatinin edinilmeyişi' denmek suretiyle 'hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığı' ibaresi ile hüküm fıkrasındaki 'yasal şartlar oluşmadığından hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığı' ibaresi birlikte değerlendirilmelidir. Hükmün gerekçesindeki değerlendirmenin hüküm fıkrasında aynı şekilde ifade edilmemesi usul ve yasaya aykırılık oluşturmamaktadır" görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurarak, yerel mahkeme hükmünün onanması isteminde bulunmuştur.
CMK'nun 308/1. maddesi uyarınca inceleme yapan Özel Dairece 01.11.2012 gün ve 23523-44902 sayı ile, itiraz nedenlerinin yerinde görülmemesi üzerine dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Yargıtay Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.


TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Yargıtay Ceza Genel Kurulunca çözülmesi gereken uyuşmazlık; yerel mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılmaması yönünde gösterilen gerekçenin dosya kapsamı ile uyumlu olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Sanığın katılanın eski kiracısı olduğu, aralarında sorunlar bulunduğu, suç tarihinde katılanı gören sanığın görüşmek için kendisini çağırdığı, gelmemesi üzerine sövdüğü,
Sanık savunmasında; şikayetçinin evinde kiracı olarak oturduğunu, ancak bir yıl önce evi boşalttığını, aralarında ev sahibi kiracı ilişkisinden kaynaklı sorunlar yaşandığını, olay günü gördüğü şikayetçiyi yanına çağırdığını, şikâyetçinin gelmemesi üzerine şikâyetçiye "şerefsiz" dediğini beyan ettiği,
Adli sicil kaydına göre sanığın kasten yaralama suçundan silinme şartı gerçekleşmiş, adli para cezasından ibaret iki adet geçmiş hükümlülüğünün bulunduğu,
Suçunu kabul eden sanığın yargılama aşamasında dosyaya yansıyan olumsuz bir davranışının bulunmadığı,
Yerel mahkemece; "failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları" dikkate alınarak sanık hakkında takdiri indirimin uygulandığı, hapis cezasının ertelenmesine ilişkin olarak; "şahsi, sosyal ve sabıka durumu gözönüne alınarak" şeklinde gerekçe gösterildiği,
Hükmün açıklanmasının geri bırakılmamasına ilişkin olarak ise kararın gerekçe bölümünde; "sanığın geçmişte sabıkalı oluşu ve ileride bir daha suç işlemeyeceği kanaatinin edinilmeyişi nedeniyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına", hüküm fıkrasında ise; "koşulları oluşmadığından sanık hakkında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına takdiren ve kanunen yer olmadığına" şeklindeki açıklamaya yer verildiği,
Anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık konusunda sağlıklı bir hukuki çözüme ulaşılması bakımından öncelikle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının niteliği ve uygulanma şartları üzerinde durulması gerekmektedir.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, hukukumuzda ilk kez çocuklar hakkında 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununun 23. maddesi ile kabul edilmiş, 19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanunun 23. maddesiyle 5271 sayılı Kanunun 231. maddesine eklenen 5 ila 14. fıkra ile büyükler için de uygulamaya koyulmuş, aynı Kanunun 40. maddesi ile 5395 sayılı Kanunun 23. maddesi değiştirilmek suretiyle, denetim süresindeki farklılıklar hariç tutulmak kaydıyla çocuk suçlular ile yetişkin suçlular, hükmün açıklanmasının geri bırakılması açısından aynı şartlara tabi kılınmıştır.
Başlangıçta yalnızca yetişkin sanıklar yönünden şikâyete bağlı suçlarla sınırlı olarak hükmolunan bir yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezaları için kabul edilen bu kurum, 5728 sayılı Kanunun 562. maddesi ile 5271 sayılı Kanunun 231. maddesinin 5 ve 14. fıkralarında yapılan değişiklikle, Anayasanın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlar istisna olmak üzere, iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezalarına ilişkin tüm suçları kapsayacak şekilde düzenlenmiştir.
5560, 5728, 5739 ve 6008 sayılı Kanunlarla 5271 sayılı CMK’nun 231. maddesinde yapılan değişiklikler göz önüne alındığında, hükmün açıklanmasının geri bırakılabilmesi için;
1) Suça ilişkin olarak;
a- Yapılan yargılama sonucu hükmolunan cezanın iki yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezası olması,
b- Suçun Anayasanın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlardan olmaması,
2) Sanığa ilişkin olarak;
a- Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,
b- Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tamamen giderilmesi,
c- Mahkemece sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önüne alınarak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate ulaşılması,
d- Sanığın, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmediğine dair beyanının olmaması,
Şartlarının gerçekleşmesi gerekmektedir.
Bu şartların varlığı halinde, mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilecek ve onsekiz yaşından büyük olan sanıklar beş yıl, suça sürüklenen çocuklar ise üç yıl süreyle denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulacaktır.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesinin objektif şartlarından biri, suçun işlenmesi ile mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tamamen giderilmesidir. Burada kast edilen maddi zarar olup, manevi zarar bu kapsamda değerlendirilmemelidir. Objektif şartlardan diğeri, sanığın suç tarihinden önce kasıtlı bir suçtan cezalandırılmamış olmasıdır. Daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmakla birlikte cezasının, ceza kararnamesi ile verilmiş veya adli sicil kaydından silinme şartlarının gerçekleşmiş olması halinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesine yasal engel bulunmamaktadır.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesinin sübjektif şartı ise; mahkemece sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak, ileride yeniden suç işlemeyeceği hususunda olumlu bir kanaate ulaşılmasıdır.
Somut olay bu açıklamalar ışığında değerlendirildiğinde;
Adli sicil kaydından silinme şartları gerçekleşmiş sabıkası dışında mahkûmiyeti bulunmayan sanığın üzerine atılı hakaret suçundan giderebileceği maddi bir zararın bulunmaması karşısında, hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına engel objektif bir neden bulunmamaktadır.
Suçunu kabul eden ve yargılama sürecinde dosyaya yansıyan olumsuz herhangi bir davranışı bulunmayan sanık hakkında yerel mahkemece, yargılama sürecindeki davranışları lehine değerlendirilerek takdiri indirimin uygulanmasına ve "şahsi, sosyal ve sabıka durumu gözönüne alınarak" cezasının ertelenmesine karar verildiği halde, "sabıkalı oluşu, ileride bir daha suç işlemeyeceği kanaatinin edinilmeyişi" şeklindeki, erteleme gerekçesiyle çelişen ve dosya kapsamı ile uyumlu olmayan gerekçeyle, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi isabetsizdir.
Bu itibarla, Özel Dairece yerel mahkeme kararının, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanma şartlarının bulunup bulunmadığı yönünde yasal ve yeterli gerekçe gösterilerek değerlendirilmesi gerektiğinden bahisle bozulmasında bir isabetsizlik olmadığından, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
2- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 22.10.2013 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi. T.C. YARGITAY Ceza Genel Kurulu Esas No : Karar No : İtirazname : 2012/2-1418 2013/424 2008/191855 Y A R G I T A Y K A R A R I Kararı Veren Yargıtay Dairesi : 2. Ceza Dairesi Mahkemesi : ...Sulh Ceza Günü : 17.06.2008 Sayısı : 193-200 Davacı : K.H. Katılan : ... Sanık : ... Hakaret suçundan sanığın TCK'nun 125/1-4, 62/1 ve 51/1. maddeleri gereğince 2 ay 27 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve ertelemeye ilişkin, Niksar Sulh Ceza Mahkemesince verilen 28.04.2006 gün ve 122-162 sayılı hükmün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 2. Ceza Dairesince 02.04.2008 gün ve 499-6190 sayı ile; "Sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir, ancak; Hükümden sonra 08.02.2008 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 5728 sayılı Yasanın 562. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK'nın 231. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağının değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması" nedeniyle bozulmasına karar verilmiştir. ....Sulh Ceza Mahkemesince 17.06.2008 gün ve 193-200 sayı ile sanığın önceki hükümde olduğu gibi cezalandırılmasına, ertelemeye ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmiştir. Bu hükmün de sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 2. Ceza Dairesince 23.02.2012 gün ve 14093-4200 sayı ile; "Diğer temyiz nedenleri yerinde görülmemiştir, ancak; Sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilirken CMK'nun 231. maddesinde sayılan nesnel ve öznel koşulların değerlendirilip buna ilişkin gerekçe gösterilmesi gerektiği, sanığın adli sicil kaydına göre önceki mahkûmiyetleri 3682 sayılı Adli Sicil Yasasının 8 ve 5352 sayılı Yasasının Geçici 2. maddesi hükümleri uyarınca silinme koşullarının oluşması nedeniyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi için aranan CMK'nun 231/6-a maddesinde gösterilen 'kasıtlı suçtan mahkûm olmama' koşulunun bulunduğu, 231/6-c maddesinde gösterilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin nesnel koşullardan bir diğeri olan suçun işlenmesi ile mağdurun ya da kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesine esas alınacak zararın, basit bir araştırmayla belirlenebilecek maddi zarar olduğu, manevi zararın bu kapsama dâhil edilmemesi gerektiği, somut olayda katılanın tazminat istemi bulunmadığı gibi, sanığa yüklenen suçtan doğan ve hâkimin basit araştırma ile saptayabileceği maddi bir zarar belirlenmediği gözetilerek, sanık hakkında CMK'nun 231. maddesinin 6. fıkrasının (b) bendinde belirtilen 'kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışı gözönünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması' sübjektif koşulunun oluşup oluşmadığı değerlendirilerek, sonucuna göre hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken 'sabıkalı oluşu' biçimindeki yasal ve yeterli olmayan gerekçe ile sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi" isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 13.04.2012 gün ve 191855 sayı ile; "CYY'nın 231. maddesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması için öngörülen sübjektif koşullardan biri olan sanığın yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaat oluşması keyfiyeti hükmün gerekçesinde mahkemece değerlendirilmiştir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun değerlendirildiği gerekçe kısmında, 'sanığın ileride suç işlemeyeceği kanaatinin edinilmeyişi' denmek suretiyle 'hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığı' ibaresi ile hüküm fıkrasındaki 'yasal şartlar oluşmadığından hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığı' ibaresi birlikte değerlendirilmelidir. Hükmün gerekçesindeki değerlendirmenin hüküm fıkrasında aynı şekilde ifade edilmemesi usul ve yasaya aykırılık oluşturmamaktadır" görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurarak, yerel mahkeme hükmünün onanması isteminde bulunmuştur. CMK'nun 308/1. maddesi uyarınca inceleme yapan Özel Dairece 01.11.2012 gün ve 23523-44902 sayı ile, itiraz nedenlerinin yerinde görülmemesi üzerine dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Yargıtay Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır. TÜRK MİLLETİ ADINA CEZA GENEL KURULU KARARI Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Yargıtay Ceza Genel Kurulunca çözülmesi gereken uyuşmazlık; yerel mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılmaması yönünde gösterilen gerekçenin dosya kapsamı ile uyumlu olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir. İncelenen dosya kapsamından; Sanığın katılanın eski kiracısı olduğu, aralarında sorunlar bulunduğu, suç tarihinde katılanı gören sanığın görüşmek için kendisini çağırdığı, gelmemesi üzerine sövdüğü, Sanık savunmasında; şikayetçinin evinde kiracı olarak oturduğunu, ancak bir yıl önce evi boşalttığını, aralarında ev sahibi kiracı ilişkisinden kaynaklı sorunlar yaşandığını, olay günü gördüğü şikayetçiyi yanına çağırdığını, şikâyetçinin gelmemesi üzerine şikâyetçiye "şerefsiz" dediğini beyan ettiği, Adli sicil kaydına göre sanığın kasten yaralama suçundan silinme şartı gerçekleşmiş, adli para cezasından ibaret iki adet geçmiş hükümlülüğünün bulunduğu, Suçunu kabul eden sanığın yargılama aşamasında dosyaya yansıyan olumsuz bir davranışının bulunmadığı, Yerel mahkemece; "failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları" dikkate alınarak sanık hakkında takdiri indirimin uygulandığı, hapis cezasının ertelenmesine ilişkin olarak; "şahsi, sosyal ve sabıka durumu gözönüne alınarak" şeklinde gerekçe gösterildiği, Hükmün açıklanmasının geri bırakılmamasına ilişkin olarak ise kararın gerekçe bölümünde; "sanığın geçmişte sabıkalı oluşu ve ileride bir daha suç işlemeyeceği kanaatinin edinilmeyişi nedeniyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına", hüküm fıkrasında ise; "koşulları oluşmadığından sanık hakkında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına takdiren ve kanunen yer olmadığına" şeklindeki açıklamaya yer verildiği, Anlaşılmaktadır. Uyuşmazlık konusunda sağlıklı bir hukuki çözüme ulaşılması bakımından öncelikle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının niteliği ve uygulanma şartları üzerinde durulması gerekmektedir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, hukukumuzda ilk kez çocuklar hakkında 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununun 23. maddesi ile kabul edilmiş, 19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanunun 23. maddesiyle 5271 sayılı Kanunun 231. maddesine eklenen 5 ila 14. fıkra ile büyükler için de uygulamaya koyulmuş, aynı Kanunun 40. maddesi ile 5395 sayılı Kanunun 23. maddesi değiştirilmek suretiyle, denetim süresindeki farklılıklar hariç tutulmak kaydıyla çocuk suçlular ile yetişkin suçlular, hükmün açıklanmasının geri bırakılması açısından aynı şartlara tabi kılınmıştır. Başlangıçta yalnızca yetişkin sanıklar yönünden şikâyete bağlı suçlarla sınırlı olarak hükmolunan bir yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezaları için kabul edilen bu kurum, 5728 sayılı Kanunun 562. maddesi ile 5271 sayılı Kanunun 231. maddesinin 5 ve 14. fıkralarında yapılan değişiklikle, Anayasanın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlar istisna olmak üzere, iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezalarına ilişkin tüm suçları kapsayacak şekilde düzenlenmiştir. 5560, 5728, 5739 ve 6008 sayılı Kanunlarla 5271 sayılı CMK’nun 231. maddesinde yapılan değişiklikler göz önüne alındığında, hükmün açıklanmasının geri bırakılabilmesi için; 1) Suça ilişkin olarak; a- Yapılan yargılama sonucu hükmolunan cezanın iki yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezası olması, b- Suçun Anayasanın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlardan olmaması, 2) Sanığa ilişkin olarak; a- Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması, b- Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tamamen giderilmesi, c- Mahkemece sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önüne alınarak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate ulaşılması, d- Sanığın, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmediğine dair beyanının olmaması, Şartlarının gerçekleşmesi gerekmektedir. Bu şartların varlığı halinde, mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilecek ve onsekiz yaşından büyük olan sanıklar beş yıl, suça sürüklenen çocuklar ise üç yıl süreyle denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulacaktır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesinin objektif şartlarından biri, suçun işlenmesi ile mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tamamen giderilmesidir. Burada kast edilen maddi zarar olup, manevi zarar bu kapsamda değerlendirilmemelidir. Objektif şartlardan diğeri, sanığın suç tarihinden önce kasıtlı bir suçtan cezalandırılmamış olmasıdır. Daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmakla birlikte cezasının, ceza kararnamesi ile verilmiş veya adli sicil kaydından silinme şartlarının gerçekleşmiş olması halinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesine yasal engel bulunmamaktadır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesinin sübjektif şartı ise; mahkemece sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak, ileride yeniden suç işlemeyeceği hususunda olumlu bir kanaate ulaşılmasıdır. Somut olay bu açıklamalar ışığında değerlendirildiğinde; Adli sicil kaydından silinme şartları gerçekleşmiş sabıkası dışında mahkûmiyeti bulunmayan sanığın üzerine atılı hakaret suçundan giderebileceği maddi bir zararın bulunmaması karşısında, hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına engel objektif bir neden bulunmamaktadır. Suçunu kabul eden ve yargılama sürecinde dosyaya yansıyan olumsuz herhangi bir davranışı bulunmayan sanık hakkında yerel mahkemece, yargılama sürecindeki davranışları lehine değerlendirilerek takdiri indirimin uygulanmasına ve "şahsi, sosyal ve sabıka durumu gözönüne alınarak" cezasının ertelenmesine karar verildiği halde, "sabıkalı oluşu, ileride bir daha suç işlemeyeceği kanaatinin edinilmeyişi" şeklindeki, erteleme gerekçesiyle çelişen ve dosya kapsamı ile uyumlu olmayan gerekçeyle, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi isabetsizdir. Bu itibarla, Özel Dairece yerel mahkeme kararının, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanma şartlarının bulunup bulunmadığı yönünde yasal ve yeterli gerekçe gösterilerek değerlendirilmesi gerektiğinden bahisle bozulmasında bir isabetsizlik olmadığından, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir. SONUÇ: Açıklanan nedenlerle; 1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE, 2- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 22.10.2013 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.