HMK -MADDE 309 -(1) Feragat ve kabul, dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılır.

(2) Feragat ve kabulün hüküm ifade etmesi, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir.

(3) Kısmen feragat veya kabulde, feragat edilen veya kabul edilen kısmın, dilekçede yahut tutanakta açıkça gösterilmesi gerekir.

(4) Feragat ve kabul, kayıtsız ve şartsız olmalıdır.



T.C
YARGITAY
23.HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2014/2028
KARAR NO: 2014/6027
KARAR TARİHİ: 29.9.2014



>(HMK) HUKUK MUHAKEME KANUNUN'DA OLMAYAN BİR ŞEY YÖNETMELİĞİNE DAYALI OLARAK KARAR VERİLEMEZ

Hüküm verildikten sonra davadan feragat edilmesi ve/veya davanın kabul edilmesi halinde yerel mahkemenin davadan vazgeçme veya kabul hakkında bir karar verebilmesi konusunda 6100 sayılı HMK'da açık bir düzenleme yapılmamış, ancak HMK Yönetmeliği ile bir düzenleme getirilmiştir. HMK'da açık bir hüküm bulunmayan ve İçtihadı Birleştirme Kararı ile yöntemi belirlenmiş bir konuda, yönetmelik hükmüne dayalı olarak, hükümden sonra davanın ele alınması suretiyle ek karar tesis edilmesi doğru değildir.




"Taraflar arasındaki kooperatif üyeliğinden ihraç kararının iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün ve davalı vekilinin kısmi kabulü sebebiyle davacının üyeliğinin tespiti isteminin kabulüne dair 7.1.2014 tarihli ek kararın süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

Davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatifin C blok 46 numaralı dairesini, yönetim kurulunun almış olduğu 24.1.2007 tarihli kararı gereğince 110.000,00 TL ödeyerek satın almasına ve müvekkili ile kooperatif arasında aynı tarihte bir protokol yapılmasına rağmen, ortaklık ve dairenin mülkiyeti konusunda müvekkili ile kooperatif arasında uyuşmazlık doğduğunu ileri sürerek, müvekkilinin davalı kooperatifin üyesi olduğunun ve yapılan satışın geçerliğinin tespitine, kooperatif adına kayıtlı C Blok 46 numaralı dairenin müvekkili adına tapuya tesciline, tescil talebi kabul görmediği takdirde, müvekkiline satılan C Blok 46 numaralı dairenin dava tarihindeki değerinin tespitini ve tespit edilen miktarın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle kooperatiften tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; C Blok 4. normal kat 46 numaralı bağımsız bölümün dava tarihi itibariyle değerinin 182.000,00 TL olduğu, taşınmazın başkasına ait olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüyle davacının üyelik tespit talebinin reddine, tapu iptali ve tescil konusunda taşınmaz satılmış olduğundan karar verilmesine yer olmadığına, maddi tazminata yönelik davasının kabulü ile, 182.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

Davalı vekili, temyiz dilekçesi sunmadan önce 16.12.2013 havale tarihli dilekçeyle, davacının ortaklık talebi konusundaki istemine yönelik olmak üzere davayı kısmen kabul ettiklerini belirterek artık diğer taleplerin ortaklık hukukuna göre çözümlenmesi için yeni bir karar verilmesini istemiş, mahkemece, 7.1.2014 tarihli ek kararla, davalı tarafın kısmi kabulü sebebiyle davacının üyeliğinin tespitine, davacının diğer talepleri ile yargılama gideri ve vekalet ücreti konusunda daha önce karar verildiğinden yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

19.11.2013 tarihli kararı ve 7.1.2014 tarihli ek kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.

1-) Davalı vekilinin, 7.1.2014 tarihli ek karara yönelik temyiz itirazları yönünden;

Hüküm verildikten sonra davadan feragat edilmesi ve/veya davanın kabul edilmesi halinde yerel mahkemenin davadan vazgeçme veya kabul hakkında bir karar verebilmesi uygulaması hakkında 1086 sayılı HUMK'ta bir düzenleme bulunmamakta olup, 11.4.1940 gün ve 1939/15-70 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı çerçevesinde hükümden sonra ortaya çıkan ve esas hükmün temyiz yoluyla incelenmesine engel bir durum karşısında, feragatin veya kabulün mahkemesince incelemesinin ve bu konuda bir karar verilebilmesinin sağlanabilmesi için kararın bozulması yoluna gidilmiş, uygulama bu şekilde yerleşmiştir. (YHGK'nın 16.11.1966 gün 1438 E., 290 K.; 27.5.1992 gün 2-250 E., 364 K.; 29.9.1993 gün 2-49 E., 543 K. sayılı ilamları bu yöndedir.)

6100 sayılı HMK'da bu konuda açık bir düzenleme yapılmamış, ancak bu yasaya dayanılarak çıkarılan Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yönetmeliği'nin "Karar verilmiş dosyalara dair işlemler" başlıklı 57. maddesinde "hükmün kesinleşmesinden önce davadan feragat, davayı kabul veya sulh halinde, hakim dosya üzerinden bu konuda ek karar verir. Taraflarca kanun yoluna başvurulmuş olsa dahi sırf bu sebeplerle dosya istinaf veya temyiz incelemesine gönderilmez." düzenlemesi getirilmiştir.

HMK'nın 5. kısım 3. bölümünde yer alan ve feragat gibi davaya son veren taraf işlemlerinden olan kabul, 6100 sayılı HMK'nın 311/1. maddesi hükmü uyarınca, kesin hüküm sonuçlarını doğurduğu gibi, aynı Kanun'un 309/2. maddesi uyarınca karşı tarafın kabulüne de bağlı bulunmamaktadır. Öte yandan, aynı Kanun'un 310/1. maddesi uyarınca davayı kabul, karar kesinleşinceye kadar her aşamada mümkündür. Mahkeme davadan el çektiğinden, karar ortada durduğu müddetçe, davayı yeniden ele alıp, kabul sebebiyle bir karar veremez (11.4.1940 gün ve 1939/15-70 sayılı İBK ile YHGK'nın 21.11.1981 gün 2 E., 551 K. sayılı ilamı bu yöndedir.) YHGK'nın 19.12.2012 gün 13-1369 E. ve 1221 K. sayılı ilamı ile Dairemizin 6.12.2013 tarih ve 5603 E., 7763 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; 6100 sayılı HMK'da açık bir hüküm bulunmayan ve İçtihadı Birleştirme Kararı ile yöntemi belirlenmiş bir konuda, yönetmelik hükmüne dayalı olarak, hükümden sonra davanın ele alınması suretiyle ek karar tesis edilmesi doğru olmadığından, 7.1.2014 tarihli ek kararın kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.

2-) Davalı vekilinin 19.11.2013 tarihli hükme yönelik temyiz itirazlarına gelince;

a-) Yukarıda açıklandığı üzere, mahkeme davadan el çektiğinden, davayı yeniden ele alıp kabul sebebiyle karar veremeyeceğinden, bunun sağlanabilmesi için hükmün öncelikle bu sebeple bozulması gerekmiştir.

b-) Bozma nedenine göre, davalı vekilinin 19.11.2013 tarihli hükme yönelik diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.

KARAR : Yukarıda açıklanan (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalının temyiz itirazlarının kabulüyle 7.1.2014 tarihli ek kararın kaldırılmasına, (2-a) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, 19.11.2013 tarihli hükme yönelik temyiz itirazlarının kabulüyle 19.11.2013 tarihli hükmün BOZULMASINA, (2-b) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin 19.11.2013 tarihli hükme yönelik diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istenmesi halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29.9.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi."

http://www.kararara.com/