Taraflar arasında görülen istirdat, tazminat davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

YARGITAY KARARI

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalı elektrik idaresi arasında abonelik sözleşmesi bulunmamasına rağmen, davalının müvekkili aleyhine elektrik tüketimine dair borç tahakkuk ettirerek hakkında icra takibi başlattığını, itiraza rağmen takibin kesinleştiğini, bu nedenle müvekkilinin icra dosya borcuna mahsuben davalının banka hesabına 8.000,00 TL ödemek zorunda kaldığını iddia ederek; cebri icra tehdidi altında ödendiği gerekçesi ile 8.000,00 TL'nin davalıdan istirdadı ile haksız icra takibi nedeniyle uğranılan zararın tazmini için 5.233,91 TL maddi, 2.000,00 TL manevi olmak üzere toplam 7.233,91 TL tazminatın davalıdan tahsilini talep etmiştir. 

Davalı vekili; icra takibine konu faturalara ilişkin tüketimin yapıldığı işyerinin davacıya ait olduğunu; davacının herhangi bir icrai işlem olmadan dosya borcu ödediğini belirterek; davanın reddini savunmuştur. 

Mahkemece; taraflar arasında var olduğu savunulan abonelik ilişkisinin davalı tarafça ispat edilemediği, sözleşmenin ibraz edilemediği, sözleşme dışı kullanımında bulunmadığı gerekçesi ile davanın kısmen kabulü cihetine gidilerek; 8.000,00 TL'nin davalıdan istirdadı ile 1.500,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline; maddi tazminat ile manevi tazminata ilişkin fazla talebin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde görülmeyerek reddedilmiştir. 

Davalı vekilinin manevi tazminata ilişkin temyiz itirazına gelince; 

Dava; icra takibi sonucu icra tehdidi altında ödendiği iddia olunan paranın istirdadı ile haksız icra takibi nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararın tazmini istemine ilişkindir. 

Tartışmalı yön, davacı yararına manevi tazminata karar verilip verilemeyeceği noktasında toplanmaktadır. 

Manevi zarar, kişilik değerlerinde oluşan objektif eksilmedir. Manevi tazminat ise manevi zararın giderim biçimidir. Manevi tazminata hükmedilebilmesi için, hukuka aykırı bir fiilin bulunması, bu fiil ile kişilik hakkının ihlal edilmesi, ihlal fiilinin kişilik değerlerinde objektif bir eksilmeye sebep olması ve zarar ile fiil arasında uygun illiyet bağının bulunması gerekir. Manevi tazminat ile saldırı ile kişinin kişilik değerlerinde meydana gelen zarar giderilmeye çalışılmaktadır. 

Yasalarımız manevi tazminat verilebilecek olguları sınırlamıştır. Bunlar kişinin ve ailenin onur ve saygınlığına yönelik suçlar, kişilik değerlerinin zedelenmesi, isme saldırı, nişan bozulması, evlenmenin feshi, babalığın benimsenmemesi, bedensel zarar ve öldürmedir. 

Somut olayda; davalı elektrik idaresi davacı aleyhine ...abone nolu elektrik tüketim bedelini tahsil etmek için icra takibi başlatmış; borçlu/davacı takibe itiraz etmiş ancak itiraz süresinde olmadığından takip kesinleşmiş, davalı elektrik idaresi davacının tapu ve araç kayıtları üzerine haciz konulmasını talep etmiş ancak borçlu/davacı adına tapu ve araç kaydı bulunmadığı için haciz yapılamamış, davacının 03.02.2011 günü davalının banka hesabına icra borcunu ödemesi ile dosya kapanmıştır. 

Eldeki davada davacı tanığı olarak dinlenen davacının babası; elektrik tüketiminin yapıldığı işyerinde oğlunun işçi olarak çalıştığını, oğlunun bilgisi dışında bir şekilde abonelik sözleşmesinin oğlu üzerine yapıldığını beyan etmiştir. Davalı taraf da davacıya ait abonelik sözleşmesini bulamadıklarını ancak daha önceki dönemlerde davacı adına tahakkuk eden faturaların bulunduğunu beyan etmiştir.

Hal böyle olunca; davalı elektrik idaresinin davacı aleyhine icra takibi başlatması için elinde yeterli emare olduğu, davalının takibi başlatırken davacıya zarar verme saiki ile hareket etmediği anlaşılmaktadır. Kaldı ki; menkul haczi, maaş haczi gibi herhangi bir işlem yapılmadan yalnızca icra takibi başlatılmış olması davacıya yönelik haksız eylem niteliği taşımaz. 

Mahkemece; bu olgular gözetilerek manevi tazminat isteminin tümden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı ve yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde istemin kısmen kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir.

Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 27.05.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

kararara.com