Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

Davacı, davalının avukatı olarak dava ve icra dosyalarını takip ederken, 25.1.2006 tarihinde haksız olarak azledildiğini, bu durumda gerek sözleşmeden doğan gerekse karşı taraf vekalet ücretlerinin ödenmesi gerektiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 10.000,00 TL ücret alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. 

Davalı, davanın reddini dilemiştir. 

Mahkemece, azlin haksız olduğu, davacı avukatın vekalet ücretine hak kazandığı kabul edilmekle birlikte, azil nedeniyle davacının tasarruf ettiği emek ve zamanını başka işler için kullanıp gelir temin edebileceği belirtilerek, davacının hak ettiği toplam 3.691,20 TL ücret alacağından, indirim yapılmak suretiyle, davanın kısmen kabulüne, 3.000,00 TL ücret alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.

1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının tüm, davacının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2-Dava, vekalet ücret alacağının tahsili istemine ilişkin olup, Avukatlık Yasasının 174/2. maddesinde, haksız azil halinde ücretin tamamının ödeneceği öngörülmüştür. Mahkemece azlin haksız olduğu kabul edildiğine göre, ücret alacağının tümünün ödetilmesine karar verilmesi gerekirken, davacının hak ettiği ücretten indirim yapılmak suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. 

2- Davacı, gerek müvekkilin asile ödemesi gerekli olan, gerekse karşı tarafa yükletilen vekalet ücretinin tahsili için eldeki davayı açmıştır. Avukatlık Kanununun 164/son maddesi hükmüne göre, karşı tarafa yükletilen vekalet ücreti avukata ait olup, karşı tarafa tahmil edilecek vekalet ücretinin miktarı, dava ve icra takibinin sonuçlanması ile belli olur. Vekil edenin avukatına ödeme borcu da, bunun karşı taraftan tahsil edildiği anda doğar. Henüz karşı taraftan vekalet ücreti alacağını tahsil etmemiş olan müvekkilden, avukat bu ücret alacağını isteyemez. Ancak kural böyle olmakla birlikte bu kurala sıkı sıkıya bağlı kalınmamalı, Avukatlık Kanununun 164/son maddesine işlerlik kazandıracak şekilde her olayın özelliğine, durum ve şartlarına göre değerlendirme yapılmalı, özellikle MK’nun 2. maddesinde belirtilen hakkın kötüye kullanılmasına, dürüstlük kurallarının ihlaline izin verilmemeli, gerektiğinde müvekkilin bu alacağını karşı taraftan tahsil etmiş olduğu da kabul edilmelidir. 

Somut olayda davacının, vekalet görevini ifa ederken davalı tarafından haksız olarak azledildiği anlaşılmakta olup, davacı haksız azil nedeniyle karşı taraf vekalet ücretinden de mahrum kalmıştır. Bu nedenle davacı avukatın, Avukatlık Kanununun 164/son maddesinde düzenlenen karşı taraf vekalet ücretine de hak kazandığının kabulü gerekir. Davada akdi vekalet ücretinin yanında, mahrum kalınan karşı taraf vekalet ücreti de talep edildiğine göre, mahkemece Avukatlık Kanununun 164/son maddesine göre hasma yükletilmesi gereken vekalet ücretinin de tespit ve tahsiline karar verilmesi gerekirken, sadece akdi vekalet ücreti yönünden hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. 

SONUÇ: 1. Bent gereğince davalının tüm, davacının diğer temyiz itirazlarının reddine, temyiz edilen hükmün 2. bentte açıklanan nedenlerle davacı yararına BOZULMASINA, 147.93 TL kalan harcın davalıdan alınmasına, peşin alınan 51.50 TL harcın istek halinde davacıya iadesine, 22.10.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.

 kararara.com