YARGITAY 10.Hukuk Dairesi

Esas: 2011/16036

Karar: 2013/1182

 

Dava, iş kazası sonucu vefat eden sigortalının hak sahiplerine bağlanan gelirler nedeniyle uğranılan Kurum zararının rücuan tahsili istemine ilişkindir.

 

Mahkeme, ilamında belirtilen gerekçe ile, davalılar KİAŞ, H..., Turan F..., Ş..., D..., M... yönünden kabulüne davalı ercan yönünden ise kusurunun bulunmaması nedeniyle reddine karar vermiştir.

 

Hükmün, davacı ve bir kısım davalılar avukatlarınca temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

 

5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 21. maddesiyle yeniden getirilen “sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı” tazmin hükmünün, 5510 sayılı Yasanın yürürlüğü öncesinde gerçekleşen iş kazalarından kaynaklanan rücuan tazminat davalarında uygulanmasına olanak veren bir düzenleme bulunmadığı gözetildiğinde davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasanın 26. maddesidir.

 

Kömür İşletmeleri AŞ’ye ait olan Gediz Linyit İşl. 7 numaralı Ocakta 21.04.2005 tarihinde meydana gelen grizu patlaması sonucu 18 işçi vefat etmiş 2 işçi yaralanmıştır. Zararlandırıcı olay nedeniyle yapılan ceza yargılaması sonucunda, Kütahya 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2006/9 Esas-2009/20 Karar sayılı kararı ile emniyet nezaretçisi E... 1/16, işletmeler müdürü ve fenni nezaretçisi Ş... 2/8, Ocak şefi M... 1/16, işletmeler tahlisiye mühendisi D... 1/8, Genel Müdür H... 1/8, İşletmeler müdürü T... 1/8 oranında kusurlu bulunarak cezalandırılmalarına karar verilmiştir.

 

Güvenlik Bakanlığı %10, işveren %70 kusurlu bulunmuş, ancak işverenin bu kusur oranının patlama olayındaki sorumluluğu bulunan işyeri çalışanları M...’a %15, D...’a %10, T. F...’ya %15, M...’e %10, Ş...’ya %20 oranında ait olduğu belirtilmiştir. Bu kusur raporu hükme dayanak alınmış ise de; kusur raporunun işçi sağlığı ve iş güvenliği kuralları yönünden irdeleme biçimi itibariyle, 506 sayılı Yasanın 26. maddesine göre düzenlenmediği, kusur oran ve aidiyetleri bakımından oluşa uygun bir rapor niteliğini taşımadığı anlaşılmaktadır.

 

4857 sayılı İş Kanununun 77. maddesi gereğince işverenin, işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak, işyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği önlemlerine uyulup uyulmadığını denetlemek, işçileri karşı karşıya bulundukları mesleki riskler, alınması gerekli tedbirler, yasal hak ve sorumlulukları konusunda bilgilendirmek ve gerekli iş sağlığı ve güvenliği eğitimini vermek zorundadır.

 

İşçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda işyerindeki gerekli iş güvenliği önlemlerinin alınması ödevinin işverenlikte olduğu, bir başka anlatımla işçilerin sağlığı ve iş güvenliği mevzuatının işverenlerce uygulanmasının gerektiği, grizu patlaması şeklinde oluşan iş kazasında, Maden İşleri Gen. Müd. ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının kusurlarının bulunmadığı gözetilmeksizin, projeleri inceleyerek ve gerekli denetimleri yaparak işyerinin projeye genel madencilik bilim ve teknolojisine uygun olarak çalışmasını sağlama ile ilgili kanun ve yönetmeliklerle tanımlanmış görevleri olması gerekçe gösterilerek Maden İşleri Gen. Müd. ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına kusur izafe edilmiş olması isabetsiz bulunmuştur.

 

Ceza mahkemesi kendine has usuli olanakları nedeniyle hükme esas aldığı maddi olayların varlığını saptamada daha geniş yetkilere sahiptir. Bu nedenle ceza mahkemesinde saptanacak maddi olayın yargısal bir kararla saptanmış olması gerçeğinin hukuk hakimini de bağlaması gerekir. Bu hal; Kamunun yargıya olan güveninin korunmasının bir gereği olduğu gibi, söz konusu Borçlar Kanununun 53. maddesinde öngörülen kuralın da doğal bir sonucudur. Nitekim bu husus, Yargıtay'ın yerleşmiş ve kökleşmiş görüşleri ile de kabul edilmiş bulunmaktadır. Şu halde hukuk hakimi ceza mahkemesince saptanan maddi olaylarla bağlı olup, orada belirlenen kusur oranlarıyla bağlı değildir.

Ceza davasında kusurlu bulunarak mahkum olan, iş kazasının gerçekleşmesinde etkileri olduğu belirlenen gerçek kişilerin ihlal ettikleri iş güvenliği kuralları ile ihlal sonucuna bağlanan şahsi kusur oranları ile işveren şirketin kusur oranlarının ayrı ayrı belirlenmesi gereği gözetilmeksizin, işverenin %70 kusurlu olduğu, bu kusurun tamamının işyeri çalışanlarına ait olduğunun kabul edilmesi, davalı E... yönünden ise; hakkında ceza mahkemesince verilmiş ve kesinleşmiş cezalandırma kararı bulunduğu, böylelikle, kazanın meydana gelmesinde kusurunun varlığına ilişkin maddi olgunun gerçekleştiği ve dolayısıyla, düzenlenecek raporda kendisine mutlaka kusur yüklenmesi gerektiği göz ardı edilerek, kusursuzluğunu belirten rapora dayanılarak hakkındaki davanın reddine karar verilmesi isabetsiz bulunmuştur.

 

O halde, davacı SGK Başkanlığı ile davalılar Kömür İşletmeleri AŞ, H..., T..., D..., M... avukatlarının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

 

SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden bir kısım davalılara iadesine, 04.02.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.

kararara.com