YARGITAY 22. Hukuk Dairesi

ESAS: 2013/33338 
KARAR: 2014/5108

Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: 

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı işçi, iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından sendikal nedenle haksız olarak feshedildiğini ileri sürerek; feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini, işe başlatılmama halinde ödenmesi gereken tazminat ile boşta geçen süre ücretinin belirlenmesini istemiştir.

Davalı Cevabının Özeti:
Davalı işveren, davalı şirketin mali yapısındaki olumsuz gelişmeler nedeniyle şirket organizasyonun yeniden yapılandırıldığını, meydana gelen istihdam fazlalığı ve davacının uygun başka bir pozisyonda istihdam edilebilmesinin mümkün olmaması nedeni ile davacının iş sözleşmesinin geçerli nedenle feshedildiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.

Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davalı şirket tarafından organizasyon yapısında değişiklik gerçekleştirilmeden önce norm kadro çalışması yapılmaması ve feshin ardından bir kısım personelin kayden başka bir firmada işçi ile aynı pozisyonda çalıştırılması nedeni ile feshin geçersiz olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Temyiz:
Karar, davalı tarafından temyiz edilmiştir.

Gerekçe:
Taraflar arasında iş sözleşmesinin feshinin geçerli nedene dayanıp dayanmadığı uyuşmazlık konusu olup, normatif dayanak 4857 sayılı İş Kanunu’nun 18 ve devamı maddeleridir. 

4857 sayılı Kanun'un 18. maddesine göre otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde en az altı aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini fesheden işveren, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorundadır.

İşletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan sebepler; sürüm ve satış olanaklarının azalması, talep ve sipariş azalması, enerji sıkıntısı, ülkede yaşanan ekonomik kriz, piyasada genel durgunluk, dış pazar kaybı, ham madde sıkıntısı gibi işin sürdürülmesini olanaksız hale getiren işyeri dışından kaynaklanan sebeplerle yeni çalışma yöntemlerinin uygulanması, işyerinin daraltılması, yeni teknolojinin uygulanması, işyerinin bazı bölümlerinin kapatılması ve bazı iş türlerinin kaldırılması gibi işyeri içi sebeplerdir.

İşletmenin, işyerinin ve işin gereklerinden kaynaklanan sebeplerle sözleşmeyi feshetmek isteyen işverenin fesihten önce fazla çalışmaları kaldırmak, işçinin rızası ile çalışma süresini kısaltmak ve bunun için mümkün olduğu ölçüde esnek çalışma şekillerini geliştirmek, işi zamana yaymak, işçileri başka işlerde çalıştırmak, işçiyi yeniden eğiterek sorunu aşmak gibi varsa fesihten kaçınma olanaklarını kullanması, kısaca feshe son çare olarak bakması gerekir.

4857 sayılı İş Kanunu’nun 20. maddesinin ikinci fıkrasına göre feshin geçerli nedene dayandığını ispat yükümlülüğü işverene aittir. İşçi, feshin başka bir sebebe dayandığını iddia ettiği takdirde, bu iddiasını ispatla yükümlüdür. 

Ekonomik krize karşı önlem olarak istihdam azaltılması kararı, kurucu bir işveren kararıdır. Kurucu işveren kararı yasal temelini sözleşme ve işverenin girişim özgürlüğünde bulur. Kurucu işveren kararında istihdam fazlalığı meydana gelip gelmediği, işverenin bu kararı tutarlı şekilde uygulayıp uygulamadığı, işverenin fesihte keyfi davranıp davranmadığı ve işletmesel karar sonucu feshin kaçınılmaz olup olmadığı somut olarak açıklığa kavuşturulmalıdır. 

Somut olayda, davalı şirketin 27.02.2012 tarihli Yönetim Kurulu Kararı ile gelir gider dengesinin bozulması, satış ve siparişlerde azalma yaşanması, şirket zararının tasarruf tedbirleri ile önlenememesi gerekçesi ile yeniden yapılanma ve kadro azaltılması yönünde işletmesel karar aldığı anlaşılmaktadır. Davacı işçinin iş sözleşmesi feshedilmeden önce, 10.03.2012 tarihinde gerçekleşen İcra Kurulu toplantısında ise yeni saha teşkilatı organizasyon şemasının kabul edildiği ve 28 ürünün tanımımın durdurulmasına karar verildiği görülmektedir.

Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, fesih öncesinde davalı şirketin satışlarında azalma meydana geldiği, üretiminin düştüğü, şirket organizasyonunun yeniden yapılandırılarak küçültüldüğü gerekçesiyle davacı işçinin iş sözleşmesi fesh edilirken kayden başka firmanın bordrosunda gösterilen bir kısım işçilerin davacıyla aynı pozisyonda olacak şekilde çalıştırılması durumu dikkate alındığında, fesih gerekçesinin tutarlı olmadığı, fesihten sonra farklı şirketlerin bordrosunda olmakla birlikte, fiilen davalı firmanın işlerinde çalışan çok sayıda yeni işçinin işe alındığı, bu durumda, fesihte keyfi davranıldığı sonucuna ulaşıldığı, davacı işçinin iş sözleşmesinin korunabilmesi açısından davalı işverenlikçe yapılmış bir çalışmanın bulunmadığı feshe son çare olarak başvurulmadığı ve fesihte ölçülü olunmadığı belirtilmiştir. 

Her ne kadar hükme esas alınan bilirkişi raporunda, bir kısım tıbbi satış temsilcisinin kayden başka bir firma üzerinden sigortalanmak sureti ile fiilen davalı şirkette çalıştırıldıkları belirtilmiş ise de, davalı şirkette fiilen çalıştırılan işçileri sigortalı olarak gösterdiği ileri sürülen ve davalı şirket ile bağlantılı olduğu belirtilen firmaların hangi firmalar olduğu, bu firmalarda hangi işçilerin hangi görevlerde işe alındıkları ve fiilen davalı şirkette çalıştıklarını gösterir belgelerin neler olduğu ayrıntılı şekilde gösterilmemiştir. Davalı şirkette fesih sonrası toplam kaç işçinin işe alındığı, işe alınan işçilerin davacı ile aynı ya da benzer görevlerde çalıştırılıp çalıştırılmadığı gibi hususlar da denetime elverişli şekilde açıklanmamıştır. Mahkemece bilirkişi heyetinden ek rapor alınmak sureti ile davalı şirketin fesih gerekçesinde tutarlı davranıp davranmadığı tereddüte yer vermeyecek ve denetime elverişli şekilde belirlenmeli, emsal nitelikteki işe iade davalarında belirlenen hususlarda bir arada değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulmalıdır. Eksik incelemeye dayalı karar verilmesi isabetsizdir.

Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 07.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.





kararara.com