Özet:

Dava; kişilik haklarına saldırı nedeni ile manevi tazminata ilişkindir. Davacı, resmi nikahlı eşinin davalı ile kendisini aldattığını, davalının kendisi ile evli olduğunu bildiği halde eşi ile ilişkiye girmesi eyleminin kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğunu iddia ederek uğradığı manevi zararın ödetilmesi isteminde bulunmuştur. Davacının eşi, davacıdan boşanmalarına karar verilen mahkeme ilamı ile sadakatsiz tutum ve davranışları nedeni ile 1.500.000,00 TL manevi tazminat ödemeye mahkum edilmiştir. Davacı lehine Asliye Hukuk Mahkemesi'nce verilecek karar ile yeniden manevi tazminat takdir edileceği ihtimali olduğu anlaşılmakla, konusu ve hukuki sebebi aynı olan eldeki davada hüküm altına alınan tazminat tutarının boşanma davasında hüküm altına alınacak tazminat ile tahsilde tekerrür olmamak üzere ödetilmesi gerekirken bu hususun gözetilmemiş olması doğru değidir.

Kanun No:6098   Madde No:61   Fıkra:Tümü
 

T.C.
Yargıtay
4. Hukuk Dairesi


Esas No:2013/18816
Karar No:2014/193
K. Tarihi:28.02.2011

 
 

DAVA : Davacı R. İ. vekili tarafından, davalı E. Ö. aleyhine 28.2.2011 gününde verilen dilekçeyle haksız eylem sebebiyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 19.9.2013 tarihli kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü:

KARAR : 1-) Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.

2-) Davalının diğer temyiz itirazlarına gelince; dava, kişilik haklarına saldırı nedeni ile manevi tazminat ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, istemin bir bölümü kabul edilmiş; karar davalı tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı, resmi nikahlı eşinin davalı ile kendisini aldattığını, davalının kendisi ile evli olduğunu bildiği halde eşi ile ilişkiye girmesi eyleminin kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğunu iddia ederek uğradığı manevi zararın ödetilmesi isteminde bulunmuştur.

Davalı, davanın zamanaşımına uğradığını, davacının eşi L. G. ile arasında geçen olaylardan ve yaşanılan gelişmelerden dolayı kendisine kusur ve sorumluluk yüklenemeyeceğini beyanla davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

Mahkemece, davalının davacının eşi ile evli olduğunu bildiği halde birlikte olma eylemi nedeni ile davacının kişilik haklarının saldırıya uğradığı kabul edilerek istemin bir bölümünün ödetilmesine karar verilmiştir.

Dosya arasındaki bilgi ve belgelerden, davacı ile dava dışı eşi arasında İstanbul 1. Aile Mahkemesi'nin 2010/66 esas ve 2012/209 karar sayılı dava dosyasında boşanma davası görüldüğü anlaşılmaktadır. Temyiz incelemesi sırasında yapılan araştırmada, davanın 22.3.2012 tarihinde karara çıktığı, davacının eşinin sadakatsizliği ve bir başka kadınla birlikte olması sebebiyle ağır kusurlu kabul edilerek davacıya 1.500.000,00 TL manevi tazminat ödemeye mahkum edildiği ve Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 15.3.2013 tarih ve 2012/15803 esas ve 2013/7026 karar sayılı bozma ilamında mahkeme kararının takdir edilen manevi tazminat miktarı yönünden de bozulmasına karar verildiği görülmüştür.

Davalının, davacının resmi nikahlı eşi ile evli olduğu süre içinde duygusal ve cinsel birliktelik kurduğu, eşin davacıya karşı sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, davalının da eşin eylemine bilerek iştirak ederek davacının zarar görmesine neden olduğu anlaşılmaktadır.

BK'nın 50 ve 51. maddelerinde haksız eylemin ve bunun sonucunda doğan zararın birden fazla kişi tarafından meydana getirilmesi durumunda zarar görenin dilediği takdirde eyleme katılanların birisinden, birkaçından veyahut tamamından zincirleme olarak sorumlu tutulmalarını isteme hakkına sahip bulunduğu düzenleme altına alınmıştır. Aynı hüküm 6098 Sayılı yeni Türk Borçlar Kanununun 61. maddesinde de tekrar edilmiştir.

Davacının eşi, davacıdan boşanmalarına karar verilen mahkeme ilamı ile sadakatsiz tutum ve davranışları nedeni ile 1.500.000,00 TL manevi tazminat ödemeye mahkum edilmiştir.

Şu durumda, davalı ile dava dışı eşin birlikte neden oldukları zarar nedeni ile davacı yararına 1.500.000,00 TL manevi tazminat ödetilmesine karar verilmiş olduğu her ne kadar Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nce davacı lehine takdir edilen manevi tazminat yönünden de bozma kararı verilmiş ise de takdir edilen miktar yönünden kararın bozulduğu, davacı lehine Asliye Hukuk Mahkemesi'nce verilecek karar ile yeniden manevi tazminat takdir edileceği ihtimali olduğu anlaşılmakla, konusu ve hukuki sebebi aynı olan eldeki davada hüküm altına alınan tazminat tutarının boşanma davasında hüküm altına alınacak tazminat ile tahsilde tekerrür olmamak üzere ödetilmesi gerekirken bu hususun gözetilmemiş olması doğru değil ise de anılan yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6217 Sayılı Kanunun 30.maddesiyle 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na eklenen "Geçici madde 3" atfıyla uygulanmakta olan 1086 Sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 438/son maddesi gereğince kararın düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarda (2) numaralı bentte gösterilen sebeplerle hüküm fıkrasının (1) numaralı bendinde yer alan "... 7.000,00 TL manevi tazminatın'' cümlesinden sonra gelmek üzere İstanbul 1. Aile Mahkemesi'nde görülmekte olan boşanma davasında davacı R. İ. lehine hükmedilecek olan manevi tazminat tutarı ile tahsilde tekerrür olmamak üzere..." cümlesinin eklenmesine, davalının diğer temyiz itirazlarının (1) numaralı bentte gösterilen sebeplerle reddi ile kararın düzeltilmiş bu biçiminin ONANMASINA ve peşin alınan harcın istenmesi halinde iadesine, 13.01.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.