Yargıtay 4. Hukuk Dairesi
Tarih    : 01.12.2015
Esas No : 2015/8063
Karar No  : 2015/13909
5510 s. SSGSSK Md. 93

Kural olarak borçlunun aldığı emekli maaşı üzerine ha­ciz konulamayacağı, ancak başlatılan icra takibi kapsamında borçlunun emekli maaşından uzunca bir süre kesinti yapıldıktan sonra şikâyeti üzerine kesinti işlemine son verilen somut olayda, haciz ve ilk kesinti tarihinin üzerinden uzun bir süre geçmesine rağmen emekli maaşından kesinti yapılmasına açıkça karşı çıkmayarak zımni rıza gösteren borçlunun geçmişe yönelik ya­pılan kesintilerin iadesini talep etmesinin Medeni Kanun’un 2. maddesindeki dürüstlük kuralına aykırılık teşkil edeceği, buna göre sadece şikâyet tarihinden sonra yapılan kesintiler yönünden itirazın iptaline karar verilmesi gerekirken, davacının zımni rıza gösterdiği dönemi de kap­sayacak şekilde itirazın tümden iptalinin doğru olmadığı hk.

İstemin Özeti: Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabu­lüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı, davalı tarafından aleyhine başlatılan icra takibi kapsamında, emekli maaşına haciz konularak kesinti yapıldığını, haksız kesintinin iadesi için davalı hakkında başlattığı icra takibinin davalının itirazı üzerine durdu­ğunu belirterek, itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı, davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur.

Mahkemece, 27.08.2014 tarihli bilirkişi raporu hükme esas alınarak; itirazın iptali ile takibin devamına ve davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmiştir.

Karar: 2008 yılı Ekim Ayı başında yürürlüğe girmiş olan, 5510 sayılı Sosyal Güvenlik Kanunu’nun 5754 sayılı Yasa ile değişik 93. maddesinin ilk fıkra­sının ikinci cümlesinde; “Gelir, aylık ve ödenekler, 88. maddeye göre takip ve tahsili gereken alacaklar ile nafaka borçları dışında haczedilemez.” hükmü düzenlenmiştir. İİK’nın 83/a maddesi gereğince, “İİK’nın 82 ve 83. maddelerinde yazılan mal ve hakların haczolunabileceğine dair önceden yapılan anlaşmalar muteber değildir” hükmüne karşın, 28.02.2009 tari­hinde yürürlüğe giren 5838 sayılı Kanun’un 32. maddesi ile değişik 5510 sayılı SGK’nın 93/1. maddesine, “bu fıkraya göre haczi yasaklanan gelir, aylık ve ödeneklerin haczedilmesine ilişkin talepler, borçlunun muvafakatı bulunmaması halinde, icra müdürü tarafından reddedilir” ibaresi eklenmiş­tir. Yani, kural olarak borçlunun aldığı emekli maaşı üzerine yukarıda açık­lanan yasal düzenlemeler karşısında haciz konulamaz.

Dosya incelendiğinde; davalı tarafından davacı aleyhine başlatılan icra takibi kapsamında, İcra Müdürlüğü’nün 20.09.2004 tarihli yazısı ile da­vacının emekli maaşından kesinti yapılmasının istendiği, sırası geldikten sonra 26.10.2006 tarihinden itibaren kesinti yapılmaya başlandığı, uzun bir süre kesinti yapıldıktan sonra, emekli maaşına haciz konulamayacağından bahisle davacı tarafından İcra Hukuk Mahkemesi nezdinde 03.07.2009 ta­rihinde şikayette bulunulduğu, davacının şikayeti haklı görülerek 11.10.2012 tarihinde haczin kaldırılmasına karar verildiği, icra müdürlüğü tarafından Kurum’a gönderilen 11.12.2012 tarihli yazı ile Aralık 2012 tarihi itibariyle kesinti işlemine son verildiği anlaşılmaktadır.

Somut olayda davacı, haciz ve ilk kesinti tarihinin üzerinden uzunca bir süre geçmesine rağmen maaşından kesinti yapılmasına açıkça karşı koymayarak zımni rıza göstermiştir. Ancak 03.07.2009 tarihinde İcra Hu­kuk Mahkemesine şikâyette bulunarak haciz ve kesinti işlemine karşı açıkça rıza göstermeme iradesini ortaya koymuştur. Bu hal ve şartlar altında, da­vacının geçmişe dönük yapılan kesintilerin iadesini istemesi Medeni Kanu­n’un 2. maddesindeki dürüstlük kuralına aykırılık teşkil eder. Şu halde, sadece şikâyet tarihinden sonra yapılan kesintiler yönünden itirazın iptaline karar verilmesi gerekirken, davacının zımni rıza gösterdiği dönemi de kap­sayacak şekilde itirazın tümden iptali doğru değildir. Diğer yandan, dava­cının davalı hakkında başlattığı icra takip dosyasına sunulan “(…) İcra Dairesi 2007/3186 Dosyasındaki Reddiyatlar ve İlgili Harçlar Listesi” başlıklı tabloda, faiz başlangıç tarihi olarak reddiyat tarihlerinin esas alındığı gö­rülmektedir. Mahkemece hükme esas alınan 27.08.2014 tarihli bilirkişi ra­porunda ise tahsilat tarihlerinden faiz hesaplanmıştır. Bu hesaplama, davacının talebini aşar niteliktedir.

Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde mahkemece yapılacak iş, haczedilmezlik şikâyetinin tarihi olan 03.07.2009 tarihinden itibaren, ke­sintiye son verildiği Aralık 2012 tarihine kadar yapılan ödemeler ile bu öde­melere ait reddiyat tarihleri esas alınarak hesaplanacak işlemiş faizler yönünden itirazın iptaline ve takibin devamına karar vermektir. Yanılgılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş olması usul ve Yasa’ya uygun görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.

b) Mahkemece, icra takibindeki asıl alacak miktarı üzerinden davacı yararına % 20 icra inkar tazminatına hükmedilmiştir. Dosya kapsamına göre, alacağın başlangıçta belirli olmadığı, çözümünün yargılamayı gerek­tirdiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle, likit bir alacaktan söz edilemez. Şu du­rumda, icra inkar tazminatına hükmedilmiş olması doğru değildir. Kararın açıklanan bu nedenle de bozulması gerekmiştir.

Temyiz edilen kararın, yukarıda gösterilen nedenlerle bozulmasına, davalının diğer temyiz itiraz­larının reddine oybirliğiyle karar verildi.