T.C.

YARGITAY

Birinci Hukuk Dairesi

E: 2013/11229

K:2013/12167

T: 09.09.2013

·                  Elatmanın Önlenmesi

·                  Kesin Hüküm

Özet:          Kesin hüküm için, davanın taraflarının, dava konusunun ve dava sebebinin aynı olması gerekir. El atma haksız eylem niteliği taşıdığından yenilendikçe ya da sürüp gittikçe mülkiyet hakkı sahibi her zaman dava açabilir. Yeni oluşan vakıalara dayanılarak açılan ikinci dava, birinci davadaki kesin hükme aykırı düşmeyeceğinden, el atmanın önlenmesi davalarında kesin hüküm olmaz.

Davacının sonradan oluşan çap kaydı uyarınca mülkiyet hakkına dayalı olarak el atmanın önlenmesi isteğinde bulunduğu, daha önce açılan davanın kesin hüküm oluşturmayacağı gözetilerek, mahkemece işin esasına girilerek bir karar verilmelidir.

(6100 s. HMK m. 303)

Yanlar arasında görülen elatmanın önlenmesi davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, tetkik hakiminin raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

Dava; çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir.

Mahkemece; daha önceden aynı taşınmaz için ve aynı istekle açılan davanın Bozcaada Asliye Hukuk Mahkemesinin 1989/27 esas ve 1990/5 karar sayılı ilamı ile reddedildiği, bu nedenle kesin hüküm bulunduğu, bunun da dava şartı olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

Dosya içeriği ve toplanan delillerden; Bozcaada Asliye Hukuk Mahkemesinin 1989/27 esas ve 1990/5 karar sayılı dava dosyasında; bu dosya davacısı Haldun'un haricen satın almak suretiyle edindiği yer nedeniyle aralarında davalı İlhan'ın da bulunduğu kişiler aleyhine elatmanın önlenmesi isteğiyle dava açtığı, kadastro öncesinde açılan bu dava sonucunda eski tapu kaydının zemine uygulandığı ve dava konusu yerin davalıların tapu kaydı kapsamında kaldığından bahisle davanın reddine karar verildiği ve bu kararın 05.04.1990 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Ne var ki, anılan karardan sonra yapılan kadastro tespitinde dava konusu taşınmaz olan 188 ada 231 parsel davacı adına, 188 ada 66 parsel ise davalı adına tespit ve tescil edilmiş olup, davalı İlhan tarafından Bozcaada Asliye Hukuk Mahkemesinin 1990/17 esas ve 1997/12 karar sayılı dava dosyasında kadastro sonucu davacı adına oluşan tapunun iptali isteğiyle dava açılmış ise de, bu davanın reddedilerek verilen kararın 31.05.1999 tarihinde kesinleştiği ve bu şekilde oluşan çap kaydının halen davacı adına olduğu dosya kapsamı ile sabittir.

Bilindiği ve HMK.nın 303. maddesinde düzenlendiği üzere kesin hükümden söz edilebilmesi için davanın taraflarının, dava konusunun ve dava sebebinin aynı olması gerekir.

Öte yandan, elatma fiili (eylemi) bir olgu bir vakıadır. Elatma haksız eylem niteliği taşıdığından yenilendikçe ya da sürüp gittikçe mülkiyet hakkı sahibi her zaman dava açabilir, elatmanın önlenmesini isteyebilir. Kesin hüküm ancak hüküm anındaki durumu tespit eder hükümden sonraki döneme etkili değildir. Yeni oluşan vakıalara dayanılarak açılan ikinci dava, birinci davadaki kesin hükme aykırı düşmez. Sonuç itibariyle kural olarak elatmanın önlenmesi davalarında kesin hüküm olamaz.

O halde, somut olayda davacının sonradan oluşan çap kaydı uyarınca mülkiyet hakkına dayalı olarak elatmanın önlenmesi isteğinde bulunduğu, bu durumda HMK.nın 303. maddesi uyarınca daha önce açılan davanın kesin hüküm oluşturmayacağı gözetilerek, mahkemece işin esasının incelenmesi ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru değildir.

Davacının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3. maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.nın 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 09.09.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.