T.C.

YARGITAY

Birinci Hukuk Dairesi

 

E: 2014/19601

K:2015/3209

T: 03.03.2015

 

 Ecrimisil

 

Özet: Ecrimisil, başka bir ifadeyle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, fuzuli işgalin niteliği itibariyle haksız bir eylem sayılması gerektiği ve haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği gözetilmelidir.

(4721 s. MK m. 995)

Taraflar arasında görülen ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, tetkik hâkiminin raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

Dava, ecrimisil isteğine ilişkindir.

Davacı vakıflar idaresi, kayden vakıf adına olan 29 parsel sayılı taşınmazın 80 m2 lik bölümünün davalı tarafından ikametgâh olarak kullanmak suretiyle işgal edildiğini ileri sürerek toplam 6.837,00 TL ecrimisile karar verilmesini istemiştir.

Davalı, taşınmaz üzerinde bulunan binanın bir dairesinde cami imamı olarak ikamet ettiğini, amirlerinin yer göstermesi üzerine taşınmazı kullandığını belirtip davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, davalının haksız olarak taşınmazı kullandığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; çekişme konusu 343 m2 yüzölçümlü 29 parsel sayılı taşınmazın "imam meşrutası bahçeli ahşap ev" niteliği ile tesis kadastrosu sonucu 07.03.1962 tarihinde Koca Mustafa Paşa Vakfı adına sicil kaydının oluştuğu, taşınmazın beyanlar hanesinde "Hazreti Cabir Camii imamına meşruta Koca Mustafa Paşa Vakfından" şerhinin bulunduğu, davalının ise Fatih Kaymakamlığı İlçe Müftülüğünün Hz. Cabir Camii Müezzin-Kayyımı olarak görev yapmakta olduğu anlaşılmaktadır.

Bilindiği üzere; gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği gibi ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarih 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır.

 

Öte yandan; Vakıflar Genel Müdürlüğünün 14.09.2001 tarih ve 2001/20 sayılı genelgesi uyarınca vakfiyelerde meşrutahane olarak kullanılacağı hususunda hüküm bulunan meşrutahanelerin, vakfiye şartlarına uygun olarak kullanılmasına ya da vakfiyelerde meşrutahane olarak kullanılacağına dair hüküm bulunan, ancak yıkılmış sonradan özel veya tüzel kişiler tarafından aynı yere yapılan ve meşrutahane olarak kullanılan binaların öncelik sırasına göre meşrutanın vakfiye şartlarına uygun olarak kullanılmasına karar verildiği görülmektedir.

 

Somut olaya gelince; Vakıflar Genel Müdürlüğünün 19.6.2012 tarih ve 12920 sayılı yazısına göre dava konusu taşmazın İstanbul Mazbut Hayrat Taşınmaz Mallar Kütüğünde Koca Mustafa Paşa Vakfı adına kayıtlı olduğu, nevar ki adı geçen vakfa ait vakfiye kaydına rastlanılmadığı ancak, vakfa ait şahsiyet kayıt örneğinde ise 135/575 esas noda kayıtlı olarak Vezir-i Azam Koca Mustafa Paşa Cami-i Şerifi ve İmaret-i Amiresi Vakfı tarafından camiinde hitabet hizmetiyle ücretli olarak görevli tayin edildiği görülmektedir.

 

Mahkemece yapılan keşif sonucu; taşınmazın, tapu kaydında belirtilen "ahşap ev" niteliğinde bulunmadığı, imam meşrutası olarak tevcih edildiği 1873 yılında yerinde bulunan bahçeli evin yapıldığı şekilde muhafaza edilmediği, yıkılarak yerine dava konusu daireninde bulunduğu binanın inşaa edildiği bilirkişi raporları ile sabittir.

 

Hâl böyle olunca; yukarıda açıklanan somut olgular ve tapu kaydının beyanlar hanesindeki "Hazreti Cabir Camii imamına meşruta Koca Mustafa Paşa Vakfından şerhi ile daha sonra yenilenen" yapının imam meşrutası olduğu, Fatih Kaymakamlığı İlçe Müftülüğünün 29.05.2012 tarihli yazısına göre de davalı Mustafa'nın Hz. Cabir Camii müzzin-kayyımı olarak görevli olduğu, bu sıfatla 2 kapı nolu daireyi kullandığı saptandığından, davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi doğru değildir.

 

Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3. maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 03.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.