Daire:15 
Tarih:2014 
Esas No:2012/21852 
Karar No:2014/13397 
Kaynak: Mahkeme dosyası 
İlgili Maddeler:158/1-f , 204/1 
İlgili Kavramlar: Dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik

Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.

Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de; “Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de, birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının, özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin, kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır.

Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır.

Bilişim sisteminden maksat, verileri toplayıp, yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü, yeni ticari ilişkiler,internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle, klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır.

Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için, dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların,ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.

Sanık S. Ç'nin aralarındaki ticari ilişki nedeniyle katılan Ö. H'ya 3.730,00.TL bedelli, 05/08/2006 keşide tarihli, keşidecisi Z. G. olan, çeki verdiği, katılanın suça konu çeki yasal süresi içerisinde ödeme için bankaya ibraz ettiğinde sahte olduğunun anlaşıldığı, Türkiye Garanti Bankası Sivas Şubesi ile yapılan yazışmada çekin sahte olduğu belirtildiği, Samsun Kriminal Polis Laboratuvarından alınan 15/01/2008 ekspertiz raporunda; çek üzerindeki yazı ve rakamların sanık S. Ç.'nin elinden çıktığının tespit edildiği, keşideci imzasının ise sanık elinden çıkmış olması mümkün görüldüğü, sanığın satın almış olduğu un ve şeker karşılığında katılan Ö.H.'ya sahte çek vererek kendisine menfaat temin ettiği iddia edilen olayda; 
Gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi için,
1-Resmi evrakta sahtecilik suçunda, sahte olduğu iddia olunan belgenin aldatma niteliğinin bulunup bulunmadığının takdiri mahkemeye ait olup, 08.06.2009 tarihli duruşmaya çek getirildiği halde ayrıntılı incelemesinin yapılmaması karşısında, Samsun Kriminal Polis Laboratuvarından alınan raporda çekteki sahteliğin ne şekilde yapıldığına ve aldatma özelliği olup olmadığına dair görüş belirtilmediği, Garanti Bankasının 02.04.2007 tarihli yazısında çekte çek numarası ve müşteri numarasının bulunmadığı, çekin yüzeysel incelemede dahi sahte olduğu anlaşıldığının belirtilmesi üzerine çek aslının duruşmaya getirtilip ayrıntılı olarak incelenmesi, kararın gerekçesinde aldatma yeteneğinin tartışılması ve denetime olanak verecek şekilde dosya içerisinde saklanması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması,
2-Dolandırıcılık suçunda, sanığın katılana olan borcuna karşılık çeki verdiğini beyan etmesi nedeniyle önceden doğmuş bir zarar veya doğmuş bir borç için hileli davranışlarda bulunulması halinde zarar veya borç, kandırıcı nitelikteki davranışlar sonucu doğmayacağından dolandırıcılık suçunun oluşmayacağı, suça konu çekin katılana önceden doğan borç nedeni ile sonradan düzenlenerek verilip verilmediğinin taraflardan ayrıntılı olarak sorulması sonucu sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri yerine, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi,Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 07.07.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.