T.C.
Yargıtay
11. Hukuk Dairesi

Esas No:2007/5231
Karar No:2008/7446
K. Tarihi:05.06.2008 

DAVA: 
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 7.Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 03.06.2005 tarih ve 2004/714-2005/402 sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Abdullah T. tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
 
Davacı vekili, müvekkilinin dava dışı Marmara Bankası A.Ş.’de 02.03.1994 tarihinde açılan 52.819,00 USD’lik hesabının bulunduğunu, bu bankanın iflası üzerine hesapların fona geçtiğini, sonrasında da davacı hesabının Antalya İş Bankası Şubesince tutulduğunu, davalının Amerikan Doları hesabına vadeli mevduat faizi uyguladıktan sonra davacıya ödeme yapması gerekirken, vadesiz mevduat olduğundan bahisle 5.220,00 YTL ödemede bulunulduğunu, bakiye 3.000,00 YTL  alacağının bulunduğunu ileri sürerek, şimdilik anılan meblağın kendisine tahsiline karar verilmesini istemiştir.
 
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
 
Mahkemece, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
 
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
 
1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 42 nci maddesi uyarınca “Bir avukatın ölümü veya meslekten yahut işten çıkarılması veya işten yasaklanması yahut geçici olarak iş yapamaz duruma helmesi hallerinde, baro başkanı, ilgililerin yazılı istemi üzerine veya iş sahiplerinin yazılı muvafakatini almak şartiyle, işleri geçici olarak takip etmek ve yürütmek için bir avukatı görevlendirir ve dosyaları kendisine devir ve teslim eder. Ayrıca  durumu mahkemelere ve gerekli göreceği yerlere bildirir. Bu hükümler avukatlık ortaklığı hakkında da kıyasen uygulanır.
 
Yukarıdaki fıkrada yazılı işlere ait kanuni süreler, dosyaların devir ve teslimine kadar işlemez. Şu kadar ki, bu süre üç ayı geçemez. “  hükmünü haizdir.
 
Somut olayda, davacı vekilinin vekalet verdiği Av. Muhammet Alkaşı’nın birinci oturuma katıldıktan sonra, 11.02.2005 tarihli ikinci oturuma katılmadığı gerekçesiyle, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş olup, temyiz dilekçesiyle, davacının anılan vekilinin 22.12.2004 tarihinde öldürüldüğü iddia edilmiştir.
 
Davacı vekilinin öldürüldüğüne ilişkin olarak, Baro ve diğer ilgililerce bir bilginin sunulmadığı dava dosyası kapsamından anlaşılmaktadır.
 
Bu durumda, mahkemece, davacı vekilinin öldürüldüğüne ilişkin belge getirtilerek, anılan yasal düzenleme çerçevesinde gerekli işlem yapılması ve sonucuna göre davanın esası bakımından bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
 
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 05.06.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



http://www.hukukihaber.net