T.C.

YARGITAY

Onbirinci Ceza Dairesi

 

E:2013/10689

K:2015/26026

T: 05.05.2015

 

Belgede Sahtecilik

İğfal Kabiliyeti

Başkasına Ait Kimlik Bilgilerinin Kullanılması

Resmi Belgenin Düzenlenmesinde Yalan Beyan

İftira

 

Özet: Belgede sahtecilik suçlarında aldatma yeteneğinin bulunup bulunmadığının takdirinin hâkime ait olduğu, bu itibarla suça konu belgenin getirtilip incelenmek suretiyle özelliklerinin duruşma tutanağına yazılması, iğfal kabiliyetine haiz olup olmadığının karar yerinde tartışılması, belge aslının da denetime olanak verecek şekilde dosya içine konulması gerekir.

 “Başkasına ait kimlik bilgilerinin kullanılması” suçunun oluşması için; failin işlediği suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla, başkasına ait kimlik bilgilerini kullanması; “iftira” suçunun oluşması için, yetkili makamlara ihbar veya şikâyette bulunmak suretiyle işlemediğini bildiği halde hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat etmesi; “resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunmak” suçunun oluşabilmesi için ise; sanığın açıklamaları üzerine oluşturulan resmi belgenin, bu beyanın doğruluğunu ispat edici bir güce sahip olması gereklidir. Resmi belge sadece sanığın beyanına göre değil de memur tarafından yapılacak inceleme sonucuna göre meydana getirilmekte ise resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunmak suçu oluşmaz.

 Şüphe üzerine motorsikleti durdurulup ehliyet kontrolü yapıldığında başkası adına düzenlenmiş sahte ehliyeti ibraz ederek kendisini bu isimle tanıtması ve aynı isme idari para cezası düzenlenmesi, sonradan araştırmalar sonucunda gerçek kimliğinin tespit edilmesi şeklindeki olayda; resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunmak suçunun oluştuğu gözetilmelidir.

 (5237 s. TCK m. 206, 267, 268)

 1-                   Dosya içerisinde aslı bulunmayan suça konu belge hakkında iğfal kabiliyetinin değerlendirilememesi, UYAP kayıtlarına göre sanığın benzer şekilde Selahattin adına düzenlenen sahte sürücü belgesi nedeniyle ile Şişli 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2007/283 Esas sayılı dosyasında yargılanıp mahkum edilmesi ve bu dosyanın Yargıtay 11. Ceza Dairesi'nin 2010/9959 Esas sayılı ilamı ile onanmasına karar verilirken belgenin iğfal kabiliyeti olduğunun belirlendiğinin anlaşılması karşısında, belgede sahtecilik suçlarında aldatma yeteneğinin bulunup bulunmadığının takdiri hakime ait olduğu cihetle, mahkumiyet hükmünün konusunu oluşturan suça konu belgenin ilgili dava dosyasından celp edilip incelenmek suretiyle özelliklerinin duruşma tutanağına yazılması, iğfal kabiliyetinin bulunup bulunmadığının karar yerinde tartışılması, belge aslının denetime olanak verecek şekilde dosya içine konulması ve her iki dosyadaki suça konu belgelerin aynı belge olup olmadığı yönünde sanığın beyanı alındıktan sonra hukuki durumunun değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi,

 2-                   TCK'nın 268. maddesinde tanımlanan başkasına ait kimlik bilgilerinin kullanılması suçunun oluşması için; failin işlediği suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla, başkasına ait kimlik bilgilerini kullanması, TCK'nın 267/1. maddesinde tanımlanan "iftira" suçunun oluşması için ise, yetkili makamlara ihbar veya şikâyette bulunmak suretiyle işlemediğini bildiği halde hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat etmesi gerekir.

 TCK'nın 206. maddesindeki "resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunmak" suçunun oluşabilmesi için, sanığın açıklamaları üzerine oluşturulan resmi belgenin, bu beyanın doğruluğunu ispat edici bir güce sahip olması gereklidir. Beyanı alan memur bu beyanın doğruluğunu araştırıp tahkik etmek ve daha sonra edindiği kanaate göre resmi belgeyi düzenlemek durumunda ise, bir başka ifade ile resmi belge sadece sanığın beyanına göre değil de memur tarafından yapılacak inceleme sonucuna göre meydana getirilmekte ise maddede tanımlanan suç oluşmayacaktır. Somut olayda; şüphe üzerine motorsikleti durdurulup ehliyet kontrolü yapıldığında Selahattin adına düzenlenmiş sahte B sınıfı ehliyeti ibraz ederek kendisini bu isimle tanıtması ve aynı isme idari para cezası düzenlenmesi, sonradan araştırmalar sonucunda gerçek kimliğinin tespit edilmesi şeklindeki olayda; sanığın işlediği suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engelleyip başkasının kimliğini ya da kimlik bilgilerini kullanarak kendisini suçsuz, diğer kişiyi ise işlemediği bir suçun faili olarak göstermediği cihetle, 5237 sayılı TCK'nın 267. maddesindeki suçun unsurları oluşmayacağı, ancak yalan beyanı ile tutanak düzenlenmesine sebep olması nedeniyle TCK'nın 206. maddesindeki suçun oluştuğunun gözetilmemesi,

Kabule göre de;

3-                   Sanığın tekerrüre esas geçmiş hükümlülüğü bulunduğu halde hakkında 5237 sayılı Yasanın 58. maddesinin tatbik edilmemesi,

Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden hükmün bu sebeplerden dolayı, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nun 321. maddesi uyarınca (BOZULMASINA), sanığın ceza miktarı yönünden kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, 05.05.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.