Özet: Vekâletname ve örneklerine pul yapıştırma yüküm­lülüğü vekil edene değil, vekâletnameyi ilgili makama sunan avu­kata aittir. Bir avukatın yasa tarafından kendisine yüklenmiş olan pul yapıştırma yükümlülüğünü mahkemece verilen yasal süre içerisinde yerine getirmemesi, davanın tarafı olan ve bu konuda hiçbir yükümlülüğü bulunmayan vekil edenin, salt bu nedenle hak kaybına uğramasına neden olacak bir olgu olarak kabul edilemez.

Vekil edenin herhangi bir şekilde bu durumdan etkilenebilmesi için, vekilin yerine getirmediği yükümlülükten haberdar edilmesi, durum ve sonuçlarının kendisine açıklıkla bildirilmesi gerekir.

Davanın üçüncü kez takipsiz bırakılması halinde dosyanın işlemden kaldırılmasına değil, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmelidir. Davanın açılmamış sayılması kararı niteliğin­deki nihai karar nedeniyle davalı Hazine lehine vekâlet ücretine ve yargılama giderlerine hükmedilmelidir.

(1136 s. Av. K. m. 27 [4667 s. Yasa ile değişik])

(AİHS m. 6)

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü:

Davacı Ayhan, Ç... Köyü çalışma alanında bulunan ve kadastro sırasın­da tespit harici bırakılan taşınmaz hakkında kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak adına tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmiş; hüküm, davacı Ayhan vekili ile davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Mahkemece, davanın üç kez takipsiz bırakıldığı gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de; hüküm usul ve yasaya aykırıdır. 23.01.2013 günlü otu­rumda yetki belgesine istinaden duruşmaya katılan Av. Ümran'ın davacı vekili olarak dava ve duruşmalara kabulüne karar verilip yetki belgesindeki baro pulu eksikliğinin tamamlanması için ara kararı tesis edilmiş, bunu takip eden ve asıl vekilin duruşmaya katıldığı 13.03.2013 günlü oturumda ise; "Yetki belgesindeki eksikliğin tamamlanması için bu celseye kadar süre verildiği halde eksikliğin gi­derilmediğinin görülmesi üzerine dosyanın 13.03.2013 tarihi itibariyle işlemden kaldırılmasına" karar verilmiştir. Vekaletname ve örneklerine Türkiye Barolar Bir­liği pulunun yapıştırılmasına ilişkin uygulama, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 02.05.2001 gün ve 4667 sayılı Yasa ile değişik 27. maddesi hükmüne dayalıdır. Anılan maddenin üçüncü fıkrasında, aynen "Avukatlarca vekâletname sunulan merciler, pul yapıştırılmamış veya pulu noksan olan vekâletname ve örnekleri kabul edemez. Gerektiğinde ilgiliye on günlük süre verilerek bu süre içinde pul tamamlanmadıkça vekâletname işleme konulamaz." hükmünü taşımaktadır. Söz konusu yasa hükmünün açık ifadesine göre, vekâletname ve örneklerine pul yapıştırma yükümlülüğü vekil edene değil, vekâletnameyi (ya da yetki belgesini) ilgili makama sunan avukata aittir. Bir avukatın yasaca kendisine yüklenmiş olan pul yapıştırma yükümlülüğünü mahkemece verilen yasal süre içerisinde yerine getirmemesi, davanın tarafı olan ve açıklanan konuda hiçbir yükümlülüğü bu­lunmayan vekil edenin, salt bu nedenle hak kaybına uğramasına neden olacak bir olgu olarak kabul edilemez. Yasa'nın hükmü de, böyle bir sonucu doğuracak şekilde yorumlanamaz. Vekil edenin herhangi bir şekilde bu durumdan etkile­nebilmesi için, vekilin yerine getirmediği yükümlülükten haberdar edilmesi du­rum ve sonuçlarının kendisine açıklıkla bildirilmesi gerekir. Salt, vekilin Türkiye Barolar Birliği pulunu yapıştırmamış veya eksik yatırmış ve bunları verilen süre içerisinde tamamlamamış olması halinde, ne davanın açılmamış sayılması, ne de dosyanın işlemden kaldırılması gündeme gelebilir. Esasen, dosyanın işlem­den kaldırılması veya davanın açılmamış sayılması, HUMK ve HMK'da sadece belirli koşullara özgü olarak öngörülen sonuçlardır. Bu tür hallerde mahkemece yapılması gereken iş, öncelikle değinilen durumdan ve doğabilecek hukuksal so­nuçlardan vekil edeni haberdar etmek; bu cümleden olarak, davayı bizzat takip yahut başka bir avukat görevlendirmek suretiyle mevcut usuli sorunu ortadan kaldırabileceği, ya da pul yokluğu veya eksikliğini bizzat giderebileceği veyahut da uygun göreceği başka bir yolla, tarafı olduğu davada usul hukuku açısın­dan aleyhine ortaya çıkması muhtemel sonuçları bertaraf edebileceği kendisine açıklanıp, bu yönlerden karar almasına ve tutum belirlemesine yetecek uygun bir süre vermek; böylece ortaya çıkacak sonuç çerçevesinde işlem yapmak ol­malıdır. Somut olayda, mahkemece açıklanan şekilde bir işlem yapılmaksızın ve vekil eden durumdan haberdar edilmeksizin yazılı şekilde karar ihdası Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesine de uygun düşmemiştir. Bir an için, kurulan ara kararının usulüne uygun olduğu kabul edilse dahi davanın üçüncü kez takipsiz bırakılması halinde dosyanın işlemden kaldırılmasına değil, davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği ve yetki belgesine dayanarak duruşmaya katılma tarihinin davanın açılmamış sayılma tarihi olarak kabulü gerekeceğinin düşünülmemesi de isabetsiz olduğu gibi, kabule göre de; davanın açılmamış sayılması kararı niteliğindeki nihai karar nedeniyle davalı Hazine lehine vekâlet ücretine ve diğer yargılama giderlerine (harç vs.) hükmedilmemesi de isabetsiz olup, tarafların temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden ka­bulü ile hükmün (BOZULMASINA), peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 25.09.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.