Özet: Dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ’nun 338. maddesine göre Anonim Şirketlerin tek ortaklı olarak dahi ticari hayatlarına devam etmesinin mümkün olduğu ve 6103 sayılı Kanun 'un 3. maddesine göre de hu hükmün TTK 'nın yürürlüğe girmesinden önceki olaylara da uygulanacağı gözetilmelidir.

(6102 s. TTK m. 338)

(6103 s. TTKYK m. 3)

(6762 s. TTK m. 434, 435)

Taraflar arasında görülen davada Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 16.10.2012 tarih ve 2010/312-2012/456 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı şirket kayyımı tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacı vekili, davalı şirketin 30.11.1987 yılında kurulduğunu, 5 ortaklı iken ortaklardan Ahmet'in hissesini müvekkili Ayşe'ye devretmesi ile ortak sayısının 4'e düştüğünü, yönetim kurulunun 01.02.2010 tarihinde toplanarak ortak sayısı 4'e düştüğü için fesih ve tasfiye kararı aldığını, şirket aile şirketi olduğu için dışarıdan ortak alarak faaliyetini sürdüremeyeceğini, TTK'nın 434. ve 435 maddelerinde öngörülen fesih koşullarının gerçekleştiğini ileri sürerek, şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı şirketi temsilen atanan kayyım, şirketin deftersiz tasfiye haline sokulması için özellikle 4 ortaklı hale getirildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, zabıta araştırmasında davalı şirketin adresinde faal olmadığının anlaşıldığı, ticaret sicilinde son tescilin 02.03.2009 tarihinde yapıldığı, vergi yoklama fişlerinde iş yeri terk durumunda olduğu, şirket defterlerine ulaşılamadığı, davalı şirkete kayyım atanıp ortak sayısının 5'e çıkarılması için verilen makul sürede şirket genel kurulunun toplanamadığı, 6102 sayılı TTK'nın da tek kişilik anonim şirket kurulması kabul edilmiş ise de huzurdaki davanın 22.02.2010 tarihinde 6762 sayılı Yasa zamanında açıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne, davalı şirketin 6762 sayılı TTK'nın 434. ve 435. maddeleri uyarınca fesih ve tasfiyesine, tasfiye memuru olarak resen mali müşavir İrfan'ın atanmasına, tasfiye işlemleri için tasfiye memuruna toplam 3.000 TL ücret takdirine, ileride şirket hesaplarından tahsil edilmek üzere ücretin davacı tarafça ödenmesine karar verilmiştir.

Kararı, davalı şirket kayyımı temyiz etmiştir.

Dava, A.Ş'nin ortak sayısının 5'in altına düşmesi nedeniyle TTK'nın 434. ve 435. maddeleri uyarınca fesih ve tasfiyesi istemine ilişkindir. Mahkemece, 6102 sayılı TTK'nın da tek kişilik anonim şirket kurulması kabul edilmiş ise de huzurdaki davanın 22.02.2010 tarihinde 6762 sayılı Yasa zamanında açıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Ancak dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 338. maddesine göre Anonim Şirketlerin tek ortaklı olarak dahi ticari hayatlarına devam etmesi mümkündür.

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında

6103 sayılı Kanun'un 3. maddesine göre de bu hüküm TTK'nın yürürlüğe girmesinden önceki olaylara da uygulanır.

Bu itibarla davalı şirket kayyımının temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün davalı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı şirket kayyımının temyiz itirazının kabulü ile kararın davalı şirket yararına (BOZULMASINA), ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davalı şirket kayyımına iadesine, 11.10.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.