YARGITAY 2.HUKUK DAİRESİ

ESAS: 2013/7137

KARAR: 2013/13822

 

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

 

Davacı, aile konutu olan taşınmazda, davalı eşi tarafından diğer davalı banka lehine ipotek tesis edildiğini belirterek, Türk Medeni Kanununun 194. maddesi gereğince ipoteğin kaldırılmasını ve tapu kütüğüne aile konutu şerhi konulmasını istemiştir. Davalı banka, iyiniyetli olduğunu, taşınmazın aile konutu olduğunu bilmediğini savunmuş; mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.

 

Dava konusu taşınmazın aile konutu olarak özgülendiği tartışmasızdır. Davalı banka, iyiniyetli olduğunu savunduğuna göre; kanunun ıyiniyete sonuç bağladığı durumlarda (TMK.md.3) asılolan iyiniyetin varlığıdır. Bu durumda tapu kütüğünde aile konutu şerhi bulunmadığı dikkate alındığında davalı bankanın kötüniyetli olduğunu kanıtlama yükü davacıya düşer. Davacı, davalı bankanın kötüniyetli olduğunu gösteren bir delil getirememiştir. Kaldı ki davacı, dava dilekçesinde, banka tarafından 08.02.2008 tarihinde yapılan ekspertiz incelemesi sırasında, davacı ve çocuklarının hazır bulunduğunu beyan etmiştir.

 

O halde, davacının, ipoteğin tesisi tarihinden üç yılı aşkın bir süre geçtikten sonra, aile konutuna konulan ipotekten haberdar olmadığından ve davalı bankanın basiretli davranmadığı ve kötü niyetli olduğundan bahisle dava açması, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olup, bu durumda davanın reddi gerekirken yazılı şekilde kabul kararı verilmesi doğru değildir.

 

SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oyçokluğuyla karar verildi. 15.05.2013

 

KARŞI OY YAZISI

Açık rıza alınmadan yapılan işlem kesin hükümsüzdür.

 

Üye

KARŞI OY YAZISI

 

Yapılan ipotek işleminde, diğer eşin açık rızası mevcut değildir. Bu konuda ispat yükü davalı banka ve onunla ilişki içindeki diğer davalı üzerindedir. Türk Medeni Kanununun 1023-1024.maddesindeki iyiniyet karinesi işlemin tarafları arasında geçerlidir. Davalı banka tapu kaydına dayalı olarak hak elde ettiği ve bu sebeple iyiniyetli olduğunu ileri sürebilecek durumda değildir. Zira, banka eşin açık rızasının alınması gerektiğini, basiretli bir tacir olarak, bilebilecek durumdadır. Davacının bankanın yaptırdığı ekspertiz işlemi sırasında davalının konutda bulunması ipoteğe rızası olduğunun kabulüne yeterli olmadığı gibi; ipotek tesisinden üç yıl sonra dava açması da; Türk Medeni Kanununun 2. maddesi anlamında hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirilemez. Davacının dava açma hakkını kötüye kullandığına ilişkin başkaca bir delil ve fiili karine mevcut değildir. Açıklanan nedenlerle davanın kabulüne ilişkin hükmün onanması gerektiğini düşünüyorum.

Üye

Kararara.com