YARGITAY

15. Ceza Dairesi 2011/11924 E.N , 2012/32898 K.N.

 

İlgili Kavramlar

 

ACİL SAĞLIK HİZMETLERİ

ADLİ PARA CEZASI TAYİNİ

NİTELİKLİ DOLANDIRICILIK

 

Özet

HİÇBİR SOSYAL GÜVENCESİ OLMAYIP, ÖDEME GÜCÜNÜN BULUNMAMASI NEDENİYLE KENDİSİNDEN ACİL SAĞLIK HİZMETİ BEDELİNİN ALINAMAYACAĞI VE BU NEDENLE HERHANGİ BİR ZARARIN SÖZ KONUSU OLMAYACAĞI ANLAŞILAN SANIĞA ATILI NİTELİKLİ DOLANDIRICILIK SUÇUNUN UNSURLARI OLUŞMADIĞINDAN BERAATİNE KARAR VERİLMESİ GEREKİR.

 

İçtihat Metni

 

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;

 

Gerekçeli karar başlığında 07.04.2006 şeklinde yanlış yazılan suç tarihinin 31.03.2006 olarak mahkemesince düzeltilmesi mümkün görülmüştür.

 

A- Sanık Yunis hakkında verilen beraat hükmünün temyizi üzerine yapılan incelemede;

 

Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün ONANMASINA,

 

B- Sanık Arif hakkında verilen mahkumiyet hükmünün temyizi üzerine yapılan incelemede;

 

Sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;

 

Sağlık Bakanlığı'nın 11.05.2000 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan Acil Sağlık Hizmetleri Yönetmeliği'nin 37. maddesinde yataklı tedavi kuruluşları, acil sağlık hizmetlerinin bedelini hizmet sundukları kişinin ödeme imkanları çerçevesinde tahsil ederler hükmü ve Başbakanlığın 2008/13 sayılı genelgesinde;

 

1) Acil sağlık hizmeti vermekle yükümlü bulunan sağlık kuruluşları, acil vakaları hastanın sağlık güvencesi olup olmadığına veya ödeme gücü bulunup bulunmadığına bakmaksızın kabul edecek ve gerekli tıbbi müdahaleyi kayıtsız-şartsız ve gecikmeksizin yapacaktır. Hiçbir sağlık kuruluşu acil olarak gelen hastalara yeterli personeli veya donanımı olmadığı, ilgili birimi veya boş yatağı bulunmadığı, hastanın sağlık güvencesi olmadığı ve benzeri sebepler ile gerekli acil tıbbi müdahaleyi yapmaktan kaçınmayacaktır.

 

 

2) Acil olarak sağlık kuruluşuna müracaat eden hastaların acil tıbbi müdahale ve tedavileri yapılırken hiçbir surette tedavi masraflarının nasıl karşılanacağı sorgulanmayacaktır. Hizmet bedelinin tahsili ile ilgili işlemler acil müdahale sağlandıktan sonra yapılacaktır.

 

3) Herhangi bir sağlık güvencesi olmayan vatandaşlarımızdan ödeme gücü bulunmayanların acil sağlık hizmeti bedelleri kendilerinden talep edilmeyecektir. Bunlardan kamuya ait sağlık kuruluşlarından ve ayakta teşhis ve tedavi yapan özel sağlık kuruluşlarından acil sağlık hizmeti alanların hizmet bedelleri 3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu hükümleri çerçevesinde sağlık kuruluşunun bulunduğu yer sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakfından talep edilecektir. Bu konuda gerekli tedbirler ilgili vakıf başkanlıklarınca alınacaktır. Özel hastanelerden acil sağlık hizmeti alanların hizmet bedelleri ise talep edilmesi halinde 2219 sayılı Hususi Hastaneler Kanunu'nun 32., 5393 sayılı Belediye Kanunu'nun 38. ve 60., 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu'nun 18. maddeleri gereğince sağlık kuruluşunun bulunduğu yerin belediyesince ödenecektir. Bu amaçla belediyelerce bütçelerine yeterli ödenek konulacaktır." hükmünü amirdir.

 

Somut olayda; sanıklardan Arif'in kızı Tuba'nın oyun oynadığı sırada yüksekten düşmesi sonucu başından yaralandığı, sanık Arif'in kendi kızı ile aynı yaşlardaki komşusu sanık Yunis'in kızı Merve'ye ait yeşil kartı alarak kızını önce Z… Devlet Hastanesi'ne oradan da T… D… C… A… Devlet Hastanesi'nin acil polikliniğine götürerek tedavisini yaptırdığı, sanık Arif'in savunmalarında olay sırasında para bulamadığını, herhangi bir sosyal güvencesinin olmadığını, komşusunun kızına ait yeşil kart ile kızını tedavi ettirmek zorunda kaldığını beyan etmesi karşısında, sanığın hiçbir sosyal güvencesinin olmaması ve ödeme gücünün bulunmaması nedeniyle kendisinden acil sağlık hizmet bedellerinin alınamayacağı ve bu nedenle herhangi bir zararın söz konusu olmayacağı anlaşılmakla, sanığa atılı suçun unsurları bakımından oluşmadığı nazara alınarak beraatine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,

 

Kabule göre de;

 

1- 5237 sayılı TCK'nın 158/1-e-son maddesi gereğince adli para cezasının tayininde tespit olunacak temel gün, suçtan elde olunan haksız menfaatin iki katından az olmayacak şekilde asgari bu miktara yükseltilerek belirlenecek gün sayısı üzerinden arttırma ve eksiltmeler yapıldıktan sonra ortaya çıkacak sonuç gün sayısı ile bir gün karşılığı aynı Kanun'un 52. maddesi uyarınca, 20-100 YTL arasında takdir olunacak miktarın çarpılması neticesinde sonuç adli para cezasının belirleneceği gözetilmeksizin yazılı şekilde, doğrudan haksız menfaatin iki katının esas alınarak indirimlerin bu miktar üzerinden uygulanması suretiyle sanık hakkında fazla ceza tayini,

 

2- 5237 sayılı Yasa'nın 53. maddesinin 1. fıkrasının c bendinde yer alan kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık haklarına ilişkin hak yoksunluğunun, aynı maddenin 3. fıkrasına göre koşullu salıverilmeye kadar uygulanabileceği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,

 

3- Adli para cezalarının 5083 sayılı Kanun'un 1. maddesi ile 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren Bakanlar Kurulu'nun 04.04.2007 tarih ve 2007/ 11963 sayılı kararının 1. maddesi uyarınca Türk Lirası (TL) olarak belir-lenmesinde zorunluluk bulunması,

 

4- Hükümden sonra 08.02.2008 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 5728 sayılı Kanun'un 562. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK'nın 231. maddesi uyarınca; hükmolunan cezasının tür ve süresine göre hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağı hususunun değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

 

Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasa'nın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca (BOZULMASINA), 27.03.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
karara.com