Sevgili okurlarım, yazıma başlamadan önce size bir özür borçluyum, dün ‘Obama inanıyor, biz inanmayalım mı’ başlıklı yazımın birinci sütunundan paragraflar ‘sayfaya geçirilmesi sırasında’ bir teknik hata nedeniyle kayarak karşı sütunda alakasız bir yere geçmiş. Yazının son kontrolü yapıldıktan sonra oluşan bu hata sayfa editörünün gözünden kaçmış, görünce çok üzüldüm ama maalesef yapacak bir şey yok, özür dileriz.



O yazıda da ABD’nin kabul ettiği ve Hillary Clinton’un da ilgili olarak özürler dilediği WikiLeaks belgelerinde Türkiye hakkındaki ciddi bilgi ve iddiaların incelenip millete açıklanması, adı geçen kişilerin söz veya eylemlerinin araştırılması gerektiğini söylemiştim, bugün aynı konuya devam edeceğim. Dünyayı altüst eden bu belgeler için Türkiye’de siyasetçilerin “diplomat dedikodusu”, “deli saçması”, “ciddiye almayız” benzeri açıklamaları duyuldu. Yandaş medyada da “hepsi yalan, AKP’nin önünü kesmeye yönelik uydurmalar” gibi yorumlar çıkıyor. Cumhurbaşkanı Gül’ün “Bir amaç varmış gibi geliyor” dediği ve belgeleri fazla ciddiye almayan konuşması da bunlardan farksızdı. Gerçi Sayın Gül birçok konunun fazla ciddiye alınmaması gerektiğini söylemiş, son olarak üç generalin terfi beklerken açığa alınması konusunda da “fazla abartmayın” demişti ama abartmaya gerek yok, ABD belgeleri ‘olduğu haliyle’ yeteri kadar ciddi zaten... “Bir amaç varmış gibi geliyor”u ise nasıl değerlendirmeli bilinmez, acaba ABD’nin nasıl içinden sıyrılacağını bilemediği, birçok ülkeyle ilgili ciddi gizli bilgilerin verildiği bu Amerikan belgeleri de ‘AKP’ye karşı kötü niyetle ve özel olarak mı düzenlendi’ yani?



BİLİMSEL YAKLAŞIM; SORGULAMAK!



Haydi Türkiye’de her olumsuz bilgi, belge için veya her suçlama için “AKP’ye karşı, onu istemeyenlerin tezgahı” deniyor ve bugüne kadar bu çok kez kullanıldı ama söz konusu belgelerin ait olduğu yer ABD... Onun büyükelçileri, istihbarat ajanları tarafından toplanmış bilgiler, bunları nasıl hafife alacak veya örtbas edeceğiz?



Yurt dışından gelen destekleri, övgüleri anında kabul ederken ve hele de aylar yıllardır ülke gündemini ‘imzasız ihbar mektupları ile kilitler, bu mektuplara dayanarak yüzlerce kişiyi cezaevlerine gönderirken’ imzalı bilgi ve belgeleri hangi nedenle “dedikodu” kabul edeceğiz?.. Evet yöntem bellidir bizde; kızarak, suçlayarak zeytinyağı gibi üste çıkar ve halkın ‘sorgulamadan kabul ediveren’ kesimlerini inandırırız, ya da dikkat çekici yeni bir olayı devreye sokarak gündemi değiştiriveririz, füze kalkanı gibi en hayati konuda bile bu olmadı mı?



Ama WikiLeaks belgelerinde olmaması gerekiyor... Ayrıca daha kısa süre önce Başbakan “bilim sorgulamaktır” dememiş miydi, hiç şüphe yok bu kadar önemli bir konuda bilimsel yaklaşımı o da tercih edecektir.



“İktidar partisinin gizli gündemi olduğu ama Türkiye’ye şeriat getirme ihtimalinin düşük olduğu” iddiası. (ABD böyle bir durum olduğunu hangi gelişmelere dayanarak belgelemiş, rejimle ilgili gizli gündem nedir?) Devlet Bakanı Faruk Özak’ın örtülü ödenekten bir spor klübüne para aktardığını, eski İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu ile eski Devlet Bakanı Kürşat Tüzmen’in yolsuzluğa karıştığını ABD’li ilgililer fark ediyor da kendi hükümeti nasıl fark etmiyor? Eski Savunma Bakanı ve aynı partiden olan Vecdi Gönül’ün “olağanüstü tehlikeli” dediği, “İslamcı baskı”sından söz ettiği Davutoğlu’nun Türk dış politikasını yanlış yöne çekme ihtimali nedir? Son ABD Büyükelçisi James Jeffrey; Balyoz’un “politik bir hamle” olduğunu, “polisin gözaltı sürecinde askerlere eşkiyaca davrandığını” hangi bilgilere dayanarak söyledi?



YABANCILARA BORSA BİLGİLERİ



Ve en önemli soruların başında ülkede “tarafsız medya” kalmayacak şekilde operasyonların yapıldığı bilinen bir dönemde Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’le ilgili suçlama geliyor. Önce “Doğan Medya’ya verilen vergi cezalarının ‘siyasi bir planın parçası’ olabileceği” bildirildikten sonra Londra’da uluslarası bir toplantıda borsa ile ilgili (gerçekten herhalde dünyada bir ilktir, inanılır gibi değil) verdiği “elinizde Doğan hissesi varsa satın” bilgisi... Mehmet Şimşek önceden Doğan’a yapılacakları biliyor ve yabancılara ipucu veriyor. Bu suçun aynı derecede büyük bir yaptırımı vardır muhakkak ama ondan da önce bu belgelerdeki “işine gelmeyen bilgilerin” hayal ürünü olduğunu söyleyerek olayın içinden sıyrılma konusu çok önemlidir.



WikiLeaks belgeleri sadece Türkiye’yle ilgili değil, birçok ülke hakkında her türlü gizli bilgi ve yazışmalardan oluşuyor, Türkiye için anlatılanlar ise ülkenin geçmişini de, geleceğini de fazlasıyla ilgilendiriyor. Muhalefet partilerinin şövalyelik yaparak “bu belgeleri iç politikada kullanmayacaklarını” söylemeleri güzel ama bu belgeleri araştırıp sorgulamanın onlar için bir tercih değil görev, topluma karşı bir borç olduğunu unutmasınlar. Eğer dürüst siyaset yapılacaksa “gerçeklerin ortaya çıkarılması, milletin geleceğini emanet ettiği siyasetçilerin ne yaptığının anlaşılması” bunun birinci şartıdır zira!




-