MALİYE BAKANLIĞI ÖZELGELERİ

 

Maliye Bakanlığı Özelgesi

Tarih   : 11.06.2015

Sayı : 38418978-120[46-15/2]-632

GVK Md. 46

GERÇEK USULDEN BASİT USULE GEÇİŞ

Ortaklık olarak şehir içi dolmuş işletmeciliği faaliyetinden dolayı mükellef olan, ortaklardan birinin kepçe alması sonucunda gerçek usulde vergilendirilmeye başlayan mükellefin, ortağının söz konusu kepçeyi satması halinde, kepçe işletmeciliği faaliyetinin terk edildiği tarihi takip eden takvim yılı başından itibaren iki yıl geçmedikçe, basit usulde vergilendirmeden yararlanmasının mümkün olmadığı hk.

Özelge talep formunda, ortaklık olarak şehir içi dolmuş işletmeciliği faaliyetinizden dolayı mükellef olduğunuz, ortaklardan birinin kepçe alması sonucunda 2010 yılı itibariyle gerçek usulde vergilendirilmeye başladığınız, ortağınızın söz konusu kepçeyi 12.12.2014 tarihinde sattığı belirtilerek, hangi tarihten itibaren basit usule geçebileceğiniz hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 37. maddesinde, her türlü ticari ve sınaî faaliyetlerden doğan kazançların ticari kazanç olduğu belirtildikten sonra, ticari kazancın, Vergi Usul Kanunu hükümlerine ve Gelir Vergisi Kanunu’nda yazılı gerçek (Bilânço veya işletme hesabı esası) veya basit usullere göre tespit edileceği hükme bağlanmıştır.

Aynı Kanun’un 46. maddesinde;

47 ve 48. maddelerde yazılı şartları topluca haiz olanların ticari kazançları basit usulde tespit olunur.

...

Aynı işte ortak olarak çalışanlar hakkında 47. maddede yazılı yıllık kira bedeli ve 48. maddede yazılı iş hacmi ölçüleri toplu olarak, diğer şartlar ortakların her biri için ayrı ayrı aranır. Ortaklarından birisi gerçek usule göre gelir vergisine tabi bulunan ortaklıklarda, diğer ortakların ticari kazancı da gerçek usulde tespit olunur. Adi ortaklık halinde çalışanlardan aynı zamanda diğer şahsi bir işle de iştigal edenlerin gerçek veya basit usulden hangisine göre vergilendirileceği, 47. maddenin 2 numaralı bendi ile 48. maddede yer alan ölçülerden şahsi işine ait olanlara, ortaklıklardan hissesine düşen miktarların eklenmesi suretiyle tespit olunur. Şahsi işin mevcut olmaması halinde, muhtelif ortaklıklardaki hisselerin toplanması ile yetinilir.

Basit usule tabi olmanın şartlarından herhangi birini takvim yılı içinde kaybedenler, ertesi takvim yılı başından itibaren gerçek usulde vergilendirilirler. Basit usulün şartlarını haiz olanlardan, bu usulden yararlanmak istemediklerini yazı ile bildirenler dilekçelerinde belirttikleri tarihten veya izleyen takvim yılı başından, yeni işe başlayanlar ise işe başlama tarihinden itibaren gerçek usulde vergilendirilirler. Gerçek usulde vergilendirilen mükelleflerden, 47. maddede yazılı şartları taşıyanlardan arka arkaya iki hesap döneminin iş hacmi 48. maddede yazılı hadlerden düşük olanlar, yazılı talepleri üzerine bu şartın gerçekleşmesini takip eden takvim yılından başlayarak basit usule geçebilirler. İşin eş ve çocuklara devri halinde iş hacminin hesabında devirden önceki süreler de dikkate alınır. Sahte veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenledikleri tespit edilenler hiçbir suretle basit usulde vergilendirilmezler.

Gerçek usulde vergilendirilmekte iken işini terk eden mükellefler ile basit usulün şartlarını kaybedenlerden gerçek usulde vergilendirilmeye başlamadan önce işini terk eden mükellefler, terk tarihini takip eden yılın başından itibaren iki yıl geçmedikçe basit usule dönemezler. Bu hüküm, işin eş veya çocuklara devri halinde de uygulanır.

...”  hükümlerine yer verilmiştir.

Gerçek usulden basit usule geçiş ile ilgili ayrıntılı açıklamalar, 27.07.2012 tarihli ve 28366 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 283 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği ile 18.12.2013 tarihli ve 93 Seri No.lu Gelir Vergisi Sirkülerinde yapılmıştır.

93 Seri No.lu Gelir Vergisi Sirkülerinde; “Gelir Vergisi Kanunu’nun 47. maddesinde yazılı şartları topluca taşıyan ve arka arkaya son iki yıl alış, satış ve/veya hâsılat tutarlarının her biri aynı Kanun’un 48. maddesinde yazılı hadlerden düşük olan gerçek usule tabi mükellefler, bu şartın gerçekleşmesini izleyen yılın Ocak ayının başından otuz birinci günü akşamına kadar yazılı olarak bağlı bulundukları vergi dairesine başvurmaları halinde basit usulde vergilendirmeye geçebileceklerdir.

Söz konusu mükelleflerin, anılan Kanun’un 51. maddesinde belirtilen faaliyetlerde bulunmaması ve diğer şartları da topluca taşımaları gerekmektedir.” açıklamasına yer verilmiştir.

Diğer taraftan, aynı Kanun’un “Basit Usulün Hududu” başlıklı 51. maddesinde; basit usulden faydalanamayacaklar bentler halinde sayılmış olup, anılan maddenin (10) numaralı bendinde “Şehirlerarası yük ve yolcu taşımacılığı yapanlar ile treyler, çekici ve benzerlerinin sahip veya işleticileri (Yapısı itibariyle sürücüsünden başka ondört ve daha aşağı oturma yeri olan ve insan taşımaya mahsus motorlu kara taşıtları ile yolcu taşıyanlar hariç)”nin basit usulden faydalanamayacakları hüküm altına alınmıştır.

Öte yandan, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 3. maddesinde, “İş makineleri: Yol inşaat makineleri ile benzeri tarım, sanayi, bayındırlık, milli savunma ile çeşitli kuruluşların iş ve hizmetlerinde kullanılan; iş amacına göre üzerine çeşitli ekipmanlar monte edilmiş; karayolunda insan, hayvan, yük taşımasında kullanılamayan motorlu araçlardır.” şeklinde tanımlanmıştır.

Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, Gelir Vergisi Kanunu’nun 51. maddesinin 10 numaralı bendi kapsamında bulunan kepçe işletmeciliği faaliyetinin terk edildiği 12.12.2014 tarihini takip eden takvim yılı başından itibaren iki yıl geçmedikçe, diğer bir ifadeyle 01.01.2017 tarihinden önce basit usulde vergilendirmeden yararlanmanız mümkün değildir. Buna göre, 01.01.2015 tarihinden itibaren gerçek usulden basit usule geçmeye ilişkin tüm şartların topluca taşınması kaydıyla 01.01.2017 tarihinden itibaren basit usule dönebileceğiniz tabiidir.

 

Maliye Bakanlığı Özelgesi

Tarih   : 27.05.2015

Sayı: 21152195-130[99-2015-02.5584]-251-1015

KDVK Md. 29/1, 30/b

ALIM SATIM FAALİYETİ KAPSAMINDA SATMAK İÇİN ALINAN İKİNCİ EL OTOMOBİLLERİN ALIMINDA YÜKLENİLEN KDV’NİN İNDİRİM KONUSU YAPILIP YAPILAMAYACAĞI

Alım satım faaliyeti kapsamında vergi mükellefi kişilerden veya faaliyetleri kısmen veya tamamen binek otomobillerinin kiralanması veya çeşitli şekillerde işletilmesi olanlardan, satmak için alınan ikinci el binek otomobillerinin alımında yüklenilen katma değer vergisinin indirim konusu yapılmasının mümkün olmadığı, indirim konusu yapılamayan katma değer vergisinin Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunları çerçevesinde işin mahiyetine göre gider veya maliyet unsuru olarak dikkate alınmasının mümkün olduğu hk.

Özelge talep formunda; araç alım-satımı faaliyetiyle iştigal ettiğiniz belirtilerek satmak için almış olduğunuz otomobillerin alımında ödediğiniz katma değer vergisini indirim konusu edip edemeyeceğiniz hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmiştir.

3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanunu’nun 1/1. maddesinde, ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde Türkiye’de yapılan teslim ve hizmetlerin KDV’ye tabi olduğu hükme bağlanmıştır.

Aynı Kanun’un 29/1. maddesinde mükelleflerin yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan KDV’den Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler nedeniyle ödenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen KDV’den indirebilecekleri, 30/b maddesinde ise faaliyetleri kısmen veya tamamen binek otomobillerinin kiralanması veya çeşitli şekillerde işletilmesi olanların bu amaçla kullandıkları hariç olmak üzere işletmelere ait binek otomobillerinin alış vesikalarında gösterilen KDV’nin vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan KDV’den indirilemeyeceği hüküm altına alınmıştır.

Diğer yandan, 26.04.2014 tarih ve 28983 sayılı Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliği’nin “III/C-2. İndirilemeyecek KDV” başlıklı bölümünde; “Kanun’un 30/b maddesine göre, faaliyetleri; kısmen veya tamamen binek otomobillerinin kiralanması, taksicilik işletmeciliği yapılması veya binek otomobillerinin çeşitli şekillerde işletilmesi olanların bu amaçla kullandıkları binek otomobillerinin alışlarında ödenen ve faturalarda ayrıca gösterilen KDV indirim konusu yapılabilir. Buna göre, binek otomobillerini yukarıda belirtildiği şekillerde işleten mükellefler bu amaçla kullanılan binek otomobilleri ile ilgili olarak indirim hakkından yararlanabilir.

Ancak mükelleflerin işletme amacı dışında iktisap ettikleri binek otomobillerinin alış vesikalarında gösterilen KDV’nin indirimi mümkün değildir. İndirim konusu yapılamayan bu vergi, Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunları çerçevesinde işin mahiyetine göre gider veya maliyet unsuru olarak dikkate alınabilir. Bu uygulama binek otomobili işletmeciliği ile uğraşan mükelleflerin işletme amacı dışında satın aldıkları binek otomobilleri için de geçerlidir.” hükmü yer almaktadır.

Buna göre, faaliyetinizin kısmen veya tamamen binek otomobillerinin kiralanması, taksicilik işletmeciliği veya binek otomobillerinin çeşitli şekillerde işletilmesi olmadığı anlaşıldığından, vergi mükellefi kişilerden veya faaliyetleri kısmen veya tamamen binek otomobillerinin kiralanması veya çeşitli şekillerde işletilmesi olanlardan, satmak için alınan ikinci el binek otomobillerinin alımında yüklenilen katma değer vergisinin indirim konusu yapılması mümkün değildir. İndirim konusu yapılamayan katma değer vergisinin Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunları çerçevesinde işin mahiyetine göre gider veya maliyet unsuru olarak dikkate alınması mümkün bulunmaktadır.

 

Maliye Bakanlığı Özelgesi

Tarih   : 15.05.2015

Sayı : 84098128/120[VUG-2015-24]-5236

GVK Md. 37

FAALİYET KONUSU NAKLİYECİLİK OLMAMAKLA BİRLİKTE ENVANTERİNDE KAMYON BULUNAN MÜKELLEFİN VERGİ KAYDININ SİLİNMESİ

Mobilya imalat ve toptan satışı faaliyetini 31.05.2009 tarihinde terk eden ancak vergi dairesince yapılan merkezi bilgisayar sorgulaması sonucu adına kayıtlı bulunan kamyonun 27.07.2011 tarihinde satıldığı tespit edilen mükellefin, mükellefiyet kaydının söz konusu aracın satıldığı tarihi itibariyle kapatılması yönündeki Vergi Dairesi Müdürlüğü’nce gerçekleştirilen işlemlerde yasal bir isabetsizlik olmadığı hk.

Dilekçenizde, İlimiz (…) Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün (…) vergi kimlik numarasında kayıtlı mükellefi iken işi terk dilekçesi vererek vergi kaydınızın kapatılmasını talep ettiğiniz, ancak bağlı olduğunuz vergi dairesince kaydınızın kapatılmadığı ve adınıza Vergi/Ceza İhbarnamesi düzenlenmek suretiyle vergi ve ceza tarh edildiği belirtilerek, işi terk tarihinizin Gelir Vergisi Kanunu’nun 2015/1 Sıra No.lu İç Genelgesi kapsamında yeniden değerlendirilmesi talep edilmektedir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 37. maddesinde;

“Her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançlar ticari kazançtır.

… …

Ticari kazanç, Vergi Usul Kanunu hükümlerine ve bu kanunda yazılı gerçek (Bilanço veya işletme hesabı esası) veya basit usullere göre tespit edilir.” hükmü yer almaktadır.

Konuyla ilgili olarak yayımlanan 2003/3 Sıra No.lu Gelir Vergisi Kanunu İç Genelgesi’nin “1- Araçların Hususiye Çevrilmesi” başlıklı bölümünde;

“… …

Nakliyecilikte kullanılan araçların özel ihtiyaçlarda kullanılmaya elverişli olmayan otobüs, kamyon ve benzeri araçlardan olması halinde işi bırakma bildiriminde bulunan mükelleflerin bu araçlarla ilgili olarak hususi trafik kaydı ibraz etmeleri yeterli olmayıp, bu araçların trafikten çekildiğine veya takoza alındığına ilişkin belge istenecektir. Bu belgenin ibrazı halinde işi bırakmaya ilişkin diğer yükümlülüklerin de yerine getirilmesi halinde gereği yapılacaktır.”

… …”

2015/1 Sıra No.lu Gelir Vergisi Kanunu İç Genelgesi’nin “Giriş” bölümünde;

“… …

- Nakliyecilik faaliyeti ile uğraşan mükelleflerin bu faaliyetlerinde kullandıkları taşıtlarının üzerinde haciz veya ihtiyati haciz bulunması nedeniyle söz konusu taşıtları resmi yoldan hurdaya ayıramadıkları,

- Gayri resmi yoldan hurda vaziyette satış, hurda vaziyetteyken parçalanarak kaybolma, daha önceki bir tarihten itibaren kullanılamaz durumda olmasına rağmen resmi yoldan hurdaya ayrılmak suretiyle trafik tescil kaydı silinerek tasarruftan çıkmış olma vb. gerekçelerle kullanılamaz durumdaki taşıtlarla ilgili olarak hurda belgesi alınmasında ve söz konusu taşıtların kullanılamaz hale geldiği tarihin tespitinde yaşanan sıkıntılar nedeniyle ticari faaliyetlerine devam etme imkânı bulunmamasına rağmen mükelleflerin mükellefiyet kayıtlarının terkin edilemediği,

- Nakliyecilik faaliyetinde kullanılan taşıtların savaş, iç savaş vb. durumların yaşandığı ülkelerde kullanılamaz hale gelmesi veya çeşitli sebeplerle ilgililerin tasarrufundan çıkması durumlarında, mükelleflerin mükellefiyet kayıtlarının terkin edilmesi hususlarında problemler yaşandığı,

- Nakliyecilikte kullanılan taşıtların veraset suretiyle intikal yoluyla mirasçılara devri durumunda, kendisi birer ticari işletme addolunan kamyon, otobüs gibi taşıtlar nedeniyle işi bırakma yükümlülüklerini zamanında yerine getirmeyen mirasçılar nezdinde geçmişe yönelik mükellefiyet tesis işlemleri nedeniyle mağduriyetlerin yaşandığı,

- Veraset suretiyle intikalle devrolunan ancak ticari faaliyette kullanılmayan taşıtların haciz nedeniyle satışının yapılamaması, trafikten çekilememesi veya hurdaya ayrılamaması durumlarında, mükelleflerin mükellefiyet kayıtlarının terkin edilmesi hususlarında sorunlar yaşandığı

anlaşılmış olup, söz konusu sorunların çözümüne yönelik olarak 22.7.2003 tarihli ve 2003/3 sayılı Gelir Vergisi Kanunu İç Genelgesinde yer alan hususlara ilaveten aşağıdaki açıklamaların yapılmasına gerek duyulmuştur.

… …” açıklamaları yer almaktadır.

Konu ile ilgili olarak bağlı bulunduğunuz (…) Vergi Dairesi Müdürlüğü ile yapılan yazışma sonucunda alınan yazıdan; mobilya imalat ve toptan satışı faaliyetinizi 31.05.2009 tarihinde terk ettiğiniz, ancak dairelerince yapılan merkezi bilgisayar sorgulaması sonucu adınıza kayıtlı (…) CDV 01 plakalı kamyonun bulunduğunun tespiti üzerine aynı tarih itibariyle mükellefiyet kaydınızın tekrar açıldığı, 07.10.2011 tarih ve 70820 sayılı dilekçeniz ile faaliyet konunuzun nakliyecilik olmadığı, kamyonu yatırım amaçlı aldığınız ve mükellefiyet kaydınızın 31.05.2009 tarihi itibariyle kapatılmasını talep ettiğiniz, ancak söz konusu aracı 27.07.2011 tarih ve 6296 yevmiye no ile (…)’ya sattığınızın tespit edildiği anlaşılmıştır.

Bu itibarla, gerek 2003/3 Sıra No.lu Gelir Vergisi Kanunu İç Genelgesi gerekse 2015/1 Sıra No.lu Gelir Vergisi Kanunu İç Genelgesinde yer alan hüküm ve açıklamalar uyarınca mükellefiyet kaydınızın terkin edilmesi mümkün bulunmamakta olup, söz konusu aracı sattığınız 20.07.2011 tarihi itibariyle mükellefiyet kaydınızın kapatılması yönündeki (…) Vergi Dairesi Müdürlüğü’nce gerçekleştirilen işlemlerde yasal bir isabetsizliğe rastlanılmamıştır.

Ayrıca, 2009/07-09 ve 2009/10-12 dönem KDV beyannamelerini vermemeniz nedeniyle adınıza kesilen Özel Usulsüzlük Cezalarını 10.11.2014 tarihinde, yine aynı dönemlere ilişkin cezalı KDV tarhiyatlarını ise 17.03.2015 tarihinde 3. Vergi Mahkemesi nezdinde dava konusu yaptığınız anlaşılmakta olup, gereğinin söz konusu yargı kararı uyarınca yerine getirileceği tabiidir.

 

Maliye Bakanlığı Özelgesi

Tarih   : 04.05.2015

Sayı : 62030549-120[65-2014/811]-52161

GVK Md. 68

MESLEKİ FAALİYET KAPSAMINDA YAPILAN HATALAR SONUCU MÜŞTERİLERE KESİLEN VE SERBEST MESLEK ERBABI TARAFINDAN ÖDENEN CEZALAR GİDER KABUL EDİLMİYOR 

Serbest meslek erbabının mesleki faaliyeti kapsamında çalışanları tarafından yapılan hatalar sonucu müşterilerine kesilen ve serbest meslek erbabı tarafından ödenen cezaların, mesleki kazancın tespitinde gider olarak dikkate alınamayacağı hk.

Özelge talep formunda, serbest muhasebeci mali müşavir olduğunuz, mesleki faaliyetiniz çerçevesinde çalışanlarınız tarafından yapılan hatalar sonucu müşterilerinize kesilen cezaların tarafınızca ödendiğini belirterek, söz konusu cezalara ilişkin olarak ceza bedelleri ve dava konusu yapılması durumunda her türlü mahkeme masrafı ve avukatlık ücretinin meslek kazancınızın tespitinde gider olarak indirim konusu yapılıp yapılamayacağı hususunda özelge talep ettiğiniz anlaşılmıştır.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun “Serbest Meslek Kazancının Tarifi” başlıklı 65. maddesinde; “Her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançlar serbest meslek kazancıdır.

Serbest meslek faaliyeti; sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmıyan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır...” hükmü yer almaktadır.

Aynı Kanun’un “Serbest Meslek Kazancının Tespiti” başlıklı 67. maddesinin birinci fıkrasında; “Serbest meslek kazancı bir hesap dönemi içinde serbest meslek faaliyeti karşılığı olarak tahsil edilen para ve ayınlar ve diğer suretlerle sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerden bu faaliyet dolayısıyla yapılan giderler indirildikten sonra kalan farktır.” hükmü yer almaktadır.

Öte yandan, “Mesleki Giderler” başlıklı 68. maddesinin birinci fıkrasında;

Serbest meslek kazancının tespitinde aşağıda yazılı giderler hasılattan indirilir:

...

10. Mesleki faaliyetle ilgili olarak kanun, ilam ve mukavelenameye göre ödenen tazminatlar.

Her türlü para cezaları ve vergi cezaları ile serbest meslek erbabının suçlarından doğan tazminatlar gider olarak indirilemez.” hükmüne yer verilmiştir.

Diğer taraftan, ödenen tazminatın gider yazılabilmesi için mesleki faaliyetle ilgili olması ve sözleşmeye, ilama ve kanun emrine bağlı bulunması şarttır. Mesleki faaliyetle ilgili olmayan ve mesleki faaliyetle ilgili olsa dahi serbest meslek erbabının şahsi kusuru nedeniyle ödenen zarar, ziyan ve tazminatlar ise mesleki kazancın tespitinde gider olarak yazılamayacaktır. Ayrıca, Borçlar Kanunu’nun “İstihdam Edenin Kusursuz Sorumluluğu” hükümleri çerçevesinde katlanılan tazminat yükümlülüğü, teşebbüs sahibinin suçundan doğan tazminat olarak kabul edilmemektedir.

Bu hüküm ve açıklamalara göre, mesleki faaliyetiniz kapsamında çalışanlarınızın hatası sonucu müşterilerinize kesilen ve tarafınızca ödenen cezaların Gelir Vergisi Kanunu’nun 68. maddesi kapsamında mesleki kazancınızın tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün bulunmamaktadır.


Yazarlar :
'- -'