Yazar:AydınKOCABEYOĞLU*
Yaklaşım / Mayıs 2010 / Sayı: 209
 
e- HACİZ UYGULAMASI
Amme alacaklarının tahsiline amacına yönelik olarak uygulanan haciz işlemleri, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 62. ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Üçüncü şahıslardaki menkul malların, alacak ve hakların haczi ise aynı Kanun’un 79. maddesine göre yapılmaktadır. Söz konusu maddenin 5479 sayılı Kanun’un(1) 5. maddesiyle değişen halinde, Hamiline yazılı olmayan veya cirosu kabil senede dayanmayan alacaklar ile maaş, ücret, kira vesaire gibi her türlü hakların ve fiilen tutanak düzenlemek suretiyle haczi kabil olmayan üçüncü şahıslardaki menkul malların haczi, borçlu veya zilyed olan veyahut alacak ve hakları ödemesi gereken gerçek ve tüzel kişilere, kurumlara haciz keyfiyetinin tebliği suretiyle yapılır. Tahsil dairesi tarafından tebliğ edilecek haciz bildirisi ile bundan böyle borcunu ancak tahsil dairesine ödeyebileceği ve amme borçlusuna yapılacak ödemenin geçerli olmayacağı veya elinde bulundurduğu menkul malı ancak tahsil dairesine teslim edebileceği ve malın amme borçlusuna verilmemesi gerektiği, aksi takdirde amme borçlusuna yapılan ödemeler ile malın bedelini tahsil dairesine ödemek zorunda kalacağı ve bu maddenin üç, dört ve beşinci fıkra hükümleri üçüncü şahsa bildirilir. Tahsil dairelerince düzenlenen haciz bildirileri, alacaklı tahsil dairelerince ya da alacaklı amme idaresi vasıtasıyla, posta yerine elektronik ortamda tebliğ edilebilir ve bu tebligatlara elektronik ortamda cevap verilebilir. Elektronik ortamda yapılacak tebliğe ve cevapların elektronik ortamda verilebilmesine ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.” denilmek suretiyle e-Haciz uygulamasına yön verilmiştir. Bu düzenleme Seri: A ve 1 Sıra No.lu Tahsilat Tebliğ’in 2. Bölümünün II/15 Kısmında da yer almıştır. Anılan Tebliğ’e göre, “6183 sayılı Kanun’un 79. maddesinde tahsil dairelerince düzenlenen haciz bildirilerinin, alacaklı tahsil dairelerince ya da alacaklı amme idaresi vasıtasıyla, posta yerine elektronik ortamda tebliğ edilebilmesine ve bu tebligatlara elektronik ortamda cevap verilebilmesine imkan verilmiş, elektronik ortamda yapılacak tebliğe ve cevapların elektronik ortamda verilebilmesine ilişkin usul ve esasları belirlemeye Bakanlığımız yetkili kılınmıştır. Bu hükme istinaden, ayrıca bir düzenleme yapılıncaya kadar, alacaklı amme idarelerinin Bakanlığımızın (Gelir İdaresi Başkanlığı’nın) uygun görüşünü de almak suretiyle banka genel müdürlükleri ve Merkezi Kayıt Kuruluşu A.Ş. ile yapacakları anlaşmalar çerçevesinde, elektronik imza ya da şifre kullanılmak suretiyle haciz bildirilerinin elektronik ortamda sadece bu kurumlara tebliğ edilmesi ve elektronik ortamda cevaplarının alınması, elektronik ortamda tebliğ edilecek haciz bildirilerinde yukarıda belirlenen tutar ile sınırlı kalınmaması, birden fazla amme borçlusu için tebligat yapılması ve cevaplarının alınması uygun görülmüştür.”
Bu bağlamda e-Haciz uygulamalarının, e-Devlet projesi kapsamında geliştirilen ve VEDOP’dan e-VDO’ya uzayan otomasyonlu vergi dairelerinin çalışma etkinliklerinin bir parçası olduğu değerlendirilmektedir. Nitekim Geliri İdaresi Başkanlığı’nın ulaştığı teknolojik yetkinlik seviyesi neticesinde, elektronik ortamda vergi borçlusu mükelleflerin bankalarda mevcut olan likit varlıklarına el konulması hedeflendiğinden amme alacağının daha kolay ve etkin tahsili hedeflenmektedir. Bu bilgiler ışığında, Türkiye’de faaliyet göstermekte olan 45 banka ve 8970 banka şubesi nezdinde mal varlığı araştırmasına girişilerek haczi kabil menkul mal tespit etmeye çalışmak yerine, e-Haciz yöntemini kullanmak suretiyle banka genel müdürlüklerine elektronik ortamda haciz bildirilerinin gönderilmesinin amme alacaklarının tahsilinde etkinlik sağlayacağı düşünülmektedir.
 
III- e-HACİZ UYGULAMASINDAN DOĞAN SORUNLAR
VEDOP 3’ün önemli ayaklarından birisi olan e-Haczin önceki uygulama deneyimlerinde, banka hesaplarından fazladan tahsilat yapılması, yalnız bir hesabın bakiyesinin borç tahsilatına yeterli olmasına rağmen mükellefin tüm hesaplarına veya borcuna yetecek miktardan fazlasına blokaj konulması, e-haciz bildirilerine dayanılarak mükellefin kredibilitesinin düşürülmesi nedenleriyle mükellefin ticari yaşamının olumsuz etkilenmesi benzeri haciz uygulanmasından beklenen hedefin dışında olumsuz sonuçlar doğabilmiştir. Nitekim e-Haciz işleminde, uygulamanın haciz bildirisinin tebliği edildiği tarih itibariyle bir günlük olması gerekirken hesaplara konan blokaj nedeniyle süreklilik arz eden bir mahiyete büründüğü görülmektedir. Bu konuda Seri: A Sıra No: 1 Tahsilat Genel Tebliği ile 440 Seri No.lu Tahsilat Genel Tebliği’nde yer alan düzenlemeye göre, ihtiyati haciz ve haciz bildirilerinin, amme borçlusunun tebliğ tarihinde muhatap banka nezdinde mevcut olan varlıklarını kavraması gerekmektedir. Yine Seri: A Sıra No: 1 Tahsilat Genel Tebliği’ne göre, ileriye matuf haciz yapılması, 6183 sayılı Kanun’un 79. maddesi uyarınca haczedilecek maaş, ücret, kira, istihkak alacakları gibi süreklilik arz eden alacak borç ilişkisi bulunması halinde mümkündür. POS cihazı kullanan müşteri ile banka arasında yapılan sözleşmelere dayanan bankalar nezdindeki hesaplar ise, banka ile müşterisi arasında devamlılık arz etmesi nedeniyle, bu hesaplar  ileriye matuf  haczedilebilecektir. 
e-Haciz uygulamalarında, haczin geleceğe matuf olarak uygulanması dışında, banka ve mükellefler tarafından ileri sürülen diğer bir sorun ise herhangi bir tespit yapılmadan haciz bildirilerinin elektronik ortamda tebliğ edilmekte olduğudur. Bu hususla ilgili olarak, Danıştay Dördüncü Dairesi’nin Kararı’nda, “…dava konusu haciz bildirisine 67 sayfadan oluşan mükellef listesi eklenmek suretiyle, herbir borçluya ait kamu alacağının türü ve miktarı belirtilmeden ve önceden malvarlığı araştırması yapılarak borçluların davacı kurum nezdinde bir hak ve alacaklarının olup olmadığı araştırılmadan davacıya haciz bildirisi tebliğ edildiğinin anlaşıldığı, ancak 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 62 ve 79. maddeleri uyarınca öncelikle tahsil dairelerince üzerine haciz uygulanacak hak ve alacakların tespit edilmesi, daha sonra her bir mükellef için ayrı ayrı ve borç tutarıyla sınırlı olarak haciz uygulamasına geçilmesinin gerektiği, davalı İdarece bütün hususlara uyulmaksızın, dolayısıyla tespit yükümlülüğü yerine getirilmeksizin tesis edilen ve davacı kuruma tebliğ edilen işlemde yasaya uyarlık görülmediği gerekçesiyle haciz bildirisinin iptaline karar verilmiştir. …”(2)denilen yerel mahkeme kararı onanmıştır.
Buna karşın, 6183 sayılı Kanun’un 79. maddesinin 5479 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinde, “…Tahsil dairelerince düzenlenen haciz bildirimleri, amme borçlusunun hak ve alacakların bulunduğu veya bulunabileceği banka ve katılım bankalarının şubelerine…” ifadesi yer almışken madde metninde yapılan değişiklikten sonra “… Tahsil dairelerince düzenlenen haciz bildirileri; amme borçlusunun hak ve alacaklarının bulunabileceği bankaların şubelerine…” ibaresine yer verilerek, haciz bildirilerinin hak ve alacakların bulunabileceği banka şubelerine malvarlığı tespit edilmeden de tebliğ edilebileceği hükme bağlanmıştır. Diğer yandan, 6183 sayılı Kanun’un 79. maddesinde, haciz bildirisi tebliğ edilen üçüncü şahsın 7 gün içinde borcu olmadığı, malın yedinde bulunmadığı gibi iddialarını alacaklı tahsil dairesini yazılı olarak bildirebileceği; dolayısıyla, gerçek durumu bildirerek takipten kurtulma olanağı sağlandığı dikkate alındığında, amme alacağını etkin bir şekilde takip etmenin gereği olarak herhangi bir tespite dayanmadan da, bankalara haciz bildirisi tebliğ edilebileceği değerlendirilmektedir.
 
IV- SONUÇ
Genelde e-Devlet özelde e-Haciz uygulamaları ile gereksiz bürokrasi, zaman kaybı ve kırtasiyeciliğe yer vermeden, çağın gereklerine uygun olarak hız, basitlik ve etkinliğin esas alındığı bir takip sistemi hedeflenmiş olup iş gücü tasarrufu yanında uygulama birlikteliğinin sağlanmasının sistemin diğer önemli beklentileri arasında olduğu değerlendirilmiştir. Bunun yanında, mükelleflerin mevduat, gayrimenkul ve motorlu taşıt bilgilerinin de kavranabilmesine imkan tanıyan borç takip sistemi oluşturularak mükellef cari hesabı aracılığı ile mükellefin borç ve alacak durumunun elektronik ortamda takip edildiği bir sistemin yaşama geçirilmesi öngörülmektedir. Bu sistemle, e-Haciz uygulanan mükelleflere kurumun e-imzasını taşıyan maillerle ayrıca bildirimde bulunulması da uygulamanın mükellef bilgisi dışında gerçekleşmemesini sağlayacaktır. Olumlu bu tür beklentilerle beraber, bugüne kadar ki uygulama deneyimlerinde, elektronik ortamda tebliğ edilen haciz bildirilerinde yer alan tutarların dikkate alınmayarak mükelleflerin tüm alacak ve haklarına haciz tatbik edilmesi, haczin mükellefin “mevcut malvarlığını hedef alması” esasına aykırı olarak bankalarda alacak ve hakkı bulunmayan amme borçlusu mükelleflerin ileride doğabilecek alacaklarına yönelik olarak da bankalara haciz bildirisi tebliğ edilmesi, ileriye matuf haciz uygulanan mükelleflerin ticari yaşamlarının söz konusu durumdan olumsuz etkilenmesi gibi bazı sorunlarla karşılaşılmıştır.
Sonuç olarak, e- Haciz uygulaması ile beklenen, amme borcunun, teknolojik yaşamın getirdiği olanaklardan faydalanarak daha etkin ve hızlı tahsil edilmesi olmakla beraber, uygulamanın bugüne kadar getirdiği söz konusu olumsuzlukların bertaraf edilmesi de sistemin tartışmasız şekilde mükellef ve vergi idaresi lehine uygun olarak işlemesini sağlayacaktır.