Uzun tutukluluk ile adil yargılama farklı şeylerdir. Uzun tutukluluk varsa adil yargılanma hakkı ihlal edilmiş olacaktır. Ancak uzun tutukluluk yoksa adil yargılama var demek değildir.

CMK 102. Maddede düzenlenen tutukluk süresi kovuşturma neticesinde verilecek hüküm anına kadar  geçen süreyi kapsar, temyizde geçen zaman bu süreye tabi değildir.

Av. Celal Ülgen  Oda Tv’de ki yazısında “tutukluluk süresini 5 yıla indiren yeni düzenlemede Yargıtay aşamasının süreye dahil olup olmadığı konusunda bir açıklık bulunmadığını, düzenlemenin ucu açık olduğunu” belirtmektedir. Celal Ülgen yazısında şöyle diyor:

DÜZENLEME KİMLERİ KAPSAYACAK?

a) Düzenleme; ‘uygulamada “hüküm özlü” diye bir kavram ile nasıl olsa idare diyoruz sürdürelim’ anlayışını taşıyarak 5 yıllık sürenin sadece ilk derece mahkemesinde geçen süreyi mi işaret ediyor. Bu taktirde Ergenekon davası sanıklarının yararlanma olanağı bulunmamakta ve hukuka aykırı bir sürecin sona erdirilmesi konusunda siyasi iktidarın da çok istekli görünmediği ortaya çıkmış olmaktadır. 

b) Düzenleme, Anayasa Mahkemesinin Bireysel Başvuru yoluyla oluşturduğu içtihat nedeniyle 5 yıllık sürenin azami süre olduğunu işaret ediyor ve Yargıtay ya da ilk derece mahkemesi ayırımı yapmıyor, sonuçta nerede olursa olsun 5 yıllık süre aşılamaz diyorsa bu taktirde daha somut bir istençten söz edilebilecektir.

Ancak düzenlemede ne olursa olsun bu konularda, yani Yargıtay sürecinin nasıl değerlendirileceği ile ilgili somut bir hükmün yer alması gerekmektedir. 5 yıllık sürenin sadece Adli Yargı İlk Derece Mahkemesi sürecini içermesi durumu elbette ucu açık bir Yargıtay süreci ile gene hukukumuzda yaşanacak yeni bir uzun tutukluluk zincirinin kurulması demek olacaktır. Böyle bir irade var ise. Yani Ergenekon davası sanıkları yararlanmasın diye birinci yol seçilmiş ise bu konuda  AÇIK bir düzenleme yapmak daha dürüst bir davranış şekli olur.”

Tutukluluk sürelerini düzenleyen CMK’nın 102. maddesi, maddenin gerekçesi ve AİHM’nin yerleşik uygulamalarına bakıldığında Celal Ülgen’in yukarıdaki açıklamalarına katılmak mümkün değil. Tutukluluk süresi hüküm anına kadar geçen süredir, kovuşturmanın sonucunda mahkemenin vereceği karar ile birlikte artık tutukluluğun yerini hükümlülük almaktadır.

Halit Dönmez  Ankara Barosu Dergisi’nde (Ankara Barosu Dergisi  • Yıl:68 • Sayı: 2010/4) yer alan yazısında “Burada, yargılama sürecindeki tutukluluk süresiyle yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle adil yargılama ilkesinin ihlal edilmesini birbirine karıştırmamak ge­rekir. Uzun tutukluluk süresi ( ki CMK 102’deki 5 ve 10 yıllık tutukluluk süre­leri özellikle 10 yıllık tutukluluk süresinin ilk derece mahkemesi kararına kadar geçecek süre olarak kısmen uzun olduğu ) ile yargılamanın istinaf ve temyiz aşamasında uzun sürmesi nedeniyle AİHS 6. maddesinde belirtilen adil yargıla­ma ilkesine aykırılık hususu ayrı bir konudur. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında bu husus açıkça belirtilmiştir. Tutukluluk süresinin makul olmasına rağmen istinaf ve temyiz aşamasındaki ikinci derece yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle uzun tutukluluktan değil ama adil yargılama ilkesinin ihlalinden dola­yı ayrıca mahkumiyetler söz konusu olabilir. “ demektedir.

Gerçekte uzun tutukluluk farklı bir şey adil yargılama farklı bir şeydir. Yeni düzenleme CMK 102. maddeyi değiştirmektedir. Bu düzenleme ile ceza hukukunun temel ilkelerini değiştirmek doğru olmaz. Yapılması gereken adil yargılama ile ilgili gerekli önlemleri almaktır.

Tutukluluk sürelerinin yeniden düzenlenmesi ile tahliye olacak olanlar kovuşturmanın sonunda mahkûm olurlarsa yeniden içeri gireceklerdir.

Ergenekon ve Balyoz davaları için köklü çözüm Türkiye Barolar Birliği Başkanı Feyzioğlu’nun önerileridir.

Öneri doğrultusunda özel yetkili ağır ceza mahkemelerinin görevlerine son verilmeli, davalar olağan mahkemelere aktarılmalı, bu mahkemelerin 6352 sayılı yasanın yürürlük tarihinden sonra verdiği kararlar yok sayılmalı ve zorunlu yeniden yargılanmaya tabi tutulmalıdır. Bunun dışında yapılacak bütün düzenlemeler yüzeyseldir, sorunu kökten çözmeyecektir.

Rahmi Ofluoğlu ( Hukukçu)


Halit Dönmez'in CMK 102 deki Tutukluluk Süresiyle İlgili Değerlendirmesi