AHMET DÖNMEZ - ANKARA 

Avrupa kupalarından ihraç edilen F.Bahçe ve Beşiktaş, UEFA Tahkim Kurulu’na itiraz etti. Bu süreçte UEFA’nın, Türkiye Futbol Federasyo-nu’na (TFF) “Kararlarını benimkilerle uyumlu hale getir.” mesajı verdiği algısı oluştu. 20 Mayıs 2013’te UEFA, gerekirse üye federasyonun yerine geçerek soruşturma yetkisini aldı. Spor hukukçularının hazırladığı rapordaki bir ayrıntı dikkat çekici. UEFA’nın bu tarihteki yasal düzenlemesi, F.Bahçe ile Beşiktaş’a yönelik suçlamaları kapsamıyor.  
 
UEFA’nın Fenerbahçe’yi 2+1, Beşiktaş’ı 1 yıl Avrupa kupalarından men etmesinin ardından gözler Türkiye Futbol Federasyonu’na (TFF) çevrilmişti. Spor hukukçularının hazırladığı rapor sonrası TFF’nin nasıl bir yol izleyeceği belli oldu. Federasyon’a sunulan raporda iki kulüple ilgili daha önce yapılan disiplin yargılamasının yenilenmesine ve yeni bir karar alınmasına gerek olmadığı belirtiliyor. Mevzuat, bu konuda Federasyon’a gerekli yetkiyi veriyor. Dolayısıyla TFF’nin önümüzdeki süreçte, pozisyonunu değiştirmeden yola devam edeceği vurgulanıyor.
 
Bunun için de 2 gerekçe göze çarpıyor. Birincisi; üye federasyonların gereği gibi soruşturma yapmaması halinde UEFA’ya doğrudan soruşturma ve kovuşturma olanağı tanıyan yasal düzenlemenin 20 Mayıs 2013 tarihinde, yani 3 Temmuz (2011) sürecinden sonra yapılmış olması. Dolayısıyla geriye dönük uygulanamayacağı savunuluyor. İkincisi de; yeni bir delil olmadığına göre, UEFA’nın TFF’nin kendi kurullarınca alınan ve kesinleşen bir karara doğrudan müdahale edemeyeceği esasına dayanıyor. Her şeye rağmen Avrupa Futbol Federasyonları Birliği’nin dolaylı baskısı ve kararlarını gözden geçirmesini istemesi durumunda TFF’nin işi zorlaşacak.
 
Hukukçuların raporu, UEFA’nın ve TFF Disiplin Kurulu kararlarının taban tabana zıt olduğunun kabulüyle başlıyor. Bu durumun Federasyon kararlarına etkisinin mümkün olup olmadığı sorusuna cevap aranırken, UEFA’nın yetki alanı hatırlatılıyor. UEFA Disiplin Talimatı’nın 2. maddesi uyarınca; disiplin organının yetkisi, sadece UEFA mevzuatı ile UEFA turnuvaları ve müsabakalarıyla sınırlı. Yani üye federasyonların bünyesindeki ihlallerle ilgili kendisini yetkili kabul etmiyor. Bunun tek istisnası; 2. maddenin 4. fıkrasında, ‘Üye federasyonları tarafından gereği gibi kovuşturulmadığı hallerde’ diye tarif ediliyor. Bu tür durumlarda, UEFA Kontrol ve Disiplin Organı’nın, üye federasyonun disiplin kurumunun yerine geçerek soruşturma ve kovuşturma yapma yetkisinin bulunduğu kabul ediliyor.
 
UEFA, FEDERASYON’UN YERİNE GEÇEMİYOR
 
Hukukçuların raporunda UEFA’daki bu hükmün, mevzuata 20 Mayıs 2013’te eklendiğine dikkat çekiliyor. Fenerbahçe ile Beşiktaş’a yönelik suçlamanın daha eski bir tarihe dayandığı anımsatılarak, UEFA Kontrol ve Disiplin Organı’nın TFF yetkili kurumlarının yerine geçerek doğrudan karar vermesinin mümkün olmadığının altı çiziliyor. Aynı şekilde, iç hukukun da federasyona böyle bir yetki tanıdığına işaret ediliyor. 5894 sayılı kanuna göre, FIFA ve UEFA kuralları, TFF açısından bağlayıcı. Dolayısıyla alınan kararları uygulamak zorunda. Bununla birlikte, kararlara riayet etmenin sınırları ve alanının belirlenmemiş olduğu aktarılıyor.
 
Raporda, şu sonuca varılıyor: “Burada UEFA kararlarına riayet etme, kendisi ve kulüplerle ilgili olarak verilen ve doğrudan icra kabiliyetine sahip kararlarının gerektiğinde infazını gözetme ve gerektiğinde bizzat infaz etme şeklinde anlaşılması gerekmektedir. Yani bu yükümlülüğün, kendi bağımsız kurulları tarafından verilen bir kararın FIFA ve UEFA kurullarının verdiği kararlar çerçevesinde bozulması şeklinde anlaşılmaması gerekmektedir. Sonuç olarak bu yöndeki bir uygulamanın yapılması için Türkiye Futbol Federasyonu mevzuatında açık hüküm bulunması gerektiğinden, UEFA Kontrol ve Disiplin Organı’nın, Türkiye Futbol Federasyonu kurulları tarafından verilen kararları bozucu etkisi bulunmamaktadır. 3 Temmuz sürecinde kovuşturulan şike dosyaları ile ilgili olarak Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu ve Tahkim Kurulu kararlarını vermiş ve bu kararlar Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 59. maddesinin 3. fıkrasına göre kesinleşmiştir. Dolayısıyla TFF Mevzuatı’nda öngörülen “Yargılamanın İadesi” şartları gerçekleşmediği sürece şike sürecinde verilen kararların değiştirilmesi veya tekrar gözden geçirilmesi mümkün gözükmemektedir.”
 
Yargılamanın iadesi için de Futbol Disiplin Talimatı’nın 92. maddesine göre yeni delillerin ortaya çıkması gerektiği ama şu anda da böyle bir durumun olmadığı değerlendiriliyor. Rapor, “Dolayısıyla Türkiye Futbol Federasyonu mevzuatı açısından yargılamanın iadesi başvurusunda bulunulması hukuken mümkün değildir.” görüşüyle son buluyor.
 
TFF TAHKİM KURULU, SADECE 3 YÖNETİCİYİ SUÇLU BULMUŞTU (6 MAYIS 2012) 
 
İLHAN EKŞİOĞLU: 3 YIL MEN, Eskişehirspor-Trabzonspor (22 Nisan 2011, 0-0) Gençlerbirliği-Fenerbahçe (7 Mart 2011, 2-4), Fenerbahçe-Ankaragücü (15 Mayıs 2011, 6-0) maçlarının sonucunu etkilemeye teşebbüs.
 
ŞEKİP MOSTUROĞLU: 1 YIL MEN, Eskişehirspor-Trabzonspor (22 Nisan 2011, 0-0) maçı sonucunu etkilemeye teşebbüs.
 
CEMİL TURAN: 1 YIL MEN, F.Bahçe-A.Gücü (15 Mayıs 2011, 6-0) müsabaka sonucunu etkilemeye teşebbüs.
 
Not: 
TFF, kulüpler ile UEFA disiplin kuruluna sevk edilen Aziz Yıldırım, Serdal Adalı ve Tayfur Havuçtçu’yu suçsuz bulmuştu.

ZAMAN