Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım'ın da aralarında bulunduğu 6 sanığın şike davası kapsamında yeniden yargılanmasına Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı'nda başlandı.

"KENDİM, ÜLKEM VE HUKUK ADINA MİNNETARIM"

Aziz Yıldırım mahkemeye 4 sayfalık yazılı savunma verdi. Yıldırım'ın mahkemeye sunduğu yazılı savunması şu şekilde:

"Öncelikle almış olduğunuz bu yürekli ve haklılığı her geçen gün artarak anlaşılan kararınızdan ötürü sizleri kutluyorum… 

Sizler bu kararla sadece adaleti sağlamakla kalmadınız , Adil Yargılanma ve Savunma hakkı ihlalleri ile kuşatılan Türk Yargı Sistemi ni illegal yapı ve yapılanmaların vesayet ve hükümdarlığından da kurtaran ilk ateşi yaktınız. Bu yüzden , kendim , ülkem ve hukuk adına minnettarım …. Huzurunuzda yapılan yargılamaya ilişkin çok fazla şey konuşacağımı düşünenler yanılmaktadırlar.. Hukuka Uygun olarak elde edilmemiş ve açıkça hukuka aykırı olan bu delillerle alınmış kararlar hakkında konuşmayı bu ülkeye ve siz Cumhuriyetin Hukukçularına yapılmış bir hakaret olarak değerlendiriyorum. Bununla birlikte bu dönemin ve bu döneme ait yapılanmanın , hukuka aykırı olarak kurulan özel makamlarını , bu makamlarca oluşturulan hukuka aykırı delillerini ve en önemlisi Mülkün Hukuku na paralel yeni bir hukuk yaratmaya yönelik bu kararlarını tanımadığımı buradan bir kez daha ilan ediyorum…."

"BU TOPRAKLARI VATAN YAPAN TÜM DEĞERLERE YÖNELİKTİR"

"Bununla birlikte Yargılamanın dışında hiçbir şey söylemeyeceğimi düşünenlerde yanılmaktadırlar. Zira bugün yaşanılanlar ve yaşatılanlar sadece Aziz Yıldırım'a ve Fenerbahçe'ye yönelik değildir . Ülke barışına, vatansever gazeteci ve yazarlara, saygın emniyet mensuplarına ve bu iddialar yüzünden, onuru ve şerefi uğruna gözünü kırpmadan hayatına son veren şanlı TSK mensuplarına kısacası bu toprakları vatan yapan tüm değerlere yöneliktir. Ve bugün ben Aziz Yıldırım olarak bu nedenlerle savunmamın Yüce Türk Milleti adına yapıldığının kayda geçmesini istiyorum. Ve bugün, bu vatan için bu ülke için bu cumhuriyet için yaşayan insanlara yönelik olarak yapılan örgüt kurma, şike yapmak, darbe yapmak, casusluk yapmak ve onlarca asılsız iddiaları ülkem ve bu onurlu insanlar adına külliyen reddediyorum. 3 Temmuz 2011 tarihinde başlayan sürecin her aşamasında yapmış olduğum tüm savunma ve açıklamaları aynen tekrar ediyor, o gün nerede duruyorsam bugünde aynı yerde durduğumu yineliyorum.."

"BİZE GÜLENLER BUGÜN TV'LERDE HAKLILIĞIMIZI TEKRARLIYORLAR"

"Ogün bu vatan evlatlarını örgüt kurmakla suçlayanlar, kurgu fezlekelerin altına imza atanlar, şafak sökmeden ocaklarımıza çöküp bizleri silahlı suç örgütü üyesi yapanlar ve en acısı bunları yapanlara bağımsız basın adı altında alkış tutanlar bugün ya terör örgütü üyesi olmakla suçlanıyorlar yada cezaevindeler.. Biz o tarihte “Ne şikesi Memleket Elden Gidiyor" dediğimizde gülenler şimdi yanıldıklarını anlatıyorlar her fırsatta. Aziz Yıldırım'ı Devrimci Karargah Örgütü Üyesi ve İBDA-C örgüt üyeliğinden dinleyenler şimdilerde ifade üzerine ifade veriyorlar…2011 yılında bu operasyonların Aziz Yıldırım'a ve Fenerbahçe'ye değil Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve hükümetine yönelik olacağını söylediğimde gülenler bugünlerde devletin bu yapılardan nasıl arındıracağı konusunda fetva veriyorlar..

Bu zihniyetin Türkiye Cumhuriyeti yargısını, emniyetini ve TSK'sini hedef alarak Türkiye’yi savunmasız bir şekilde uluslararası emperyalist politikaların kucağına atıldığını söylediğimizde bize gülenler bugün televizyonlarda haklılığımızı tekrarlıyorlar..

Ve bunları Sayın Cumhurbaşkanına yazdığımızda ve asıl hedefin Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve hükümeti olacağını anlattığımızda bizi eleştirenler şimdilerde adımızla konuşuyorlar."

"BU KARARLILIĞIMIZ SON NEFESİMİZE KADAR SÜRECEKTİR"

"Sadece şike davası değil, bu Cumhuriyetin bu Devletin tüm vatansever kişi ve kuruluşlarına yönelik tüm bu davalar bu ülkenin taşıyamayacağı ağır bir yüktür. Ve ülkenin bir an evvel bu yükten kurtulması lazımdır… Süratle ve kararlılıkla sonlandırılacak bu davalar ve verilecek beraat kararları; belki bu dönemin faturasını canıyla,onuruyla hürriyetiyle yada geri kalan tüm hayatı ile ödeyenlerin acısını hafifletmeyecektir. Ancak aynı şartlarda aynı direnişi göstermekten kaçınmayacak bu insanlara iade edilecek itibar, Türkiye’nin itibarı olacaktır.. Çünkü bizler bu ülkeyi çok sevdik iyisiyle kötüsüyle, eğrisiyle doğrusuyla ve ona ait ne varsa…Ve bu ülkenin itibarı için yaşadık.. Hakkımızda asılsız iddialarla hükümler kurulduğunda cezaevlerinde yatmak için koşarak geldik..Ve birileri uluslararası platformlarda Türkiye’yi ve ona ait ne varsa şikayet etmek için fırsat kollarken, biz tüm çektiklerimize rağmen haklı çıksak da Türkiye aleyhine dava açmayacağımızı peşinen kabul ettik. Ve bu kararlılığımız son nefesimize kadar sürecektir.. Ve Fenerbahçe, aynı kararlılıkla, Cumhuriyetin, demokrasinin, özgürce ve kardeşçe yaşanılan büyük Türkiye için yoluna kaldığı yerden devam edecektir. Aziz Yıldırımın başkanı olduğu tek örgüt ise Atatürk Türkiyesinin en büyük sivil toplum ve spor örgütü olan Fenerbahçe Spor Kulübü olarak kalacaktır."

"DARAĞACINDA BİLE OLSAK FENERBAHÇE OLACAKTIR"

"Ve dün olduğu gibi bugün ve hergün son sözümüz Darağacında bile olsak Fenerbahçe olacaktır.. Ve suçumuz Fenerbahçeli ve Vatansever olmaksa, ölene kadar mahkum yaşamayı göze aldığımızı bildirir, yine bir vatan şairinin “ONUR DA AĞLAR" isimli dizeleriyle sözlerime son veririm..

NE ALNIMIZDA BİR AYIP

NE KOLTUK ALTINDA SAKLI HAÇIMIZ

BİZ BU HALKI SEVDİK

VE BU ÜLKEYİ,

İŞTE BAĞIŞLANAMAZ, KORKUNÇ SUÇUMUZ…."


İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya sanıklar Aziz Yıldırım, Ahmet Çelebi, İlhan Yüksel Ekşioğlu, Olgun Peker ve Abdullah Başak ile avukatları hazır bulundu. Başka suçtan cezaevinde tutuklu bulunan Selim Kımıl da telekonferans yöntemiyle duruşma salonununa görüntülü olarak bağlandı. Duruşma salonunda yoğun talep nedeniyle kapı önünde kısa süreli izdiham yaşandı. Birçok kişi duruşmayı izlemek için salona giremedi. Duruşmaya Celal Doğan ve eski futbolculardan Ogün Altıparmak da izleyici olarak katıldı. 

REDDİ HAKİM TALEBİ REDDEDİLDİ

Duruşmada ilk olarak sanıkların kimlik tespiti yapıldı. Kimlik tespitinde ardından söz alan Trabzonspor Kulübü avukatlarından Hakan Orhan mahkeme heyetinin "Yeniden yargılama kararının hukuksuz olduğu ve heyetin tarafsız olmadığı" iddiasıyla reddini talep etti. Savcı Abdullah Mirza Coşkun ise bu talebin reddine karar verilmesini istedi. Aziz Yıldırım'ın avukatı Deniz Tolga Aytöre ise, reddi heyet talebinin hukuki olmadığını, siyasi olduğunu belirtti. Aytöre, bu talebin davayı uzatmaktan başka bir amaç taşımadığını ifade etti. Duruşmaya verilen kısa aradan sonra heyet bu talebi reddetti. 

4 SAYFA YAZILI SAVUNMA VERDİ

Kararın ardından ilk olarak savunma yapmak üzere Aziz Yıldırım'a söz verildi. Yıldırım 4 sayfadan oluşan yazılı savunmasını heyete sundu. Sözlü savunmasında ise Aziz Yıldırım, yeniden yargılama kararı nedeniyle mahkemeye teşekkür etti. Yıldırım, Trabzonspor avukatlarının Mahmut Uslu'nun, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yeniden yargılama konusunda söz verdiğini söylediğini belirttiklerini hatırlattı. Uslu'nun Erdoğan ile böyle bir görüşmesi ve açıklaması bulunmadığını belirten Yıldırım, Erdoğan'ın yargılama sürecine müdahil olmadığını, Trabzonspor Başkanı'nın ise mitinglerde Erdoğan'ın yanında yer aldığını ifade etti. Yıldırım, kulüpler toplantısında Trabzonspor Başkanının, 'Eğer Erdoğan'dan randevu isterseniz ben alırım' dediğini ileri sürdü. Yargıyı etkileme söz konusuysa bunun Trabzonspor tarafından yapıldığını ileri sürdü.

YILDIRIM TS AVUKATLARIYLA TARTIŞTI

Bu ifadeler üzerine Trabzonspor avukatları itiraz etti ve mahkeme başkanından müdahale etmesini istedi. Yıldırım ise “Dinle, dinle" diyerek Trabzonspor avukatlarına tepki gösterdi. Trabzonspor avukatları da bunun üzerine sanığın kendilerine bu şekilde konuşamayacağını, sadece iddialarla ilgili savunmasını yapması gerektiğini belirtti. Taraflar arasında tartışma bir süre devam etti. Yıldırım, “Biz bu sürece operasyon diyoruz, onlar da ne diyorlasa çıksın söylesinler" diye konuştu. Gözaltındayken hastaneye gittiğini belirten Yıldırım, 4 gün dolduğu için serbest kaldığını ancak bunun kendisine bildirilmediğini söyledi. Yıldırım, “Ben serbest kalınca bir devlet büyüğü, 'Böyle olmayacaktı, tutuklanacaktı' ifadelerini kullanmış. Sonra tekrar gözaltı kararı verildi" diye konuştu.

"YASA UYGULANMAYA BAŞLAMADAN ÖNCE DİNLEMEYE BAŞLAMIŞLAR"

Polis fezlekesinde 70 sayfa Ergenekon sanığı Sedat Peker'den bahsedildiğini kaydeden Aziz Yıldırım, Mecnun Otyakmaz ve Olgun Peker'in Sedat Peker ile ilişkili olduğunu, buradan da kendisinin Ergenekon'a bağlanmak istendiğini savundu. Bu olmayınca 2010 yılında şike yasasının çıkarıldığını ve 2011'de uygulanmaya başlandığını belirten Yıldırım, “Beni yasa uygulanmaya başlamadan önce dinlemeye başlamışlar. Yasadan sonra örgütten dinlemeye başlıyorlar" dedi. Yıldırım, Metris'te avukatlarıyla görüşmelerinin polis dinleme aracıyla dinlendiklerini de ileri sürdü. 

"BU DAVANIN SADECE ŞİKE DAVASI DEĞİL..."

"Bu davanın sadece şike davası değil asıl mesele memleket elden gidiyor" diyen Yıldırım, “Türkiye Cumhuriyeti tek bir devlettir. Başka bir devlet kurulmak istenmesine biz her aman bunun karşısındayız. Nasıl diğer Oda Tv, Balyoz, Ergenekon davalarında olduğu gibi bu dava da bir operasyondur. Son 7-8 yıla yönelik bir yargılama. Siz buna ışık tuttunuz. Ölenler oldu. Bunları yapanlar hesabını verecek. Sizin bu davada vereceğiniz beraat kararı buradaki vatansever insanların itibarı değil, memleketin itibarı için gereklidir" diye konuştu. Duruşma diğer sanıkların ifadesiyle devam ediyor.
Cem TURSUN - Ümit TÜRK / İstanbul DHA