Şirket müdürlerine taahhüdü ihlalden(ödeme şartının ihlali İİK 340) ceza verilemez. İİK 340 borçlunun ödeme şartını ihlal etmesini cezalandırmaktadır. Şirketlere karşı yapılan icra takiplerinde borçlu şirkettir. Borçlusu şirket olan icra takiplerinde şirket müdürlerinin yapacağı taahhüt geçerli değildir, çünkü borçlu olan şirkettir, şirket müdürü değildir.

Suçun maddi unsuru:

Taahhüdü ihlal suçunun maddi unsuru borcu ödeme şartını makul bir sebep olmaksızın yerine getirmemektir.

Manevi  unsuru :

Suçun manevi unsuru konusunda uygulamada bir açıklık yoktur. 5237 sayılı TCK’nın 21. Maddesine göre “..suçun oluşması kastın varlığına bağlıdır..” 

Uygulamada taahhüdü ihlal suçu şekli suç olarak görülmekte ve şekil şartları oluşmuş ise ceza verilmektedir. Bu açıdan uygulama TCK’ya ve modern hukuk prensiplerine aykırıdır.

Suçun Faali:

İİK 340 a göre suçu faali borçludur. Borçlu olmayan kişilerin icra taahhütleri geçersizdir.

MADDE 340.- (Değişik: 5358 - 31.5.2005 / m.11) 111 inci madde mucibince veya alacaklının muvafakati ile icra dairesinde kararlaştırılan borcu ödeme şartını, makbul bir sebep olmaksızın ihlal eden borçlunun, alacaklının şikayeti üzerine, üç aya kadar tazyik hapsine karar verilir. Hapsin tatbikine başlandıktan sonra borçlu borcun tamamını veya o tarihe kadar icra veznesine yatırmak zorunda olduğu meblağı öderse tahliye edilir; ödemelerini tekrar keserse, hakkında tazyik hapsine yeniden karar verilir. Ancak, bir borçtan dolayı tazyik hapsinin süresi üç ayı geçemez.

Yargıtay 16. Hukuk Dairesi’nin 2011/1204 E, 2011/4027 K ve 4.7.2011

 tarihli kararında “..borçlu sanık yönünden takibin kesinleşmemesi nedeniyle henüz borçlu duruma düşmediği, ödeme şartını ihlal suçunun sanığının ise borçlu olması gerektiği gözetilmeden mahkumiyete karar verilmesi isabetsizdir.” Demektedir.

Daire E. 2010/29 K.ve  2010/1601 . 1.3.2010 tarihli kararında “Görüleceği üzere borcu ödeme taahhüdünde bulunan sanık hakkında icra takibi başlatılmadığı gibi ödeme emri de tebliğ edilmemiştir. Bu sebeple henüz borçlu sıfatını taşımamaktadır. “ demektedir.

İcra mahkemelerinin kararlarına itiraz

İcra mahkemelerinin kararlarına yapılan itirazların ret edilmesi halinde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından kararın bozulması talep edilebilir.

YARGITAY KARARLARI

T.C.

YARGITAY

16. HUKUK DAİRESİ

E. 2011/1204

K. 2011/4027

T. 4.7.2011

• ÖDEME ŞARTINI İHLAL SUÇU ( Sanığın İcra Dairesindeki Taahhüdünde Tüm Sürelerden Feragat Ettiği ve Takibin Kesinleştirilmesi Yönünde Bir Beyanının Bulunmaması Karşısında Borçlu Sanık Yönünden Takibin Kesinleşmemesi Nedeniyle Henüz Borçlu Duruma Düşmediği - Suçun Oluşmadığı )

• TAKİBİN KESİNLEŞMEMESİ ( Sanığın İcra Dairesindeki Taahhüdünde Tüm Sürelerden Feragat Ettiği ve Takibin Kesinleştirilmesi Yönünde Bir Beyanının Bulunmaması Karşısında Borçlu Sanık Yönünden Kesinleşmediği - Henüz Borçlu Duruma Düşmediğinden Ödeme Şartını İhlal Suçunun Oluşmadığı )

• ÖDEME EMRİNİN BORÇLUYA TEBLİĞ EDİLMEDEN İADE EDİLMİŞ OLMASI ( Sanığın İcra Dairesindeki Taahhüdünde de Tüm Sürelerden Feragat Ettiği ve Takibin Kesinleştirilmesi Yönünde Bir Beyanının Bulunmaması Karşısında Borçlu Sanık Yönünden Takibin Kesinleşmediği/Ödeme Şartını İhlal Suçunun Oluşmadığı )

2004/m.340

ÖZET : Sanık ve alacaklı vekilinin birlikte icra dairesine giderek, sanığın borcun tamamını faizi ve tüm masrafları ile ödeyeceğini taahhüt ettiği halde, taahhüdünü yerine getirmediğinden bahisle cezalandırılmasına karar verilmiş ise de, icra müdürlüğü tarafından çıkarılan ödeme emrinin borçluya tebliğ edilmeden iade edilmiş olması ve sanığın icra dairesindeki taahhüdünde de tüm sürelerden feragat ettiği ve takibin kesinleştirilmesi yönünde bir beyanının bulunmaması karşısında, borçlu sanık yönünden takibin kesinleşmemesi nedeniyle henüz borçlu duruma düşmediği, ödeme şartını ihlal suçunun sanığının ise borçlu olması gerektiği gözetilmeden mahkumiyete karar verilmesi isabetsizdir.

DAVA : Ödeme şartını ihlal suçundan sanığın, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 340. maddesi uyarınca 3 aya kadar tazyik hapsi ile cezalandırılmasına dair, ( Soma İcra Mahkemesi )'nin 14.05.2010 tarihli, 2009/422 esas ve 2010/312 sayılı kararını kapsayan dosya aleyhine Adalet Bakanlığı'ndan verilen 29.12.2010 gün ve 76716 sayılı kanun yararına bozma talebini içeren Yargıtay C.Başsavcılığı'nın 10.01.2011 gün ve K.Y.B. 2011/1578 sayılı tebliğnamesi ile dava dosyası Daireye gönderilmekle incelendi,

Tebliğnamede, sanık hakkında Soma İcra Müdürlüğü'nün 2008/2251 sayılı dosyası üzerinden yapılan icra takibi sırasında, sanık ve alacaklı vekilinin birlikte icra dairesine giderek, sanığın borcun tamamını faizi ve tüm masrafları ila birlikte ödeyeceğini taahhüt ettiği halde, taahhüdünü yerine getirmediğinden bahisle mahkumiyetine karar verilmiş ise de, Soma İcra Müdürlüğü tarafından borçlu-sanığa çıkarılan ödeme emrinin sanığa tebliğ edilemeden iade edilmiş olması ve sanığın icra dairesinde taahhütte bulunmadan önce, tüm sürelerden feragat ettiği ve takibin kesinleştirilmesi yönünde bir beyanının bulunmaması karşısında, taahhüdün geçerli olmayacağı ve atılı suçun oluşmayacağı gözetilmeden, sanığın beraatı yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi isabetsiz olduğundan anılan hükmün 5271 sayılı Ceza Mu-hakemesi Kanunu'nun 309. maddesi uyarınca bozulması gereğine işaret edilmiştir. Gereği görüşüldü:

KARAR : Dosya kapsamına göre; Soma İcra Müdürlüğü'nün 2008/2251 sayılı dosyası ile yapılan icra takibinde, sanık ve alacaklı vekilinin birlikte icra dairesine giderek, sanığın borcun tamamını faizi ve tüm masrafları ile birlikte ödeyeceğini taahhüt ettiği halde, taahhüdünü yerine getirmediğinden bahisle İİK'nın 340. maddesi uyarınca üç aya kadar tazyik hapsi ile cezalandırılmasına karar verilmiş ise de, Soma İcra Müdürlüğü tarafından çıkarılan ödeme emrinin borçluya tebliğ edilemeden iade edilmiş olması ve sanığın icra dairesindeki taahhüdünde de tüm sürelerden feragat ettiği ve takibin kesinleştirilmesi yönünde bir beyanın bulunmaması karşısında, borçlu sanık yönünden takibin kesinleşmemesi nedeniyle adı geçen sanığın henüz borçlu durumuna düşmediği, anılan yasa metninden de anlaşılacağı üzere ödeme şartını ihlal suçunun sanığının borçlu olmasının gerektiği, eş anlatımla henüz borçlu sıfatı yüklenilmeden yapılan taahhüdün de geçerli olmadığı ve atılı suçun oluşmadığı gözetilmeden, yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi isabetsizdir.

SONUÇ : Açıklanan nedenlerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nca düzenlenen tebliğname yerinde görülmekle, Soma İcra Mahkemesi'nin 14.05.2010 tarihli, 2009/422 esas ve 2010/312 sayılı kararının 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 309. maddesi uyarınca ( BOZULMASINA ), bozma kararı üzerine 5271 sayılı CMK'nın 309/4-d maddesi gereğince yeniden hüküm kurulması gerekmekle;

Borçlu sanığın ödeme şartını ihlal suçundan dolayı cezalandırılmasına yer olmadığına, hakkındaki cezanın çektirilmemesine, dosyanın mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na tevdiine, 04.07.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.

YARGITAY

16. HUKUK DAİRESİ

E. 2010/29

K. 2010/1601

T. 1.3.2010

• TAAHHÜDÜ İHLAL ( Üçüncü Şahıs Durumunda Bulunan Sanığın Borçlu Şirketin Borcuna İcra Kefili Olduğu/Borcu Ödemeyi Kabul ve Taahhüt Ettiği - Sanık Borçlu Sıfatını Taşımadığı İçin Cezalandırılamayacağı )

• İCRA KEFİLİ ( Borçlu Şirketin Borcuna İcra Kefili Olan Sanık/Sanık Hakkında İcra Takibi Başlatılmadığı - Sanığa Ödeme Emri Tebliğ Edilmediği/Sanığın Borçlu Sıfatını Taşımadığı )

• ÖDEME TAAHHÜDÜ ( Taahhüdü İhlalden Sanık Hakkında Şikayette Bulunulduğu - Borçlu Sıfatı Taşımayan Sanığın Cezalandırılamayacağı )

• BORÇLU SIFATI ( Ödeme Taahhüdünde Bulunan Sanık Hakkında İcra Takibi Başlatılmadığı/Ödeme Emri Tebliğ Edilmediği - Cezalandırılamayacağı )

2004/m.111, 340

ÖZET : Borçlu şirket hakkında gerçekleştirilen haciz sırasında üçüncü kişi durumunda bulunan sanığın borca icra kefili olduğu ve borcu ödemeyi kabul ve taahhüt ettiği, belirttiği tarihte ödeme yapmaması sebebiyle de şikayetçi vekili sanık hakkında ödeme şartını ihlal fiilinden dolayı şikayette bulunmuştur. Borcu ödeme taahhüdünde bulunan sanık hakkında icra takibi başlatılmadığı gibi ödeme emri de tebliğ edilmemiştir. Henüz borçlu sıfatını taşımamaktadır. Borçlu olmayan kişilerin ödeme şartını ihlal eyleminden cezalandırılmaları mümkün değildir.

DAVA : Ödeme şartını ihlal eyleminden borçlu R.G. hakkında yapılan yargılama sonucunda, atılı suçun unsurları oluşmadığından bahisle beraatine dair Şişli 3. İcra Mahkemesi'nin 25.6.2009 tarihli ve 2009/172 esas. 2009/209 Sayılı kararına karşı müşteki vekilinin itirazının kabulüyle Şişli 3. İcra Mahkemesi'nin anılan kararının kaldırılmasına, borçlunun 2004 Sayılı İcra İflas Kanunu'nun 340. maddesi gereğince 3 aya kadar tazyik hapsi cezası ile cezalandırılmasına ilişkin İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 28.7.2009 tarihli ve 2009/758 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.

Tebliğname ile; borçlu şirketin adresinde yapılan haciz sırasında, şahsi olarak icra kefili olan sanığın yaptığı ödeme taahhüdünü yerine getirmediğinden bahisle vaki şikayet üzerine usul ve yasaya uygun olarak verilen Şişli 3. İcra Ceza Mahkemesi'nin anılan beraat kararına karşı yapılan itirazın, icra kefili olan sanığa ayrıca icra emri çıkartılmaması sebebiyle reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemekle anılan kararın 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 309. maddesi uyarınca bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü'nün 11.12.2009 gün ve B.03.0.CİG.0.00.00.04-105->34-8069-2009/14101/69658 Sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay C. Başsavcılığının K.Y.B. 2009/289747 Sayılı tebliğnamesiyle talep edilmiş olmakla GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :

KARAR : "Borçlunun ödeme şartını ihlali halinde ceza" başlıklı 5358 Sayılı Kanunun 11. maddesi ile değişik İ.İ.K.nun 340. maddesi birinci cümlesi "111. madde mucibince veya alacaklının muvafakati ile icra dairesinde kararlaştırılan borcu ödeme şartını ihlal eden borçlunun, alacaklının şikayeti üzerine, üç aya kadar tazyik hapsine karar verilir." hükmünü içermektedir. Madde metninden de anlaşılacağı üzere, ödeme şartını ihlal eyleminden dolayı cezalandırabilmek için öncelikle ihlalde bulunanın borçlu olması gerekmektedir. Oysa ki somut olayda borçlu G... Ltd. Şti. hakkında yapılan takip sırasında gerçekleştirilen haciz işlemi sırasında üçüncü kişi durumunda bulunan R.G.'nin borca icra kefili olduğu ve borcu ödemeyi kabul ve taahhüt ettiği, belirttiği tarihte ödeme yapmaması sebebiyle de şikayetçi vekilinin sanık hakkında ödeme şartını ihlal fiilinden dolayı şikayette bulunduğu anlaşılmaktadır.

Görüleceği üzere borcu ödeme taahhüdünde bulunan sanık hakkında icra takibi başlatılmadığı gibi ödeme emri de tebliğ edilmemiştir. Bu sebeple henüz borçlu sıfatını taşımamaktadır. Borçlu olmayan kişilerin ödeme şartını ihlal eyleminden cezalandırılmaları mümkün olmadığından itirazın reddi yerine kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.

Açıklanan sebeplerle Yargıtay C. Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine atfen düzenlediği tebliğname yerinde görülmekle, İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 28.7.2009 tarih, 2009/758 değişik iş sayılı kararının BOZULMASINA, Bozma kararı üzerine 5271 Sayılı C.M.K.nun 309/4-d maddesi gereğince yeniden uygulama yapılması gerektiğinden;

SONUÇ : Borçlu R.G.'nin ödeme şartını ihlal eyleminden dolayı tazyik hapsi cezası ile cezalandırılmasına yer olmadığına, hakkındaki mahkumiyet hükmünün çektirilmemesine, dosyanın mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine, 1.3.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.