T.C.

 

YARGITAY

 

HUKUK GENEL KURULU

 

E. 2011/10-521

 

K. 2011/619

 

T. 12.10.2011

 

• YAŞLILIK AYLIĞINA HAK KAZANILDIĞININ TESPİTİ (Davacının Yaşlılık Aylığına Hak Kazanıp Kazanmadığının 506 S. Kanunun Geç. 81. Md.sindeki Koşullara Göre Belirlemesi ve Bu Değerlendirme İle İlk Kararda Direnmesinin Usul ve Yasaya Uygun Olduğu)

 

• YAŞLILIK AYLIĞINA HAK KAZANILIP KAZANILMADIĞI (506 S. Kanunun Geç. 81. Md.sindeki Koşullara Göre Belirlemesi ve Bu Değerlendirme İle İlk Kararda Direnmesinin Usul ve Yasaya Uygun Olduğu)

 

• İLK KARARDA DİRENME (Yaşlılık Aylığına Hak Kazanıldığının Tespiti - Davacının Yaşlılık Aylığına Hak Kazanıp Kazanmadığının 506 S. Kanunun Geç. 81. Md.sindeki Koşullara Göre Belirlemesi ve Bu Değerlendirme İle İlk Kararda Direnmesinin Usul ve Yasaya Uygun Olduğu)

 

506/m.Geç.81

 

3201-1/m.5, 6

 

4447/m.17

 

ÖZET : Dava, yaşlılık aylığına hak kazanıldığının ve aylık bağlanması gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir. Yerel Mahkemenin, davacının yaşlılık aylığına esas sigortalılık süresinin hesabında, daha önce sigortalı olarak Türkiye'de tescili olmayanların 506 Sayılı Kanunun Geçici 81. maddesinin yürürlük tarihinden sonra, yürürlük tarihinden öncesine ait devreye ilişkin olarak yapacakları borçlanmaların; Geçici 81. madde uygulamasında gözetilmesi gerektiğini kabulle ve bu yolla 3201 Sayılı Kanun uyarınca borçlanarak kazandığı sigortalılık süresini de dikkate alarak, davacının yaşlılık aylığına hak kazanıp kazanmadığının 506 Sayılı Kanunun Geçici 81. maddesindeki koşullara göre belirlemesi ve bu değerlendirme ile ilk kararda direnmesi usul ve yasaya uygundur.

 

DAVA : Taraflar arasındaki "yaşlılık aylığına hak kazanıldığının tespiti" davasında yapılan yargılama sonunda; Ankara 11. İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 22.11.2007 gün ve 2007/218 E., 894 K. sayılı kararın incelenmesinin davalı Kurum vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 21.1.2010 gün ve 2009/9574 E., 2010/606 K. sayılı ilamı ile;

 

(... İlk kez sigortalı olarak çalışmaya Almanya'da 20.8.1973 tarihinde başlayan, yurt içinde herhangi bir sosyal güvenlik kurumu ve kanunu kapsamında sigortalılığı bulunmayan davacının, 20.8.1973 - 19.8.2002 döneminde, anılan ülkede geçirdiği 3609 günlük sürenin, 3201 Sayılı Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanun hükümlerine göre sosyal güvenliği bakımından değerlendirilmesi için 11.11.2005 tarihinde davalı Kuruma başvurması üzerine hakkında borç tahakkuk işlemi yapıldığı ve yurt dışı borçlanma bedelini başvuru günü ödedikten sonra, 506 Sayılı Kanunun yaşlılık sigortası hükümlerine göre 4.4.2006 tarihinde aylık tahsis isteminde bulunduğu anlaşılmaktadır.

 

Sigortalılık başlangıç tarihinin 20.8.1973 olduğunun ve 1.12.2005 gününden itibaren yaşlılık aylığına hak kazanıldığının tespitine ilişkin davanın temel yasal dayanağı, 8.9.1999 tarihinde yürürlüğe giren 4447 Sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu'nun 17'nci maddesiyle 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa eklenen geçici 81'inci maddesi olup, maddede (A), (B) ve (C) bentleri olarak düzenleme yapılmıştır. Sigortalılara yaşlılık aylığı bağlanmasına ilişkin saklı tutulan haklara yönelik hüküm içeren (A) bendinde; bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte; bu Kanunun yürürlük tarihinden önce yürürlükte bulunan hükümlere göre yaşlılık aylığı bağlanmasına hak kazanmış olanlar ile sigortalılık süresi 18 yıl ve daha fazla olan kadınlar ve sigortalılık süresi 23 yıl ve daha fazla olan erkekler hakkında, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce yürürlükte bulunan hükümlerin uygulanacağı belirtilmiş; (B) ve (C) bentlerinin Anayasa Mahkemesi'nin 23.2.2001 gün ve 1999/42 Esas, 2001/41 Karar numaralı ilamı ile iptal edilmesi üzerine kanun koyucu tarafından söz konusu bentler 23.5.2002 tarihinde yürürlüğe giren 4759 Sayılı Kanunun 3'üncü maddesiyle yeniden düzenlenerek (A) bendi koşullarına sahip olmayanlar için kademeli geçiş öngörülmüştür. Uyuşmazlık; yaşlılık aylığında kademeli geçişi öngören 506 Sayılı Kanunun geçici 81. maddesinin yürürlük tarihinden sonra 3201 Sayılı Kanun uyarınca yapılan borçlanmanın, kademeli geçişte aranan sigortalılık süresinin hesabında dikkate alınıp alınmayacağı noktasında toplanmaktadır.

 

3201 Sayılı Kanunun "Aylık tahsisi ve aylığın başlama tarihi" başlığını taşıyan 6'ncı maddesine göre; bu Kanuna göre değerlendirilen sürelere dayanılarak aylık tahsisi yapılabilmesi için tahakkuk ettirilen döviz borcunun tümünün ödenmiş olması zorunludur. Anlaşılacağı üzere, yurt dışında geçen ve borçlanılan sürenin; sigortalılık süresi, prim ödeme gün sayısı ve/veya fiili hizmet süresi olarak değerlendirilebilmesi, belirtilen süre içerisinde olmak üzere borçlanma primlerinin Kuruma ödenmiş olması koşuluna bağlı bulunmaktadır. Buna göre; sözü edilen geçici 81'inci maddede öngörülen geçiş dönemi yaşlılık aylığı koşullarının belirlenmesinde sigortalıların, (A) bendi uyarınca 8.9.1999 tarihinde, (B) ve (C) bentleri uyarınca 23.5.2002 tarihinde var olan ve geçerli sigortalılık sürelerinin dikkate alınması zorunludur. Bir başka anlatımla; yurt içinde sigortalı hizmeti bulunmayan kişiler, geçici 81. maddenin ilgili bentlerinin yürürlük tarihlerinden sonra yurt dışı çalışmaların borçlanılması yoluyla sigortalılık süresi kazanmış iseler, aylık bağlama koşullarının saptanması yönünden haklarında, anılan madde uygulanamaz. Bunun doğal bir sonucu olarak da; yurt içi sigortalılığı bulunmayan, söz konusu maddenin ilgili bentlerinin yürürlüğe girdiği tarihlerden sonra 3201 Sayılı Kanun hükümleri kapsamında yurt dışı borçlanma başvurusunda bulunup tahakkuk ettirilen borçlanma bedelini ödeyen sigortalılar yönünden, 506 Sayılı Kanunun geçici 81'inci maddesi yerine, 4759 Sayılı Kanunla değiştirilen "Yaşlılık aylığından yararlanma şartları" başlıklı 60'ncı maddesinin (A) bendi hükmünün uygulanması gerekmektedir. Nitekim Yargıtay H.G.K.'nun 30.3.2005 gün ve 2005/10-138 Esas, 2005/221 Karar; 15.3.2006 gün ve 2006/21-36 Esas, 2006/80 Karar; 8.7.2009 gün ve 2009/21-309 Esas, 2009/322 Karar numaralı ilâmlarında da aynı görüş ve yaklaşım benimsenmiştir.

 

Yukarıdaki yasal düzenleme ve açıklamalar ışığı altında inceleme konusu dava değerlendirildiğinde; 506 Sayılı Kanunun geçici 81'inci maddesinin ilgili bentlerinin yürürlük günleri itibariyle aylık tahsisine esas alınacak herhangi bir sigortalılık süresi bulunmayan, anılan tarihlerden sonra yurt dışı borçlanma bedeli karşılığı prim tutarını yatıran davacı yönünden tahsis koşullarının varlığı irdelenirken, borçlanma tutarının ödendiği 11.11.2005 tarihi itibarıyla yürürlükte olan söz konusu Kanunun 4759 Sayılı Kanunla değişik 60'ıncı maddesinin (A) bendinin uygulanması gerektiği göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu, geçici 81'inci madde hükmü kapsamında yapılan değerlendirmeye dayanılarak davanın kabulü yönünde hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi, kabule göre; davacının yazılı tahsis başvurusunu 4.4.2006 günü Kuruma yönelttiği belirgin bulunmakla, aylığın, anılan tarihi izleyen aybaşından itibaren bağlanması gerektiğinin tespitine ilişkin karar verilmesi gerekirken, mahkemece isteme uygun olarak 1.12.2005 gününün aylık başlangıcına esas alınması da usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir…),

 

Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

 

H.G.K.nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

 

KARAR : Dava, yaşlılık aylığına hak kazanıldığının ve aylık bağlanması gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir.

 

Davacı vekili, davacının 3201 Sayılı Kanun uyarınca borçlanma ile kazanılan sigortalılık süreleri dikkate alınarak, sigortalılık başlangıç tarihinin yurtdışında ilk defa işe girdiği tarih olduğu ve buna göre belirlenecek sigortalılık süresine göre 506 Sayılı Kanunun Geçici 81. maddesi uyarınca yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

 

Davalı Kurum vekili davacının yaşlılık aylığı bağlanabilmesi için gerekli sigortalılık süresi ve yaş şartını yerine getirmediğini, ayrıca Türkiye'de çalışması olmayan davacı hakkında Türk-Alman Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin uygulanmasının mümkün olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.

 

Yerel mahkemece, davacının yaşlılık aylığı bağlanması için tahsis talebinde bulunduğu 10.3.2008 tarihinde 506 Sayılı yasanın geçici 81 nci maddesine istinaden yaşlılık aylığından yararlanma şartlarına ilişkin 60 ncı maddesinin A bendi (b) fıkrasındaki, kadın ise 50 yaşını doldurmuş olma, 15 yıldan beri sigortalı olma ve en az 3600 gün prim ödeme koşullarına birlikte yerine getirdiğinden yaşlılık aylığına hak kazandığı, davacıya 506 Sayılı yasanın 62 nci maddesi uyarınca talebini takip eden aybaşı olan 1.4.2008 tarihi itibariyle yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tesbiti ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

 

Davalı vekilinin temyizi üzerine Özel Daire; yukarda belirtilen gerekçelerle hükümün bozulmasına karar vermiş, Yerel Mahkemece, önceki gerekçeler tekrarlanmak suretiyle ilk kararda direnilmiş, direnme hükmü davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmiştir.

 

Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında davacının sigortalılık başlangıç tarihinin Türk Alman Sosyal Güvenlik Sözleşmesine Ek Sözleşmenin 29/4. maddesi uyarınca yurtdışında ilk defa çalışmaya başladığı tarih olarak kabul edilmesi gerektiği yönünde uyuşmazlık bulunmamaktadır.

 

H.G.K. önüne gelen uyuşmazlık; 3201 Sayılı Yurtdışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanuna dayalı olarak, 4759 Sayılı Kanunun yürürlük tarihinden sonra borçlanma yapılması halinde; yaşlılık aylığı tahsis koşullarının 506 Sayılı Kanunun Geçici 81. maddedeki kademeli geçiş şartlarına göre belirlenip belirlenemeyeceği noktasında toplanmaktadır.

 

Uyuşmazlığın kaynağını 506 Sayılı Kanuna 4447 Sayılı Kanun ile eklenen, Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararı ve sonrasında 4759 Sayılı Kanun ile bir bölümü değişikliğe uğrayan Geçici 81. madde oluşturmaktadır.

 

Anılan madde uyarınca, yaşlılık aylığı bağlama koşulları, 4447 Sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 8.9.1999 ve 4759 Sayılı Kanunun kabul edildiği 23.5.2002 tarihindeki "sigortalılık süresi"nin "kaç yıl" olduğu dikkate alınarak kademeli şekilde belirlenmektedir.

 

Yaşlılık aylığı tahsisi için aranan koşullardan biri olan sigortalılık süresi, sigortalının sosyal güvenlik mevzuatına tabi olarak ilk defa çalışılmaya başladığı sigortalılık başlangıç tarihi ile aylık talep tarihi arasındaki süredir.

 

Burada, 4759 Sayılı Kanunun kabul edildiği 23.5.2002 tarihinde geçerli sigortalılık süresinin hesabında, 4759 Sayılı Kanunun yürürlük tarihinden sonra yapılacak borçlanma ile kazanılan sürenin dikkate alınıp alınamayacağı hususu önem taşımaktadır.

 

Bu hususun çözümü için de yurt dışındaki vatandaşların sosyal güvenliklerinin sağlanması bakımından getirilen "yurt dışı hizmet borçlanması" mevzuatının da değerlendirilmesi gerekmektedir.

 

Yurt dışındaki vatandaşların sosyal güvenliklerinin sağlanmasına yönelik ilk düzenleme, 1978 yılında çıkarılan 2147 Sayılı "Yurt Dışında Çalışan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Çalışma Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanunu" olup, bilahare halen yürürlükte bulunan ve önceki Kanundan yararlananların kazanılmış haklarını saklı tutan 3201 Sayılı "Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanun" yürürlüğe girmiştir.

 

3201 Sayılı Kanun uyarınca yurt dışı hizmet borçlanması, yurt dışında geçmiş sürelerin Türkiye'de geçmiş gibi değerlendirilmesi imkanını tanımaktadır. Bu Kanun hükümlerine göre borçlanılan yurt dışı çalışma süresi, bedelinin ödenmesi halinde, ait olduğu devrede dikkate alınarak, tahsis istemi yönünden bir değerlendirme yapılmalıdır.

 

İkili uluslararası sosyal güvenlik sözleşmelerinde özel hüküm bulunmayan veya sözleşme imzalanmayan ülkelerdeki çalışmalarını borçlananlar yönünden sigortalılık başlangıcının ve dolayısıyla sigortalılık süresinin nasıl hesaplanacağı ise 3201 Sayılı Kanunun 5. maddesinde düzenlenmiştir.

 

Anılan maddeye göre, Türkiye'de tescili bulunan sigortalılar yönünden sigortalılık başlangıcı, tescil tarihinden itibaren borçlanılan süre kadar geriye gidilerek bulunacak tarih; tescili olmayanlar yönünden ise, borcun tamamen ödendiği tarihten borçlanma süresi kadar geriye gidilerek bulunacak tarihtir.

 

Ancak bu kabule göre, Türkiye'de sigortalı olarak tescili bulunanlar 506 Sayılı Kanunun Geçici 81. maddesinin sigortalının lehine olan kademeli geçiş hükmünden yararlanırken, tescili bulunmayanların ise daha sonra yurt dışı hizmet borçlanması yolu ile kazanılan sigortalılık süresinden yararlanamaması şeklinde bir adaletsizlik ortaya çıkmaktadır. 4956 Sayılı Kanunun yürürlük tarihinden sonra borçlananların, borçlandığı sürelerin Geçici 81. maddenin 4956 Sayılı Kanun ile değişikliğe uğradığı 23.5.2002 tarihindeki sigortalılık süresinin hesabında dikkate alınmayarak, Geçici 81. maddeden yararlandırılmaması, 3201 Sayılı Kanun ile sigortalılara tanınmış olan hakların ortadan kaldırılmasını sonucunu da doğurmaktadır.

 

Nitekim, aynı ilkeler H.G.K.'nun 29.9.2010 gün ve 2010/10-471 E. 2010/439 K.; 29.9.2010 gün ve 2010/10-472 E.2010/440 K.; 20.10.2010 gün ve 2010/10-499 E. 2010/532 K; 29.9.2010 gün ve 2010/21-302 E., 2010/438 K; 6.4.2011 gün ve 2010/10-692 E. 2011/71 K; 20.4.2011 gün ve 2011/10-159 E. 2011/201 K.; 20.4.2011 gün ve 2011/10-169 E. 2011/209 K.; 20.4.2011 gün ve 2011/10-168 E.2011/208 K.; 27.4.2011 gün ve 2011/21-25 E. 2011/224 K; 27.4.2011 gün ve 2011/10-7 E, 2011/228 K; 29.4.2011 gün ve 2011/10-172 E. 2011/248 K.; 13.7.2011 gün ve 2011/21-392 E., 2011/508 K. sayılı ilamlarında da vurgulanmıştır.

 

Açıklanan hukuksal nedenler karşısında; Yerel Mahkemenin, davacının yaşlılık aylığına esas sigortalılık süresinin hesabında, daha önce sigortalı olarak Türkiye'de tescili olmayanların 506 Sayılı Kanunun Geçici 81. maddesinin yürürlük tarihinden sonra, yürürlük tarihinden öncesine ait devreye ilişkin olarak yapacakları borçlanmaların; Geçici 81. madde uygulamasında gözetilmesi gerektiğini kabulle ve bu yolla 3201 Sayılı Kanun uyarınca borçlanarak kazandığı sigortalılık süresini de dikkate alarak, davacının yaşlılık aylığına hak kazanıp kazanmadığının 506 Sayılı Kanunun Geçici 81. maddesindeki koşullara göre belirlemesi ve bu değerlendirme ile ilk kararda direnmesi usul ve yasaya uygundur.

 

Ne var ki, Yüksek Özel Daire bozma nedenine göre, somut uyuşmazlıkta yaşlılık aylığı tahsis koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğini ve diğer temyiz itirazlarını incelemediğinden, bu yönde inceleme yapılmak üzere dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerekir.

 

SONUÇ : Yukarıda açıklanan sebeplerle direnme uygun bulunduğundan, davalı Kurum vekilinin yaşlılık aylığı tahsis koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğine ve diğer hususlara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 10. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 12.10.2011 gününde oybirliği ile karar verildi.