1970’li yıllardan itibaren uygulanan popülist yaklaşımlar, işverenlerin prim borçlarının sık sık affedilmesi v.s gibi politikalar sonucunda SGK giderek iflasın eşiğine gelmiştir. Sonunda çözüm arayışları başlamış ve 4447 sayılı yasa çıkarılmıştır.

Bu yasa ile getirilen en önemli değişiklik emeklilik yaşının kademeli olarak 58-60 olmasıdır. Devleti yöneten politikacılar çözümü çalışanların hukuki statüleri ile oynamakta, onların kazanılmış haklarını hukuksuz olarak gasp etmekte bulmuşlardır,  sanki bu kurum çalışanlar yüzünden iflasın eşiğine gelmişti.. Oysa SGK’nın içine düştüğü durumdan çalışanların hiçbir sorumluluğu yoktu ama bedel onlara ödetildi.

Emeklilik yaşı çok tartışılmış ve sonunda yapılan başvuru üzerine Anayasa Mahkemesi yasanın birçok  maddesini iptal etmiştir.  23 Mayıs 2002 tarihinde 4579 sayılı yasa ile iptal edilen hususlar yeniden düzenlenmiştir. 4579 sayılı yasa ile 506 sayılı yasasın Geçici 81. maddesi yeniden düzenlenmiş  ve bugün ki kademeli emeklilik sistemi getirilmiştir. Emeklilikte yaşa takılanları ilgilendiren değişiklik bu madde ile getirilmiştir.

Anayasa Mahkemesi kararı

23 Mayıs 2002 tarihinde, 4759 sayılı yasa ile 5434 sayılı yasanın Geçici 206. Maddesi yeniden düzenlenmiş ve 1999 yılında Emekli Sandığı üyesi olanlarla daha sona sandığa üye olanlar için farklı statüler getirilmiştir. Anayasa Mahkemesi bu statü değişikliğini Anayasanın hukuk devletini düzenleyen 2. Maddesine aykırı bularak 18.6.2013 günü oybirliği ile iptal etmiştir.

Anayasa Mahkemesinin bu iptal gerekçesi bütün çalışanlar için geçerlidir.

Burada önemli olan ülkeyi yönetenlerin neden SGK’yı kurtarmak için böyle bir hukuksuzluğa yol açtıklarıdır?

Türkiye’de müthiş bir gelir dağılımı adaletsizliği varken, ekonominin % 50 si kayıt dışı iken ülkeyi yönetenler sadece emekçileri daha da ağır bir yük altına sokmayı tercih etmişlerdir. Bu bir politik tercih sorunudur, ülkeyi yönetenlerin tercihi emekçilerden yana olsaydı milli gelirden en yüksek payı alan kesimlere yeni yükümlülükler getirerek SGK’yı kurtarmayı tercih ederlerdi.

Ayrıca SGK’nın tahsil edemediği 1 katrilyonu aşkın alacağı mevcuttur ve ekonominin % 50 si kayıt dışıdır, kayıt dışı ekonomiden vergi alınamadığı gibi prim de tahsil edilememektedir.
 Emeklilikte yaşa takılanların sorunu hem hukuki bir sorundur, hem de politik bir sorundur. Hukuki sorun Anayasa Mahkemesi kararını hayata geçirmekle getirilecek bir çözümdür. Ancak bu çözüm bile yeni bir yasal düzenlemeyi gerektirmektedir.

Sonuç olarak çözüm, emekçilerin, emeklilikte yaşa takılanların örgütlenmeleri ve bir baskı grubu oluşturmalarıdır.

Nufusun en düşük gelire sahip % 20 si 2011 yılı itibariye mill gelirden % 6.5 pay alırken en yüksek gelire sahip %20 lik kesim milli gelirden % 45.2 pay almaktadır.
adaletbiz