1993 yılında Antalya’da doğan Ayşegül Yörükoğlu, 2001 yılında Antalya Devlet Konservatuarı Sertifika Programı’nda Samir Mirzayev’in öğrencisi oldu. 10 yıl sonra 2011 yılında ise Moskova Tchaikovsky Konservatuarı’nda eğitimine Yuri Didenko’nun sınıfında başladı. Orkestra ile ilk konserini 10 yaşında Antalya Devlet Senfoni Orkestrası ile veren Yörükoğlu, Rusya, Letonya ve Ukrayna’da düzenlenen birçok yarışmada birincilikler aldı.

 

Geçtiğimiz günlerde İstanbul Akbank Sanat'ta bir konser veren Yörükoğlu ile İstanbul’a dair  keyifli söyleşimiz sizlerle…

 

 

İlk olarak İstanbul’a gelişinizin hikâyesini öğrenebilir miyim?

İlk olarak gelişim 2000 yılında küçük bir öğrenci konserine katılmam ile olmuştu. O zamanlar henüz hobi olarak piyano çalıyordum.

 

İstanbul’u tek kelimeyle ifade etseniz ne olurdu?

Aktar… İstanbul bir aktar gibi… İçinde acı, tatlı bütün baharatları bulunduran, farklı tatlarla, yaşamlarla dolu bir şehir.


İstanbul’u hiç görmeyen birine nereyi anlatırdınız?

Sultanahmet Meydanı'nı anlatırdım.

 

Yörükoğlu'nun objektifinden Sultanahmet Meydanı'nda bir akşam...


Bir gün İstanbul’dan ayrılsanız en çok neyi özlersiniz?

İstanbul'dan her ayrıldığımda, boğaza nazır balık ve midye keyfini özlüyorum.

 

İstanbul’da hiç olmasa dediğiniz şey nedir?

Ben Antalya'da yaşadığım için, İstanbul'da beni en çok rahatsız eden şey trafik sorunu oldu.


İstanbul’un en güzel semti neresidir?

Tabii ki Beşiktaş.


İstanbul’u bilmeyen birine nereleri gezdirirsiniz?

Topkapı Sarayı, Sultanahmet Meydanı, Beyoğlu ve bir de Ortaköy Sahili'ni.

 

Yörükoğlu, İstiklal Caddesi'nde...

 

İstanbul’un en güzel mimari yapısı sizce neresi?

Dolmabahçe Sarayı.

 

Yörükoğlu'nun objektifinden Dolmabahçe Sarayı...

 

İstanbul’un Manzarası tabiri gözlerinizin önüne nereyi getiriyor?

Barbaros Parkı'ndan bakınca görünen Sarayburnu Yarımadası, Kız kulesi, Üsküdar ve bütün bu siluetin önünde fırtınada dalgalar üzerinde uçan martılar.


İstanbul’un sembolü sizce nedir?

Boğaz.


İstanbul’da olmazsa olmaz yiyecek sizce nedir?

Boğaz'a karşı salaş balıkçılarda yenen midye dolma ve midye tava.

 

İstanbul’u dünyanın diğer büyük şehirlerinden ayıran şey nedir?

Yüzyıllar boyunca farklı medeniyetleri, dinleri ve ırkları üzerinde barındırması nedeniyle oldukça çeşitli olması ve her milletin sahip olmak istediği bir şehir olması. Müzikle ilgili yaptığım gezilerde çoğu şehri birbirine çok benzettim, ancak İstanbul eşi benzeri olmayan bir şehir.

 

İstanbul’da son 10 yılda sizce en büyük değişim nedir?

Zamanında gelmeyen birçok sanatçı ve müzik grubunun İstanbul'u artık daha çok ziyaret etmeleri büyük bir değişim.

 

Yörükoğlu'nun Akbank Sanat'taki konserinden bir kare...

 

İstanbul’da giderilmesi gereken en büyük sorun nedir?

Beyoğlu veya merkezi semtlerdeki arka sokak problemleri ve aile otellerinin azlığı olabilir.

 

İstanbul’da müzik adına yeterince çalışma ve organizasyon yapılıyor mu?

Evet. Türkiye'deki diğer bütün şehirlere göre çok daha fazla sanatsal aktivitenin olduğu bir şehir.

 

İstanbul’daki genel anlamdaki projeler sizce nasıl ve yeterli mi?

Projeler oldukça çok ve bazılarının yararlarından çok, İstanbul'a zarar verdiğini düşünüyorum.

 

İstanbul adına bir proje yapsanız bu ne olurdu?

Yeşil alanların korunması ve daha da artırılması. Dünyadaki önemli şehirlerin bir özelliği de oldukça geniş parklarının olmasıdır. Gençlerin alışveriş merkezleri yerine, doğal alanlarda vakit geçirmelerini isterim.

 

Bu kadar güzel bir şehir sizce daha bilinçli nasıl yaşanır?

Çalışma imkânlarının ve maddi sıkıntıların insanlara bu şehri yaşatamadığını düşünüyorum. İstanbul'a kısa zamanlı veya gezme amaçlı gelindiğinde çok daha bilinçli bir şekilde yaşanabilir.

 

Gelecekte görmek ve yaşamak istediğiniz İstanbul nasıl?

Daha medeni, güvenli ve çağdaş olmasını isterim. Eski İstanbullular gibi saygılı ve kibar bir nüfusu olsun isterim.

 

Son olarak, şu anda gözlerinizi kapatıp açsanız, İstanbul’un hangi döneminde neresinde olmak isterdiniz?

Zamanında yerleşimin çok olmadığı, tepelerin henüz beton binalarla dolmadığı, yeşilliğin bol olduğu, 1950'lerin sakin İstanbul'unda yaşamak isterdim.

 

Röportaj: Metin Timur Tüfekçiler
Kaynak http://www.istanbulajansi.com/haber/10605/Istanbul-bir-aktar-gibi.html#.Uutc1bT86cv