Duruşmada Mahkeme Başkanı Nedim Şener’in “yazdığı yazıdan dolayı suçlu ilan edildiğini” söylemesi üzerine “Soruşturmanın gizliliğini ihlal ettiğiniz için buradasınız” demiş.

Hani gazeteciler arasında “gel de yazma” lafı espri olarak geçer ama gel de yazma yani.. Diyelim ki Şener “gizliliği ihlal” etti, bu soruşturmanın sadece Hanefi Avcı’yla ilgili kısmı mı gizlidir, eğer öyleyse ‘neden’ diye sorulmaz mı? Başka Ergenekon iddialarıyla ilgili bir ihlal yapmışsa “ondan yıllar önce bu ihlali yapanlar, manşetlerden, TV programlarından en gizli iddiaları ‘hem de kanıtlanmış gibi, açıkça suçlayarak, isimleri alenen mahkum ilan ederek’ yazıp söyleyenler” neden ORADA değiller? Hatta bazıları verdikleri hizmetten dolayı milletvekili adayı yapıldılar?

Hükümet üyelerinin devam etmekte olan davayı etkileyecek, tutukluları “hükümlü” ilan eden açıklamalarına mahkemeden niçin en ufak tepki duyulmuyor? Adaletin kaybolduğu, artık soru bile sorulamayacak durumda olunduğu malum ama bu kadar da aleni ayırımcılık koca milleti aptal yerine koymak değil midir?

*****

YSK-BDP sorunsalı!

YSK’nın “aralarında milletvekili olan Gülten Kışanak’ın da bulunduğu” BDP’li 12 bağımsız milletvekili adayının adaylığını iptal etmesi bile bana inandırıcı gelmiyor nedense, kader utansın, demek ki artık gerçekten ‘hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığı’ düşüncesindeyim.

Bu haberleri okuyunca aynen ABD ile ilgili haberlerde olduğu gibi “danışıklı dövüş, anlaşma” havasını bozmak, dikkatleri dağıtmak için BDP ile bir tatsızlık çıkarılıyor diye düşünüyorum. Ortada “yeni anayasada eyalet sistemi ve BDP’nin diğer anayasal değişiklik taleplerinin gerçekleşmesi” gibi büyük bir dava var ki Öcalan “devletle olumlu görüşmeler yaptığını” da açıklıyor. Bu nedenle referandum öncesinden başlayarak paslaşmalar, gizli destekler, eylemsizlik kararı sürüyor. Ama “15 Haziran’a kadar zaman verildiği” de açıklanıyor.

BÜYÜK DAVA İÇİN..

Böyle büyük bir davayı halletmek için ‘bir seçimde o isimlerin milletvekili olmaması’ bile göze alınabilir. Bu nedenle seçime girilmezse aynen referandumdaki gibi bu da iktidar partisinin oyunu arttırır ve aynı zamanda çekişme görüntüsü “anayasa için verilen sözler ve gizli anlaşma” şüphesini dağıtır, “açıklansın anayasada hangi talepler var” sorularını bertaraf eder.

Onun için bu YSK çıkışı da şaibeli görünüyor, bence zahmet etmeyip düzeltmeliler.

*****

Bu millete ne oldu?

Gerçekten ne oldu, herkes kafayı mı yedi yoksa katilleri, tecavüzcüleri kanıksar hale getirilerek (ama o arada gazetecileri cezaevi köşelerinde çürütüp terörist ilan etmeyi başararak) bu toplum insanlığı mı unuttu? VATAN sitesinde habere atılan başlık çok uygundu; “İnsanlığın öldüğü an”..

Bedri Baykam bir toplantı çıkışında ‘barbarlığın nasılsa cezası olmadığını’da bilen bir vahşi tarafından bıçaklanmış. Ben artık bu suçları işleyenlere ya canavar, ya vahşi, ya yamyam veya barbar diyorum, çünkü 21’inci yüzyılda hala Taş Devri vahşeti sergileyenlere daha uygun başka isim yok.. Yaralı vaziyette bağırarak yardım istemiş ve bazı araçlar kapılarını kilitleyerek sıvışmışlar, bir taksi de almamış.

YOKSA DARBECİ Mİ OLURSUNUZ?

Ne o arabaları kirlenmesin diye mi düşündüler acaba, yoksa Baykam’a da “Ergenekoncu” etiketi yapıştırılabileceğini ve onu kurtarırlarsa “darbeci” olarak kendilerinin de Silivri’ye gönderileceğini filan mı? Kahraman milletimiz içinde bu korkuyla ‘kendi gölgesinden kaçan’ öyle çok kişi görülüyor ki herşey mümkündür.. Son zamanlarda her konudaki duyarsızlığı, ülkenin en önemli sorunlarında kendilerine “katılın, sizin de katkınız olsun” diye çağrı yapıldığında bile küçük parmağını kıpırdatmak istemeyişleri gördükten sonra zaten sinir kesilmiş vaziyetteyim bunu duyunca iyice cinim tepeme çıktı. Gidin işinize ya, bir de “Müslümanlık, din, iman, türban, hac” deyince attık mı mangalda kül bırakmayız. Bu mu sizin Müslümanlığınız?

BU MU MÜSLÜMANLIK?

Kendinden başka kimseyi düşünmemek, bir yaralıya bile yardım eli uzatmamak mı? Allah’ın makbul kulu böyle mi olunur sanıyorsunuz?

İlahiyatçı yazar İhsan Eliaçık’ın 15 Nisan’da Habertürk’te anlattıklarını yazmak istemiştim tam yeri geldi, şöyle diyordu; “İslamiyet’i namaz, oruç, hac, baş örtüsü olarak algılıyorlar. Din bundan ibaret değildir. İslamiyette paylaşım, yardımlaşma birinci derecede esas konudur(...)

Namaz kılıp hacca gider, oruç tutarsan cennetin orta yerine gidersin diye düşünüyorlar. Halbuki paylaşmazsan cennete filan giremezsin, İslamiyet’in altın kuralı bu”..

Öyleyse “dini siyasete bile alet edenler” hemen bu altın kuralı öğretmeye baksınlar, çünkü paylaşma-yardımlaşma kimsenin umurunda bile değil, yazıklar olsun. Değerli sanatçımız Bedri Baykam’a ‘geçmiş olsun’ dileklerimi gönderiyorum.