Av. Mustafa Kökçeli

Zekanıza ,cesaretinize ve çalışkanlığınıza da hayranım. Gençliğimde benim sıkça  yaptığım gibi çok acele karar verdiğinizi fark ettim. Halbuki araştırmacı bir gazeteci olarak daha ihtiyatlı olmanız  gerekir. Bir 68 li olarak bunun çok zengin deneylerinden geçtik.

  • Kemal beyi öyle kişilerle kıyas etmişsin ki içim kanadı. Bekaroğlu,  Ekmelettin  ve benzerleriyle kıyaslamak oldukça yanlış bir tespittir. Ben CHP üyesi bir kişi olarak Kemal beyin  partimizi iktidara geçirebileceğine asla inanan bir partili değilim . Deniz beyin  partiyi  harap ettiği bir dönemin ardından Kemal beyin adeta zorlanarak /itilerek  CHP genel başkanlığa getirildiği bir dönemde  genel başkanlık sürecinin  geçici bir dönemi  kapsayacağını  ve bu süreç içinde  CHP içinden doğacak  genç bir genel başkanın oluşturulmasına zemin hazırlayacağını bu görevini takiben de genel başkanlıktan ve siyasetten ayrılacağını düşünmüştüm.  Halen de  aynı düşüncedeyim. Ancak ne yazık ki  Kemal Beyin yakın çevresine üşüşen  koltuk sevdalısı bazı siyasiler Kemal beyin düşünmekte olduğum bu doğru kararı vermesine engel olmuşlardır.

 

Genel Başkan Kemal Beyin çok uzunca sürmüş bu geçiş  Genel başkanlık sürecinde biraz geç kalsada hayata geçirdiği ADALET YÜRÜYÜŞÜ eylemi sonrasında kendisinin geçici olmayıp kalıcı olduğuna yönelik  görüşlerin haklılık payını arttırdığı gözlenmektedir. Ayrıca ek olarak son bir yıl içinde  kendisinin “KORKU”yu “yenip aştığını ,siyasal söylemlerinde  cesaret örneği oluşturan bir gelişme sergilemiştir. Bu gelişmenin Kemal bey için olumlu gelişmeler olduğunun görülmesi ve kabulü görülmelidir.

 Gelelim Ümit Kocasakal ın Genel başkanlık adaylığı için yaptığı basın toplantısındaki görüşlerine ; CHP genel başkanlığına adaylık toplantısında  AKP diktatörlüğüne ve uygulamalarına yönelik görüş ve düşüncelerini  açıklaması gerekirken Aksine parti içi  bölünme ve hizipleşmelerine yönelik kanımca Oldukça tehlikeli ve zararlı görüşler ileri sürebilmiştir. MUSTAFA KEMAL’ in askeri olmak ile  MUSTAFA KEMALİN” dava,yol,  ve mücadele arkadaşlığı olması anlamındaki yoldaşlık sözcüğü üzerinden anlamsız ve yapay bir anlaşmazlık nutkunda bulunmuştur. Büyük önderin ASKERİ  olmakla  Yoldaşı olmak ve bu iki sözcüğü  karşı karşıya getirmek sağlıklı bir beynin yapabileceği iş değildir. Yani büyük önderin hem  ASKERİ hem de  YOLDAŞI  olmak kişisel bir tercih olup aynı anlamı kapsadığını görebilmek görememek nasıl bir zihnin ürünü olabilir.

Örneğin ben kendimi büyük önderin  hem ASKERİ hem de  YOLDAŞI  olarak görmekteyim. Büyük önder  sadece asker değil  sivil bir kurtuluş/kuruluş mücadelesi önderi olarak görürüm. Yoldaş sözcüğü bana göre daha kapsamlı olup doğal olarak askeri olma sözcüğünü içermektedir. Belirttiğim bu nedenlerle  aynı anlama gelen bu iki sözcüğü  karşıt sözcüklermiş gibi yapay bir şekilde  karşı karşıya getirmenin yurt severlilikle bağdaşır yönünü görememekteyim.

Kürt güzellemesi ne gelince hiçbir Atatürkçü aydın  herhangi bir halkın düşmanlığı üzerine siyaset oluşturamamalıdır. Bay  Kocasakalın Kürtlere karşı bir antipatisi ve mesafeli duruşu olduğunu yakından bilmekteyim. Özetle söylemeliyim ki AB nin iki büyük ülkesi Almanya ve Fransanın günümüzdeki tartışılan gündemi  “Almanların Fransızlaşması ,Fransızlarında Almanlaşması” dır. Hal böyleyken Ortadoğuda Küçük Asya da kurulmuş bulunan  Bağımsız Türkiye Cumhuriyetinin Dünyada ve tarihte bin yıl  yaşaması ve var olması tüm Türklerin  Kürtleşmesi ile ,tüm Kürtlerin ise Türkleşmesi ile  mümkün olduğu kanısındayım. Bu görev Türk ve Kürt aydınlarının gündeminde mutlaka yer almalıdır. Kocasakal hocanın dile getirdiği Kürt karşıtlığına dayalı görüşü ırkçı ve fanatik bir milliyetçiliğe daha yakın durmaktadır. Bu bakış açısının Mustafa Kemal Atatürk ün Millet/Ulus Devlet  milliyetçiliği ile bağdaşır bir yani yoktur. Var olan bu görüşleri ile kendisine genel başkanlık verilmesi  şartı ile Vatan partisine ve MHP ye daha yakın bir kişilik sergilediği ortadadır.

Mensubu olduğum CHP bir kitle partisidir. Bu ve benzeri görüşler partimizin demokratik program ve tüzüğü ile bu görüşlerin elbette ki katlanılabilir  bir durumdur. Ancak böylesi bir milliyetçilik, ırkçı/ milliyetçilik anlayışının  CHP nin başında yer alması asla ve kat”a  mümkün olmamalıdır. Elbette ki  bu görüşlerin parti içinde varlığına katlanmak  siyasi birikim ve donanımızın gereğidir.

Sevgi ve saygılarımla

Av. Mustafa Kökçeli