Rahmi Ofluoğlu
AVUKAT

Amerikan emperyalizminin başka ülkelere müdahalelerine ve işgallerine karşı 68 kuşağının sloganı:

Yankee Go Home!

Yankee Go Home diye haykıran 68 kuşağı zamanın iktidarlarının hedefiydi. Vurdular bizi sokaklarda tek tek..Astılar, hapsettiler..

Denizleri astılar, Kaypakkaya’yı, Cihan Alptekin’i ve daha nicelerini hain tuzaklarda vurdular. ABD emperyalizmine karşı baş kaldıran 68 kuşağı o günün iktidarı tarafından hain ilan edilmişti.

TBMM’si başkanı İsmail Kahraman o günlerde Milli Türk Talebe Birliği başkanıydı ve  68 kuşağına karşı yürütülen acımasız savaşın başındaydı. 68 kuşağının İsmail Kahraman ile sır olmuş, halen kulaktan kulağa fısıldanan anıları vardır. Öyle ki ramak kurtulduğu bir eylem şanssızlık eseri başarısız olmasaydı, lider kariyeri çizilecek ve unutulacaktı.

68 kahramanları ne ölümden, ne işkenceden korkmadı, yılmadı. İki anı:

Amerikan 6. Filosu Dolmabahçe’de, bir gece sabaha karşı  hainler Vedat Demircioğlu’nu İTÜ yurdunun penceresinden aşağı atıp yerde sürükleyerek öldürdüler. Sabah Taksim Meydanı’nda toplanmıştık, 50-60 kişi kadardık. Deniz kısa bir konuşma yaptı ve Nazım’dan o  dizeleri okudu.

Varılacak yere 
                kan içinde varılacaktır. 
Ve zafer 
          artık hiçbir şeyi affetmeyecek kadar 
                                                   tırnakla sökülüp 
                                                                   koparılacaktır...
Ve Deniz'in Nazım'dan okuduğu şu dizelerle Dolbahçe'ye doğru yola çıktık.
 
Akın var
 
                                güneşe akın! 
                        Güneşi zaptedeceğiz 
                                güneşin zaptı yakın! 
 

İTÜ önüne geldiğimizde 500 kişi olmuştuk. Dolmabahçe’ye vardığımızda 3-4 bin kişi.. Kalkanlı, zırhlı 1000 kadar polis bize saldırmaya hazırlanıyor. Kalabalık giderek artıyordu. Kan gövdeyi götürecekti. Ve 1. Ordu birlikleri imdada yetişti. 1. Ordu Birlikleri toplum polisinin önünde barikat kurdu. Biz de Dolmabahçe’de Amerikan askerlerine meydan dayağı attık. O Amerikan askerlerinin korku dolu yüzleri gözümün önüne geldiğinde göz yaşlarımı tutamam.. Deniz Amerikan askerlerinin kanıyla kızıla bürünmüştü.
TİP Genel Başkanı Mehmet Ali Aybar "Dolmabahçe'de İkinci Kurtuluş Savaşı'nın meşalesi yakıldı" demişti.

ABD yıllar sonra Türk askerlerinin başına çuval geçirerek intikam alacaktı, Fetö hakimleri ile Ergenekon, Balyoz ve benzeri davalar açılacaktı.

Demirel’in emri ile linç girişimi

1969 yılı, 6. Filo İstanbul’da, Trabzon ve çevresinde anti Amerikan eylemleri yönetmek üzere Trabzon’dayım.. 15 kişilik bir ekip ve 3 araba ile Amerikan karşıtı bildirileri dağıtmak üzere Trabzon’dan Rize istikametine yola çıktık, Yomra, Arsin ve Araklı.. Araklı’da savcının emri ile gözaltına alındık, halk karakolun önünde toplanıp Amerikan karşıtı sloganlar attı , karakoldan adliyeye giderken bizi alkışladı. Serbest bırakıldık. Halktan biri yanıma yanaştı ve “Sürmene’ye gitmeyin, Demirel’in emri, sizi öldürecekler” dedi.

O gün gitmedik, ertesi gün Sürmene’deyiz. Bu kez hazırlık tam. . Bir grup bizi linç etme girişiminde bulundu. Yine tarafsız halkın desteği ile az hasarla kurtulduk.

Geldik bugünlere..

 Ne yaman çelişki! İsmail Kahraman Amerikan karşıtı cephede.. Erdoğan Amerikancı darbeye karşı halkı sokağa çağırıyor.

Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş’ın yönlendirdiği, İsmail Kahraman, Erdoğan, Gül ve daha nice Amerikan dostunun yetiştiği  Milli Türk Talebe Birliği’nin başkanı İsmail Kahraman’dı.

Komünizm İle Mücadele Derneği’ni unutmayalım.

Daha fazla yazmaya gerek yok sanırım..

Bugün Amerikancı bir darbenin hedefi haline gelen İsmail Kahraman, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve arkadaşlarının 68 kuşağına bir özür borcu olduğunu düşünüyorum.