PKK  devletle müzakere imkanını silahlı mücadele ile elde. Kürt Siyasi Hareketi mevcut kazanımlarını silahlı mücadele ile elde etti. PKK silahlı gücü olmasa ciddiye alınmayacağını bilmektedir.

Parlamento Kürtler için ikincil önemdedir. Kürtler 1991 yılında yaka paça TBMM’den  atılıp hapse gittiklerini herhalde unutmamışlardır.

Çoğu kişi,  HDP’nin seçime parti olarak girmesine, barajı aşamama riskini göze almasına şaşırıyor. Son zamanlarda en çok tartışılan konu budur. Oysa Kürtler ne yaptıklarını biliyorlar.

Şimdiye kadar hükümet barış süreçlerini seçim malzemesi olarak kullandı. Kürtler de Kobani ve Suriye ile meşgul oldukları için bu duruma göz yumdular. Artık Kürtler açısından bu oyun bitmiştir.

Kürtler ne istiyor?

Kürtler statü istiyor yani özerklik istiyorlar. Özerklik; ana dilde eğitimi, özerk bölgede bağımsız iç güvenliği; polis gücünü ve bunun gibi talepleri içermektedir. Seçim öncesinde hükümetin bu talepleri karşılaması mümkün değildir, hükümetin bu talepleri kabul etmesi seçimi kaybetmesi anlamına gelir. İşte bu yüzden Selahattin Demirtaş  “dananın kuyruğu kopacak” diyor, bu yüzden Kandil silah bırakmaya rest çekti. Kandil protokolün 10 maddesinin seçimden önce yerine getirilmesini şart koşuyor.

Durum kritik

Barış süreci ciddi bir kesintiye uğrayabilir, seçimden önce ateş kes çatışmaya dönüşebilir. İşte bu yüzden hükümet İç Güvenlik Paketi’ni TBMM’sinden geçirmek için seferber oldu, bu yüzden mecliste muhalefet milletvekillerine dayak atılıyor, bu yüzden HDP barajı aşmayı sorun yapmıyor.

Türkiye’nin önünde kısa vadede ciddi bir süreç görünüyor. PKK için önemli olan HDP’nin barajı aşması değil protokolün koşullarının hayata geçmesi, Kürtlere statü verilmesidir.