Rahmi Ofluoğlu

Seçmenin önünde iki seçenek vardı:

1-     1- 7 Haziran seçimleri ile aynı sonucu hedeflemek,

2-     2- AKP’yi tek başına iktidar yapmayı hedeflemek..

Seçmenin üçüncü seçeneği var mıydı? 

Üçüncü seçenek muhalefet partilerinden birini iktidar yapmak olabilirdi.Ancak seçmenin önünde iktidara aday bir muhalefet partisi yoktu..

Birinci seçeneğin iki önemli sonucu olabilirdi:

1-Belirsizlik,

2-Darbe ihtimali…

Belirsizlik

1 Kasım seçimlerinde, 7 Haziran seçimlerine benzer bir sonucun çıkması halinde gündeme yeniden koalisyon gelecekti. Koalisyon 7 Haziran seçimleri sonucunda mümkün olmamıştı. İhtimal 1 Kasım seçimlerinden sonra koalisyon kurulabilirdi.  Seçmen işi ihtimale bırakmak istemedi.

Seçmen neden koalisyon ihtimaline oy vermedi?

Seçmen koalisyon istemediği için değil koalisyonun gerçekleşmesinin ihtimal dahilinde olmasına oy vermedi. Çünkü seçmenin acil işleri vardı.

Neydi bu acil işler?

Aylardır bankalar kredi limitlerini daraltmışlardı. İş çevreleri seçim sonrası doğacak bir siyasi istikrarsızlık ortamında bankaların kredi limitlerini daha da daraltacağından, riskli müşterilerin kredilerinin kapanacağından, piyasalarda zincirleme iflasların yaşanacağından korkuyorlardı. Özellikle gıda ve inşaat sektöründe bu kaygılar yaygındı.

Geçimi bıçak sırtında çalışanlar, istikrasızlık ortamında işten çıkarmalar olabileceği ve bunun sonucu işsiz kalacağından korkuyordu.

Emekliler, sosyal yardımlardan yararlananlar alım güçlerinin daha da düşeceğinden korkuyordu.

İç savaş daha da tırmanabilirdi.

Kabahatin çoğu kimdeydi?

Bence kabahatin çoğu muhalefet partilerindeydi, özellikle CHP’de.

Neden?

CHP, güya son iki seçimde halkın ekonomik sorunlarını kavramış ve bu sorunlara çözüm sunduğu görüntüsü verdi. CHP, halkın taleplerini kavramanın çok uzağındadır ve sittin sene bu kafa ile seçimlerden iktidar partisi olarak çıkamaz. CHP’de umut veren bir muhalefet de yoktur.

CHP’liler halkın sorunlarına masa başında çözümler bulunabileceğini düşünmekteler, hepsinden daha kötüsü halkın kandırılabileceğini sanmaktalar.

Halkın sorunları ve talepleri nasıl saptanabilir?

Halkın sorunları aşağıdan yukarıya oluşturulacak bir tartışma ortamı ile saptanabilir. Sorunları yaşamayanlar o sorunları özümseyemez.

İşçilerin, avukatların, yargı çalışanlarının, doktorların, köylülerin v.s nin sorunları neler, bu sorunlara hangi çözümler bulunabilir?

Avukatın sorunlarını adliye koridorlarını aşındırmayanlar, KOBİ’nin sorunlarını o sorunları yaşamayanlar bilemezler.

Bir örnek vereyim:

CHP, kredi kartı faizlerinin % 80 ini silmeyi vaat etti. Son derece yanlış, anlamsız bir vaatti. Böyle bir vaat mezara kadar borçlu olanların, borç ödeme aczi içinde olanların, icra ve hacizlerle yaşayanların sorunlarına çözüm getiremezdi. Türkiye’de bu durumda milyonlarca yurttaş var. Bu sorunun çok basit bir çözümü vardı; ABD ve AB ülkelerinde olan bir kurumu, bireysel(kişisel) iflası hukuk sistemimize kazandırmaktı. Bu kurumun özeti; borçlarını makul sürede ödeyemeyen kişilerin mal varlıklarının belli bir sürede hakim denetiminde tasfiyesi ve tasfiye sonunda kişinin mal varlığından karşılanamayan borçlarının tamamının silinmesi ve kişiye hayata yeni bir başlangıç yapması için fırsat verilmesidir. CHP’nin bu kurumu bilmediğini adım gibi biliyorum.

Dünyayı, ülkesini, halkı tanımayan, politikayı seçmeni kandırmaktan ibaret görenler, çağımızda bir sol, sosyal demokrat partinin nasıl olacağından habersiz olanlar iktidara aday olamazlar.

Bu nedenlerle kabahatin çoğu seçmende değil siyasi partilerdedir.

Bu arada seçimlerin adil olmayan bir ortamda gerçekleştiğini de söyleyelim.