Yeni Anayasa ve başkanlık sistemi tartışmalarının daha önce de gündeme taşındığını belirten Prof. Dr. Şen, "Türkiye kanun değiştirmeye, anayasa düzenlemeye bayılır. Ancak şu unutulmamalı; anayasayı, kanunları yenileyerek dertleri çözemeyiz. Önce insan kalitemizi artırmamız lazım. Anayasa'nın ilk 3 maddesine dokunmamak kaydı ile sistem değiştirebilirsiniz. Fakat federatif yapı Türkiye'ye uymaz. Bu yapılırsa bayrağı çeken birbirine saldırır" diye konuştu.

SEÇİM YENİLENMELİ

Yeni anayasa çalışmalarının nihayete erdirilip başkanlık sistemine geçilmesi halinde hukuki olarak yeniden seçime gidilmesi gerektiğini savunan Şen, "Eğer yeni anayasa çalışması yapılır ve Türkiye sırf merakından rejim değişikliğine giderse mevcut cumhurbaşkanının tekrar seçime girmesi gerekiyor. Hukuken başka çaresi yok. Yani yeni anayasaya göre seçim yapılması şart. Bunu 'Şu tarihte cumhurbaşkanı seçilen kişi başkan olarak görevine devam eder' diyerek hazırlanan geçici bir madde ile çözemezsiniz" dedi.

HERKES YENİLEME PEŞİNDE

Balyoz ve şike yargılamalarını da değerlendiren Prof. Dr. Şen, şöyle devam etti:

"Balyoz davasına bakın; o insanları niye mahkûm ettin, niye bıraktın? O mu doğru, yoksa bu mu doğru? Şimdi herkes bu tip davalardan sonra yargılanmanın yenilenmesi yolunu başlatmak istiyor. Bazı isimlerse adli sicil kayıtlarını sildirmeye çalışıyor. Geç gelen adalet adalet değildir. Ama Türkiye'de bu iş rayından çıktı. İnsanlar yeniden yargılanmanın peşinden gidiyor. Diğer bir konu şike yargılamaları. Fenerbahçe Spor Kulübü yöneticileri müsabakalara şike veya teşvik primi vererek müdahale ettikleri iddiası ile yargılandı. Cebir ve şiddet yoktu, tehdit yoktu. Bunlar iddianamede de yer almadı. Ama kulüp yöneticileri özel yetkili ağır ceza mahkemesinde soluğu aldı. O dönem kanun değişmeseydi ve ciddi bir kamuoyu baskısı olmasaydı Aziz Yıldırım ve diğerlerinin içerden çıkabileceklerini düşünmüyordum. Çünkü doğru dürüst bir yargılama süreci geçirmediler. Ve o dönemde şöyle bir algı vardı; 'Aziz Yıldırım'ı başka bir mahkemenin (Ağır ceza) yargılamaya gücü yetmez.' Bu kayıtlara geçmeyen bir görüştü."