Cerattepe’de Cengiz İnşaat’ın altın madeni arama çalışmalarına ve 2 milyon ağacın kesilmesine karşı direniş başlatan halk kazanırken bu kez Karadeniz’de 8 yaylayı birbirine bağlayacak olan Yeşil Yol projesi için iş makinelerinin komando birlikleriyle Rize’nin Samistal yaylasına gönderilmesi üzerine direniş başladı.

Rabia Özcan (67) elinde sopasıyla dozerin geçeceği güzergâhın önüne oturdu. Yöre sakinleri, iş makinesinin kapattığı yolun kenarına taşlardan dolgu yaparak yeni bir yol oluşturmaya karar verdi. Bunun üzerine yaklaşık 300 kişi yan yana dizilerek insan zinciri oluşturup taş taşımaya başladı.

Yaklaşık 2.5 saat süren çalışma sonunda taş dolgusu ile yapay yolu tamamlayan grup, “İşte bizim yeşil yolumuz bu” dedi. Samistal yaylasında çadır kurarak eyleme devam eden yöre halkı dozerlerin geçişine izin vermedi. Eylem sırasında dozerlerin önüne bu kez Birgül Gönül Gülay (71) geçti. Bu sırada yöre halkı ve çevrecilere zaman zaman müdahale eden jandarma, Gülay’ı kolundan tutarak kaldırmak istedi. Direnen Gülay, sürüklenerek o bölgeden uzaklaştırıldı.

Çevreciler tepki gösterince çalışma yapan iş makinesi alandan 100 metre geri çekildi. ÖDP Eş Genel Başkanı Alper Taş, Birleşik Haziran Hareketi ile birlikte bugün Rize Cumhuriyet Meydanı’nda Yeşil Yol, Cerattepe ve Yurttaş Kâzım’a yönelik saldırıya karşı eylem yapacaklarını belirtti.

Yeşil Yol Projesi için Samistal Yaylası’ndan girmeye çalışan iş makinelerinin önünde elinde sopasıyla gün boyu oturan Havva Bekar olarak medyada yer alan Rabia Özcan Cumhuriyet’e, “Bu yaylalar bizim yaşamımız demek. Ölürüm de geçirtmem kimseyi buralara. O valiye de bize çapulcu demesinin hesabını soracağım” dedi. Karadeniz Bölgesi’nde 8 ilin yaylalarını birbirine bağlayacak 2 bin 600 kilometre uzunluğundaki Yeşil Yol Projesi için Rize’nin Çamlıhemşin İlçesi Yukarı Kavrun Yaylası’na tepkiler nedeniyle sokulamayan iş makineleri, vadinin arka tarafındaki Samistal Yaylası’na komando birlikleri eşliğinde getirilerek öncek gün yol çalışmasına başladı.

[Haber görseli]

 

Dozerin geçeceği güzergâhın önünde ise elinde sopasıyla gün boyu oturan, internet sitelerinde adı Havva Bekar olarak yer alan asıl adı Rabia Özcan vardı. 8 yaylayı kapsayan bu proje alanı, Rabia Özcan’ın da her yılın 6 ay yaşadığı Yukarı Kavrun Yaylası’nı da içeriyor. Özcan yaşamını, mücadelesini her yıl yaz aylarında yaşadığı Yukarı Kavrun Yaylası’nda Cumhuriyet’e anlattı.

[Haber görseli]‘Direnen onlarca teyzeden biri yaz’

Direnişin simge ismi haline geldiğini belirterek sohbete başladığımız Rabia Özcan sözlerine kahkahalarıyla ismini düzelterek şöyle başladı: “Hengameden Havva anlaşıldı sanırım adım. Soyadım da Bekar değil Özcan aslında. Ancak burada herkes beni Bekar diye tanır. Çünkü yıllarca evliydim ve soyadım Bekar’dı. Ama o kocamın soyadı onu da şutladım. İşin özü şimdi Özcan’ım. Ama kızım bunların hiçbiri sorun değil. Direnen onlarca teyzeden biri yazın. Rabia’nın Havva’nın önemi yok.”

‘Ne yazlığı evimiz yok’

İsim karmaşasından sonra Rabia Özcan yaşamını ve yaylanın yaşamı için önemini şöyle anlattı: “Çamlıhemşin Sırt Mahallesi’nde yaşıyorum. Ama ben doğduğumdan beri yaz aylarını burada geçiririm. 11 yaşındayken katırcılık yaptım, bu yaylalarda ilk defa para kazandım. Ben buranın hamuruyla yoğuruldum. Her sene mayıs ayında gelip, 6 ay kalırım ve hayvancılık yaparım. Vali tutmuş diyor ki ‘3-5 hafta kalıyorlar, orası yazlıkları’. Kan beynime sıçrıyor. Ne yazlığından bahsediyor o bizim yayla da şu an evimiz falan yok. Elalemin evinde ya da çadırda kalıyorduk. Bu yıl ev yapacaktım olmadı. Kız kardeşimin evinde kalıyoruz şimdi de. Üç beş topladığım parayla ahırımı yaptım. Hayvancıyız biz yayla da otlatmamız lazım. Biz yıllardır bu topraklara basarak, bu havayı soluyarak büyüyen insanlarız. Benim torumlarım da bu şekilde büyüyecek. Bunu engelleyen herkesin de ben son nefesime kadar karşısındayım.”

“Ahırımın duvarını yıktılar”

Özcan projenin yaşamını nasıl etkilediğini ve mücadelelerini ise şöyle anlattı: “Burası Yukarı Kavrun Yaylası. İlk buraya geldiler. Benim o üç beş topladığım parayla yaptırdığım ahırımın 1 hafta önce duvarını yıktılar. Kovduk buradan sonra Samistal Yaylası’na gitmişler koştuk gittik mücadele verdik. İş makineleriyle yolu kapamışlar. Hadi oradan inanır mıyız? Mücadeleye vermeye de devam edeceğiz. Bu Yeşil Yolu yaptırmayacağım. İstemiyoruz kardeşim toz toprak ettiniz her yanı. 50 metre alan bıraktılar hayvanlar tuvaletini yapsın diye. Proje bitince o da kalmayacak. Taşlar dökülecek ve evler ahırlar taş yığını altında kalacak.”

[Haber görseli]

‘Ulen sen kimsin?’

Özcan, Rize Valisi’nin söylediği sözlere karşı isyanını da şöyle dile getiriyor, “Vali çıkmış diyor ki, ‘orayı yazlık olarak kullanıyorlar. 3-5 hafta kalıp dönüyorlar’. Sen kimsin benim yaşamımı nerden biliyorsun. Demiş ki ‘3-5 çapulcu bizi durduramaz’

Ulen sen kimsin bize çapulcu diyorsun. Hesabını vereceksin. Vali, Kaymakam kimdir? Ben halkım ben. Bizim sayemizde oralara çıktın dediğine bak. Bunlar benim şalterlerimi attırdı. Biz aptal insanlar değiliz. O kitap okumuş olabilir ama biz burada hayat okuduk. Son nefesime kadar burada yeşil yol denilen projeyi yaptırmayacağım. O validen çapulcu kelimesinin de hesabını soracağım. Kapısına gideceğim ve diyeceğim ‘Ha bi anlat bu çapulcu ne demek. Sen kim oluyorsun?’ Bunları demezsem ben de Rabia değilim.”

JANDARMANIN YERLERDE SÜRÜKLEDİĞİ GÜLAY:

[Haber görseli]Vursunlar yaptırmam 

Gönül Gülay ‘İster sürüklesinler, ister vursunlar umrumda değil. Ama o kepçe gitmeden ben bir yere gitmem’ diyor.

Rize Samistal yaylasında Jandarmanın iş makineleri önünden kaldırmak için yerlerde sürüklediği direnişçi kadınlardan biri de 71 yaşındaki Birgül Gönül Gülay’dı. Gülay, “İster sürüklesinler, ister vursunlar umrumda değil. Ben kendimi vururum bu sözde Yeşil Yolu yaparlarsa. Mücadelemizi sonlandırmayız” dedi. Karadeniz’de 8 yaylayı birbirine bağlayacak olan Yeşil Yol projesi için iş makinelerinin komando birlikleriyle Rize’nin Samistal Yaylası’na gönderilmesi üzerine başlayan direniş devam ediyor. Samistal Yaylası’nda iki gündür çalışmayı durdurmak için mücadele veren Rizeliler, dün jandarma saldırısıyla karşı karşıya kaldı.

Alanı terk etmedi

Jandarma direnişin kadınlarını yerlerde sürükleyerek yol çalışmasının devamını sağlamaya çalıştı. Saldırılara maruz kalanlardan biri de 71 yaşındaki Birgül Gönül Gülay. Gülay çocukluğundan bu yana Samistal Yaylası’nda yaz aylarını hayvancılık yaparak geçiren onlarca direnişçi kadından biri. Dün yaşadığı saldırı sonrası da alanı terk etmedi, Jandarma bölgeden ayrılana kadar nöbet tutmaya devam etti. Akşam saatlerine doğru Konaklar Mahallesi’ndeki evine dönen Gülay’ı ziyaret ettik.

‘Yaylamıza sahip çıkıyoruz’

Gülay o anları ve mücadelesini şöyle anlattı: “2 gündür oradaydım. Bugün jandarma ‘Gidin yoksa size müdahale edeceğiz’ dedi. Kalkar mıyız? Yaylamıza sahip çıkıyoruz. İster kelepçeleyin ister üstümden ezip geçin buradan kımıldamayız diyerek oturmaya devam ettik. ‘O zaman güç kullanmak zorunda kalacağız’ diyerek bizi kollarımızdan tutup kaldırmaya çalıştılar. O sırada ayağım kaydı sürüklendim. Jandarma da çekiştirmeye devam etti. Sonra o da takıldı. Derken bir arbede yaşandı.

O kepçe gitmeden gitmem

Direnişçilerin desteğiyle kalktım tekrar nöbetime devam ettim. Yaralanmadım da yılmadım da. Onlara da dedim beni burada vurabilirler yolu yapmak için, ben kendimi de vurabilirim yolu yaptıkları için. İster sürüklesinler, ister vursunlar umrumda değil. Ama o kepçe gitmeden ben bir yere gitmem. Biz çocuklarımıza, torunlarımıza bu güzellik dışında ne bırakacağız. Bize yarayacak bir şey yok vazifemiz bitti. Ancak gelecek kuşakları düşünmeli bu acımasızlığa izin vermemeliyiz. Bugün nöbetim bitti döndüm. Yine gideceğim, mücadeleye devam edeceğiz.”


Milletin anası konuştu

Artvin’den Rize’ye tüm Karadenizliler, halka ağır küfürler eden doğa katliamcılarına ‘dur’ dedi...